Söz
Evvel zaman içinde, çok, çok önceleri
Söz, alınmış verilmiş; yok, yok günceleri Yaradan’ın indinde; dünyaya gelmeden Söz, yazılmış çizilmiş; hayayı bilmeden... Bu nasıl söz; bilseydim, sözümü unuttum. Nasıl bilmem; deseydim her sözümü tuttum. Diyemem, diyemedim; kuruttum gülümü Kırıldı yapamadım; zor tuttum gönlümü İşte o vakit bir tin gönlüme meyletti. Kısa ömrüm pek çetin, ömürler nakşetti. İlmek ilmek işlemiş (göz) nurunun nurunu Söksen olmaz; çekilmiş (söz) kalenin surunu Fethetti her bir cana, seher çekilmeden Hüthütüm Süleyman’a haberim salmadan Dedim ya evvelinde; çok, çok önceleri Yaradan’ın indinde; yok, yok günceleri... Yürek yangın yeriydi, ateşi kim koydu. Bu gözün son feriydi, can şu ömrü doydu. Yerde koyma sözümü, vuslat at kalbimi. Ya da vur, vur yüzümü; al benden ahdimi. |
Saygımla