Hoş Geldin Prenses
Çoban kulübemin,
Vezir parmağı tatlılarıydı, Padişah yatağından bozma, Köle rüyaları… Kalın kürküm değil, İncecik derim, Yüreğimi ısıtanı… Prenses dediğin, Yedişer zindanlı, Olduğunca ihtişamlı, Saraylara yakışanı… Gözlere viran görünen, Biçare akıl odalarımda mahpus, Gecelere tutkun, Küf kokusuyla beslenen, Naçiz bedenimde, Sahibinden satılık, Aciz bir yüreğin, Kırıklar tepesinde saklıdır sarayı… Hazinem aşktır, Acıların kurusuyla dolu, Yüreğimin zindanları… Zaten aşk odu düşünce başa, Samanlığa sadece, İzlemek kalırmış seyranı… Şimdi aylardan, Güzele düşman olanı, Yaprağı kurutup, Çiçekleri, Çileye dolayanı… Saatlerden, Uykulara kelepçeler vurup, Ayağımı hasrete dolayanı… Hani ışıkların gömülüp, Sokakların sessizliğe, Boylu boyunca bulandığı… Az önce rüzgar geldi, Hafifçe tıkladı camımı, Açtım sonuna kadar acılara, Harabe canımı… Uzatıp sevdamı, Baktım karanlık geceye, Karanlık koynuna saklamış yine, Adını bilmediğim tüm yıldızları… Sordum rüzgara, Neymiş acaba, Bu deli gözlerimin telaşı…? Meğer prenses hazretleri, Şereflendirmiş, Bu şerefsiz diyarı… Buyur ettim, Sarayıma… Geldi… Bir taht bulamadı oturmaya… Dedim uğraşma ey dilber, Kırılan dala, Kırk merhem sürsen, Kırk dereden, Kırk su getirsen, Mecaali olmaz, Meyve vermeye… Bende pişmanlık yok bilesin… Bu dünyada köle olan, Kahraman gider öteye… Sustu… Gitti.. Ve bitti, Yaşam uykusu… Bende kapadım defteri, Yüreğime sapladım kalemi… Anlatmıştılar, İnanmamıştım ya… Davulun gücü yetmezmiş, Denginde olmayan davulu, Öfkesiyle bastırmaya… Korkutmazmış yarını, Bu günden kalanların tasası… Zaten, Davulu yarık sevdalarda, Uğraşsan, didinsen, Tutmazmış çömlek hesabı… Selim SEVEN |
Bu günden kalanların tasası…
Zaten,
Davulu yarık sevdalarda,
Uğraşsan, didinsen,
Tutmazmış çömlek hesabı
Güzel şiirin için kutlarım.