Özgür olan kuşlar gibi Özgür olabilsek keşke Uçabilsek dilediğimiz yere Ama nerede Hepimizin dilinde bir keşke Bazı kuşlar gibi Bizde değil miyiz Aslında bir kafeste Özgürlük dediğin Belki de son nefeste...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Özgürlük şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Özgürlük şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Şairimin dediği gibi bu dünya çalış uğraş didin sorumluluk çile keder işkence say sayabildiğin kadar,velakin teffekkür edince durdum bir an,ölünce dedim kendime bunlardan kurtulucaz ya sonra bilinmezlik denklemi gibi,öyle ya ölmedik daha başımıza neler gelecek görmedik daha,gidenler oldu haberini de alamadık daha,dahalar da dağ olacak gibi desene aklıma meşhür bir menkibe geldi onuda üstadımla paylaşmak isterim müsade ederse,:
Hz. Ali’ye (r.a), birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu. Hz. Ali’ye:
-Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmete değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?” diye sordu.
Hz. Ali (r.a) adamı sükûnetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi: “Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz gibi vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok.
Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekât ve sadakaların bize bir zararı olmaz. Ama ya ahiret varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin hâlin nice olur? diye sordu. Adam, biraz durdu, düşündü ve sonra: “Vallahi, her iki durumda da siz kârdasınız, ahiret varsa vay bizim hâlimize! Yolunu öğret, ben de müslüman olacağım,” dedi ve müslüman oldu.
Belki de son nefeste...
Şairimin dediği gibi bu dünya çalış uğraş didin sorumluluk çile keder işkence
say sayabildiğin kadar,velakin teffekkür edince durdum bir an,ölünce dedim kendime bunlardan kurtulucaz ya sonra bilinmezlik denklemi gibi,öyle ya ölmedik daha başımıza neler gelecek görmedik daha,gidenler oldu haberini de alamadık daha,dahalar da dağ olacak gibi desene aklıma meşhür bir menkibe geldi onuda üstadımla paylaşmak isterim müsade ederse,:
Hz. Ali’ye (r.a), birisi geldi. Adam, ölümü, tekrar dirilmeyi, ahirette hesabı, cenneti ve cehennemi inkar ediyordu. Hz. Ali’ye:
-Ya Ali, siz müslümanlar ölüme ve ölüm ötesine inanıyorsunuz; biz ise inanmıyoruz. Siz cehennemden kurtulmak, cennete girmek için bir sürü ibadet ediyor, mal harcıyor, zahmete giriyorsunuz. Bu zahmete değer mi? Hem ölümden sonra tekrar dirilmenin olacağı ne malum?” diye sordu.
Hz. Ali (r.a) adamı sükûnetle dinledi, sonra ona şu cevabı verdi:
“Evet, ölümden sonra dirilmek, hesaba çekilmek, cennete veya cehenneme girmek, ya senin dediğin gibi yoktur; ya da bizim dediğimiz gibi vardır. Önce senin dediğinin doğru olduğunu düşünelim. Ölümden sonra ahiret hayatı yoksa seninle biz aynı durumdayız. Sana da yok bize de yok.
Bu arada bizim Yüce Allah için kıldığımız namazların, yaptığımız ibadetlerin, hayır ve iyiliklerin, güzel ahlakın, verdiğimiz zekât ve sadakaların bize bir zararı olmaz. Ama ya ahiret varsa, bizim dediğimiz doğru çıkarsa, senin hâlin nice olur? diye sordu. Adam, biraz durdu, düşündü ve sonra: “Vallahi, her iki durumda da siz kârdasınız, ahiret varsa vay bizim hâlimize! Yolunu öğret, ben de müslüman olacağım,” dedi ve müslüman oldu.
TEBRİKLER...