SIR DUDAKLARIN
SIR DUDAKLARIN
Kızıl bir ateştir yakıp kavurur Gülünce tutuşur har dudakların Bir bükünce yerden yerlere vurur Sanki Erciyes’te kar dudakların İçinde mey dolu kadehi aşkın Gonca güle benzer verirken ışkın Saklı bahçendeki o altın köşkün Harama yol vermez sur dudakların Bir tebessüm etsen güller derilir Ortasında inci mercan görülür Küçük bir bûsene ömür verilir Bir aşk kıvılcımı nar dudakların Güneşin içimde turlamasıdır Kalbimin yerinden fırlamasıdır Küllenen sevdanın harlamasıdır Alev alev yakan kor dudakların Bir değil bin ömrüm olsa da senin Öyle güzelsin ki öyle nazenin Sahraya düşen bu garip sûzanın Serin vahasıdır sır dudakların Gönül yangın yeri ateşe düşmüş Bir aşk çıngısıyla köz olup pişmiş Hasret sarmaşığı dağları aşmış Kiraz mevsiminde kür dudakların Sohbetinde altın öğütler gizli İçlenip ağlarken bükülür, nazlı Akşam soframızda muhabbet sözlü Gönül kırmaz, alır pir dudakların Bal damlası akar tatlıdır sözün Duru bir su gibi berraktır özün Sevda membaıdır o kahve gözün Duası cennettir yâr dudakların Nurgül KAYNAR YÜCE / K. MARAŞ |
Saygı ve selamlar.