MAZİNİN KAT İZLERİ...Kırık düşlerin hallacıyım: Gök mavisi gözlerinde umudun Terennümleri besliyorum aşkla Ve göğün kanaviçeleri o tedirgin bulutlar. Ha yağdı ha yağacak hazan öncesi efkârımda Kat izleri mazinin. Bir esaretse aşk Cesaretimi yitirdiğim şafak öncesi Buseler konar da konar al yüzünde mevsimin Rüzgârın sızısında saklı tuttuğum Yasın muadili olsa gerek şiirin Peçesinde saklı bir hediye gibi Heyecanla daldığım sayfanın merkezinde Kâh kar düşen imgeleri Kâh başı yana düşen ölümcül bir tehdidin ayak sesi. Bir resimsem yırtık Sözcüklerse yerle yeksan Andıkça dünde kaykılmış bir acı nöbeti Korunaklı dünyamdan firar ettim edeceğim Manzumeler saklı madem sinemde Münazarası yüreğin ilham perimle Sersemlediğim yetmedi mi? Rüzgârın pençesinde solgun yaprağı Gül mizacımdan dökülen pare pare Sızlayan göğsümde sözcükleri nağme bildiğim Ömre bedel tek gülüşü bahşetsin diye Rabbim Niyazımdan eksik etmediğim billur yüreğinde Nazenin sevgilinin. Kardıkça hüznü iniltiler Kaydıkça zeminde Ah, kaygan besteleri kâinatın Ömre bedeller biçtikçe İmtiyaz sahibi bir düşün gerçeğe dönüştüğü Ümidiyle salkım saçak serildiğim Değil mi ki rütbesi gönlün Koyudan gözlerinde gecenin Şerit değiştiren kıyametin de ayak sesi. İntiharı sözcüklerin döküldükçe kalemin ucundan Bin bir nazı niyazı ah, bitimsiz esintinin Kulp taktıkça maziye Erişemediğimse içimde kalan nice ukde Basireti bağlanan şen sesinde kaybolan binlerce hece. |