ÇALMA
Harcanmış sevda için gençliğim, emeklerim;
Yeter “bıktım” duy artık, yeter ahımı alma… Hüzünler deryasını taşırken kirpiklerim; Mendil kefeni olsun gözlerimden yaş çalma… Bahtıma renk verirken ayrılığın kızılı; Bakırköy’de bıraktım bende kalan akılı; Her sözüne inanıp, aç kaldım yıllar yılı; Şu yürek sofrasından ekmek çalma aş çalma… Hep gele hergelesi senden düşeş istemem; Karanlıkta mum yakar güne güneş istemem; Namerde el açarım, donsam ateş istemem; Buz tutsun deli gönül takvimimden kış çalma… Dost olsun muhannete ellerin, ayakların; Hep hicran yağmuruyla yıkansın yanakların; Benim kadar yan sende, dokunsun dudakların; Izdırap kadehleri dolu gelsin, boş çalma… Yaşamaya diklenip hayata küseceksin; Ayrılık içeceksin, pişmanlık kusacaksın; Dermanı bende olan dertlere düşeceksin; Sol yanımda çırpınan kafesimden kuş çalma… Maske takmış yüzlerin aslına dönsün artık; Çektiğim çile yeter hüzünler dinsin artık; Kaşın, gözün, bakışın yakamdan insin artık; Gündüzlerden hayali, gecelerden düş çalma… Kadehlerin dilinde sakız olduk be sakız; Beynimin ortasında dolanma arsız arsız; Bugünümü öldürüp yarını çalan hırsız; Fatiha’nı, istemem mezarımdan taş çalma… Ali ALTINLI – 29.09.2021 Saat: 23:36 |
En derin selam ve saygılarımla.