Kapı
Bir hikayesi olmalı sevmenin
İstanbul’u sevmek gibi Bella Hiç bilmediğin sokakları Mesela dudaklarının kenarından Tarih taşmalı Şiirlere bulaşmalı Aşkı anlatan duaların Bölüşecek lokman Yaslanacak omzun Ağlayacak gözün olmalı Ağzında bir yaralı kuş gibi saklanmalı Kelimelerin insan tarafı Yoksa neye yarar yaşamak Eski bir dostun selamında Ebabil olmadıktan sonra Eski dost dedim de bella İnsanın en eski dostu kendisidir Şarkılar bile yalan söyleyebilir Aşı boyalı beyaz duvarda Mavi pencereler nostalji değil Akrepten korkunun estetiğidir Tanımayacaktın git deseydim Yüzüne düşmeyen aksimi Sadece şiirden kaçmış Bir yakamoz sanacaktın belki beni Şimdi çözülmese de sevginin dili Yazdıklarını hep silen bir aşık gibi Yokluğun lezzetini tattın bir kere Varlığın sevinci olmasın diyorsun Bella sen artık açlığına Şükretmeyi iyi biliyorsun Gece teslim oldu bak gözlerimize Perdelerin arasından Sabahın serinliği sızıyor İnip çıkan göğsünde bir sürü kuş Kalbinin tıpırtısı sanki Bella Terinde bebek kokusu Teninde ebabil masumluğu Ebrehe’yi yenen iman Aşktır diyor musun? Derin bir nefes al ve hisset geleni Sor sen “O” musun? Ah ! korkunun kör bekçisi Ah ! gönlümün ürkek serçesi Şairin son hikayesi Artık bir Adresi olmalı bakışlarının Görmeli sararan yaprağı Ha düştü, ha düşecek diye Bekleyen karıncayı Anlamak ister misin? O masalı bir daha okumalı Eksik bir şey mi var diye Tekrar sormalı Ve ben söylemeliyim Her y/andığım yerde Bir İbrahim Her andığım yerde adın olmalı Gök/yüzünde bir kapı Kapıda sen, kapıda ben Ne açıp içeri alıyoruz Ne de kapatıyoruz Ha sen Ha ben Bende sen Sende ben Bella |