2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
610
Okunma

Harcanmış sevda için gençliğim, emeklerim;
Yeter “bıktım” duy artık, yeter ahımı alma…
Hüzünler deryasını taşırken kirpiklerim;
Mendil kefeni olsun gözlerimden yaş çalma…
Bahtıma renk verirken ayrılığın kızılı;
Bakırköy’de bıraktım bende kalan akılı;
Her sözüne inanıp, aç kaldım yıllar yılı;
Şu yürek sofrasından ekmek çalma aş çalma…
Hep gele hergelesi senden düşeş istemem;
Karanlıkta mum yakar güne güneş istemem;
Namerde el açarım, donsam ateş istemem;
Buz tutsun deli gönül takvimimden kış çalma…
Dost olsun muhannete ellerin, ayakların;
Hep hicran yağmuruyla yıkansın yanakların;
Benim kadar yan sende, dokunsun dudakların;
Izdırap kadehleri dolu gelsin, boş çalma…
Yaşamaya diklenip hayata küseceksin;
Ayrılık içeceksin, pişmanlık kusacaksın;
Dermanı bende olan dertlere düşeceksin;
Sol yanımda çırpınan kafesimden kuş çalma…
Maske takmış yüzlerin aslına dönsün artık;
Çektiğim çile yeter hüzünler dinsin artık;
Kaşın, gözün, bakışın yakamdan insin artık;
Gündüzlerden hayali, gecelerden düş çalma…
Kadehlerin dilinde sakız olduk be sakız;
Beynimin ortasında dolanma arsız arsız;
Bugünümü öldürüp yarını çalan hırsız;
Fatiha’nı, istemem mezarımdan taş çalma…
Ali ALTINLI – 29.09.2021
Saat: 23:36
5.0
100% (5)