Bil mukabeleAlıp gidesim gelmiyor papuçlarımı elime alıp yalınayak kimi zaman fırında pişen taze ekmekler mi oluyor bilmem huyumun doğal kaynağı olan suyumdan vazgeçemiyorum rüzgarların eteklerimi havalandırması mıdır bilmem mevsimleri kışkırtan yoksa senmisin aşk öyle ya çay bile kavuşmak isterken ince belli yarine daha kış gelmeden çıtı pıtı açan ilbaharı bekler aşk meyilsiz kalarak şikayetler her görüşe göre pişmiş toprak çanaktaki aş çöpçatanların seferberliğine omzunda tüfekle yakalanmış kolay olmuş yakalanışı evet evet evet bir oradan bir buradan geçerken, uğrak adreslere ana baba nasihatlerine eşin dostununkiler de katılıverir sizlere de bil mukabele daha evin eşiğinden adım atmadan içeriye aklı selim den gür bir ses neredesin sen? sesin geldiği yeri duymadan hesap verme çaresizliğine yakalanmadan sırası değil mantık endişelerin beklentisine daha vakit var dalgacılara kapılmışım bak yine çakılmışım toprağın dizleri dibine bil mukabele efendim hatır sorup geçenlere TC Senem kula Erdem |