BİR ANNENİN MEKTUBUŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Üç sene önceydi. Küçük Kızım Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliğini kazanmıştı.
Artık yuvadan uçuyordu minik kuşum. Kuşaklar arası farktan dolayı her zaman ikili diyaloglarda anlaşamayabiliyorduk. Ben de kızım baba ocağından ayrılırken vereceğim nasihatları sözlü olarak değil de daha etkili olur diyerekten yazılı olarak vermeyi uygun gördüm. Hem başka bir şehirde bizden uzak diyarlarda kendi kendiyle baş başa kaldığı zaman okursa tüm benliği ile dinleyerek okuyacaktı. Tertemiz bir çizgisiz kağıda oturdum bir mektup yazdım altına da bu şiirimi yazıp iliştirerek valizini hazırlarken gizlice valizinin arasına en sevdiği kıyafetinin arasına katlayarak koydum mektubumu ve şiirimi. Gittikten bir kaç gün sonra yurduna yerleşmişti. İşte o gün telefon çaldı. Arayan minik serçemdi. Yaralı bir kırlangıç gibi burnunu çeke çeke anne seni çok seviyorum dedi. Anladım ki yazdığım mektup yerine ulaşmıştı. BİR ANNENİN MEKTUBU (Kızım D….’ye) Nasihatnâme Öğretmen olmak için gidiyorsun uzağa Karanlığı ışıtan bir meşale ol kızım Gittiğin yollar çetin düşme sakın tuzağa Madde yokuşlarında hep mânâyı bul kızım Bastığın adımların atmasın çöle seni Bülbül olsun yoldaşın götürsün güle seni Savurmasın hiç kader sert esen yele seni Karganın gittiği yol gülşen değil mil kızım Güzel ahlak hırkanı sırtından hiç çıkarma Hakk’dan gayrı kimseye yalvarıp da yakarma Kelamın tatlı olsun agu sözü haykırma Ucu keskin hançerdir acı sözlü dil kızım Açma gönül heybeni kaypak çakıl taşına Ummadığın bir anda dert açmasın başına Merhamet taşımayan bakmaz gözün yaşına Elin evladı inan ele ucuz bil kızım Bir damla yaş inmesin kirpiğinin ucuna Yanlış yola saparsan gider Rabb’in gücüne Sadakat bayrağını dik ki gönül burcuna Dilinden zehir değil dökülsün hep bal kızım Yaptığına bakılır lafına hiç bakılmaz Özü bulanık dilden berrak sözler dökülmez İçi çürük tahtaya sağlam çivi çakılmaz İstikâmetin olsun daim doğru yol kızım Neydim ne oldum değil n’olacağım diyesin Haramdan uzak durup helal ekmek yiyesin Haksızlığa dur deyip hak libası giyesin İpek atlasta değil huzur bazen çul kızım. Kaşa göze meyletme otu çek köküne bak Edepsizle yol alma edip ol gönüle ak Çocuklar bir çiçektir taç edip başına tak Yalnız öğreten olma kalplere de dol kızım İlmin için hicrana göğsümü geriyorum Vuslat tohumu ekip hasreti deriyorum Tecrübe pınarımdan damlalar veriyorum Öğüdüm agu değil şeker şerbet bal kızım Nurgül KAYNAR YÜCE / K.MARAŞ |
Yüreğine kalemine sağlık