MEŞALE...Çan eğrisi gizemin Sancılı mevsim, Ah, sevgili! Ölüm öncesi serinliği cennetin Kulluğuma binaen Giyindiğim fıtratım Fırtına öncesi sadık kaldığım kadar sessizliğe Semazen eteklerinde evrenin Ayaklarım da dolanırken birbirine. Recim edilen sözcükler Her fasılda her hasılada Yüreğin kubbesi çizdiğim ellerimle Ellere kızgınlığımdan öte İçimdeki mizaç ve çocuk Bazen şakıdığım Bazen yağarken için için kuruduğum Yetmedi mi sahi? Dünya gözüyle ne gördümse Vakıf olduğum aşkın da muhtırası Yoksa nasıl saklı tutardım varlığı Azabın kıyısında Sevdiğim kadar özgürlüğümü Kabullenmekse Kısıtlanan hürriyetim Günden güne uzaklaştığım Haletiruhiyesi mevsimin Çıra gibi yandığıma binaen Şükürler olsun ki öldürdüğüm nefsin Kalmadı tek hatırası geride. Havsalamdan taşan her hece Ördüğüm acıyla nice bilmece saklı içimde Hicvinde göğün Tanrısı gölgelerin Uzak kaldığım kadar iblisten Şerrine lanet okuduğum o karanlık dehlizden Sızan tek ışık Elbet umudun feri tüten gözlerimde… Allah Aşkı ile yanmanın meali Kırparken hüznümü hecelere Hüzünlü kalbime ise tek sahip çıkan Mevla’mda saklıyım ben İçim ve dışım İçten içe acıyan bir yaprağın damarlarına Damlayan rahmet gibi Boca ettiğim umudun katık ettiği Her nefesi saklı tutarken satırların arasında Bak, doğdum yine güneş gibi. Gücüme gitse de yetimliğim Başımı okşayan Peygamber Efendim Uzaklardan çağıran Yakın bulduğum illa ki aşk ve iman Bir renksem yedi renk Bir ışıksam enginlere denk Bir hatıra isem sevdiklerimin kalbinde tek katık Yalnızlığıma sadık Ama en çok Rabbime Kıvançla yaşar ve severken Koşmaksa cennete Sabır ettiğim kadar dünyanın yanan meşalesinde |