Dönülemeyen Çocukluk
Şöyle geçmişe götürdüm kendimi zihnimde
Baktım anılarımda mutlu bir çocukmuşum ben Okula gitmeden ilk biyoloji dersimi Bahçedeki solucanlar üzerinde yapmışım ben Bugün organik diye kıymete binen meyveleri Hep ağaçlarının üzerinde dalında yemişim ben Kar yağdığında tahta kızaklarla kaymışım Kaymayalım diye dökülen soba küllerine rağmen ben Bir süper kahramandım kendi aklımda Parça kömürleri kömürlüğümüze taşırken ben Bunları Anadolu’da değil Şehri İstanbul’da yaptım ben Bir ömrü bir şiire sığdırabilmeyi isterdim Bitmeyen teşbihleri yazarak ben Ama ne kâğıtlar ne kalemler yeter Hele de çocukluğunuz zamana İnsanların nefsine Birilerinin hesap kitap işine İş makinalarının darbelerine Maruz kalmışsa o yıkılanlar Sadece ağaçlar ve tuğlalar değil Geçmişin izleri İncinen bir ruhun sessiz can verişi Artık o kadar mutlu değilim Çünkü geriye döneceğim bir semtim Bir sokağım bir evim bir bahçem yok artık Ağaçtan kesip kağıt yaptığımız Üzerine mürekkeple rakamlar yazdığımız Adına para diye isim taktığımız İnsanın insanı kendine kul ettirdiği Büyük balığın küçük balığı yediği En büyük nefse kurban gitti Benim dönebileceğim bir çocukluğum yok artık Umarım sizin olur Geleceği görmeyen insan Hep geçmişe tutunur |