NAZLI MENEKŞEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiir; Eski Tirebolu ağzıyla yazılı olup devrine ait izler taşımaktadır.
Sen Nazlı Menekşe… Hangi tarlada yeşerdin de kimselerin haberi olmadı. Yoksa seni alıp bir vazo veya saksıya mı hapsettiler. Hâlbuki sen hürriyetin çiçeğisin, gönüllerin çiçeğisin. Ne güzel yakışmıştın Tirebolu’ya… Bahçelerin gönül kokan çiçeği sendin. Tıpkı gönüllerde açan çiçek gibi. Tirebolu’nun bayırlarında nazlı nazlı açarken, şehrin telaşından haberdar değildin. Bakırcılar Çarşısındaki tik taklar senin içindi belki. Yeniköy’de sabah yeli senin için esiyordu kim bilir. Zefre’den esen esen karayel üşüttü mü seni. Usturuma’nın duyduğu gibi mi duydun denizin sesini. Cintaşı Mahallesinde namaza giden bir piri faninin sükûtunu hissediyordun değil mi? Pucuklu Mahallesinde kaç çocuk dışarıda “cipban” çalacaktı kazandıkları için oyunu… Bir ayağı çukurda ninem “evza” iken yakarken “peşkü”yü oradan çıkan ateşin koru gönlünün korundan daha az olduğunu sen de biliyordun değil mi? Ah Nazlı Menekşe… Sancıların, taşıdığın incilerdi senin. İçini kavuran… “Kavraz Gemisi”nden hiç yolcu bekledin mi sen? Sen açarken her bahar, içinde duygular gezerdi diyar diyar. Ah yâr… Ondan dolayı bütün dünya sana dar. Biliyorum. Bildiğimi sen de biliyorsun değil mi Nazlı Menekşe… Rengin dışardan mordu senin, İçin kordu… Bazen beyaz açardın. Ne fark ederdi senin için mevsimler. Ha kış, ha yaz… Veya güz… Beyaz olman soğuktaki ayaza çare değildi. Seni üşüten ayaz da değildi. Tıpkı yanarken seni yakan güneş olmadığı gibi. Söylenmedik sözün vardı Özün vardı… Küle dönmüş közün vardı… Göz mesafesinde uzaklaştıkça köz mesafesine yaklaştın. Belki Kozbaşı’ndaki Ayşe, Terzi Mahallesindeki Fatma, Kumyalı’daki Hüsne gibi… Ayla gibi, Selma gibi Kısaca Leyla gibi… Gurbetteyken Kaleydin sen, sılada iken Ayana… Baksan ne yana Tirebolu’ydu yer yer… Her köşe… Her taş… Her yaş… Gözde dursa da, durmasa da… Sargana, Çiçekli bir cüzdü… Çarşı Mahallesi ve Selimağa… Bazen yokuşu düz, bazen düzü yokuş olurdu. Çünkü bura Tirebolu’ydu… Yol geçince yok olan binalar değil yıllardı… Hatıralardı… Hanelerle birlikte “aşganalar” da yıkıldı… “Bolistira” giyen kadınlarımız azaldı… Yağmurdan “circimit” olduğumuz günler kayboldu. Artık “difrin” balıkları da uğramadı sahillerimize. Afacan çocuklarımıza “feşel” yerine disiplinsiz dedik zaman içinde. Ne çok şey değişmiş değil mi Nazlı Menekşe. Ev ve bahçe işlerini yapan kadınlarımıza kim “godesbana” diyecek şimdi. “Gamsila”lar a mont diye ad taktılar. Aslında çok kişi “dengesek” konuşmaya başladı. Zarafetten ve nezaketten uzak… “Gaybana” kalasıca dünya da sevilecek şey kalmadı be Nazlı Menekşe. Eskiden “paska”larımız saraydı bize. Şimdi beton yığınlarına muhtaç olduk. Olduk da modern olduk sandık. Yani yandık… Veya, kandık… Kimler kandırdı bizi Nazlı Menekşe? Kimler yandırdı… Kimler soldurdu… Sokak lambalarının olmadığı yerlerde “alasefiye” yürüdük de düşmedik. Şimdi arabalar bile sahiplerini öldürmeye başladı. Halbuki sen “alasefiye” bile dikilmemiştin toprağa. Ama yeşerdin, büyüdün… Belki Bedrema Kalesi bile şahit bunlara, çok uzakta kalsalar da… Ayana da… Kaloriferler”evza”sız yanıyor ama bedenimizi ısıtıyor. Niye “peşkü”nün yerini tutmuyor Nazlı Menekşe. Biz “peşkü” ile hem vücudumuzu hem de gönlümüzü ısıtıyorduk, şimdikiler gönlü bilmiyor mu Nazlı Menekşe. “Bayak” dediğimiz lafları beş dakika geçmeden unutmaya başladık. Hafızamızla kim oynadı Nazlı Menekşe. Sen hem hancı oldun hem yolcu. Sen Tirebolu’da hancı mısın, yolcu musun? Eskiden sularımız hem berrak hem de soğuktu. Yazın hararet bastığında “şifa” gazozları içer yanında simit yerdik. Ey Tirebolu! Nazlı Menekşelerin hala açıyor mu bahçelerinde? Yoksa yerini başka çiçekler mi aldı? Şayet öyleyse geriye ne kaldı? Olsun sen varsın ya o yeter. Hatıraların yeter. Hafızan yeter. Hafıza hatıradır biliyorsun değil mi? Sen ey şehirler incisi Tirebolu! Gönüller sancısı… Yol gözleyen hancısı… Kötülükler yabancısı… İyilikler yolcusu… Sen ey Tirebolu! Seni görüp sevmeyen var mı? Sende olanı sevmeyen var mı? Senden olanı sevmeyen var mı? Şayet bu güzellikleri görmeyen varsa onda gönül hastalığı var demektir. Biliyor musun Tirebolu, her organın nakli oluyor da gönül nakli olmuyor. İnanmazsan Nazlı Menekşeye sor. O bilir… o… sevilir… Sen de ey Tirebolu… |
Tebrikler
Selam olsun
O yaşanan yıllara ve Tireboluya