ÇOCUKTUK...Yedi gün hakkına yine kör bir ebenin çığlık, çabası ile biz çocukluğumuza suçlu doğurtulmuştuk Kim ise, kimden? Diye sorarsanız bedeni siyah çula sarılmış uzun ve ince bilekli bir anneden. Evrenin dönüş şekline uyumak uyumak denilir ya! haa! O da ne uyumak Bir yorganın altında, Ve daha fazla üşümesin ve otuz iki dişin dişiliği duyulmasın diye de. Buz gibi ayaklarımızı birbirine çakıştırıp, ilk cehennem ateşinin su , sabır ile hiç sönmeyeceğini öğrendik. "El âlem ne der." gibi kat kat nasırı olan ellerle, nazarlık yerine ,tersten okunan bir kadercilik yakamıza iliştirildi. Büyümek mi? Gözlerimizin dikine tutup, titreşen parmaklarımızı bir adamdan saymamıştık Kusur tanrının mıydı? Kıl, bedensel farklıkları yaratmakla… kim insan olmadan sakınır ki!. hey anam heeeeeeeey! Hüznün adı elbet bilindik o umutlarımız ise küçük bir köy kadardı. Griydi gökyüzü ve çok uzaktı güneşimiz, oradan oraya göbek itme övgüsünde Bana göre asıl maharet rüzgârdaydı. Deliksiz uyumak yerine her esilişin de bir adam boyu toz kaldırırdı çoğul renklerin kendini görmesine izin verilmemiş tıpkı biz gibi doğurganlığına para sayılmış ve bir gözü sokakta olan çocuktuk .... 04-09-2021 ist |
Daha güzel ve kalıcı şiirlere...