AH, KALAN YARIMDIN SABİHA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’hay Allah bu ilkbahar beni öldürecek rüzgardaki kokular dudaklarımdaki tuz bu adamlar Sabiha beni alıp götürecek günlerden Cuma sabah saat dokuz sakın ha ağlamanı istemiyorum al şu yüz lirayı yanında bulunsun yüz de bana kalıyor varımız yoğumuz…(Alıntı) Düşlerini teyelle Sabiha ve unut sadece unut: Neyi mi? Umudun olduğumu terk et Sabiha Hatta yetmedi terk et şehri ve aşkı Ve beni terk et, Sabiha. Atak yaptığım her günde Atandığım her şehirde Atamadığım terim ve öfkem, Sabiha… Ah, acılarımın kadını Yoksunluğumun Şimal yıldızı Noksanımla varımla bir zamanlar beni seven yanın Ah, kalan yarımdın, Sabiha Ve artık çeyreğe düştüm ben: Bozdur bozdur harca bu aşkı Kalıbımın adamı değilim unutmazsam seni. Sefilim ben ve efil efil esen bir rüzgâr Ve sen ve sen: Namusum, itibarım, yalnızlığım En koyusundan gözlerine tav olduğum Aşkla tavaf ettiğim yer gök İdrak edemediğimdin oysa İtibar ettiğimse yüreğin ve gözlerin. En mavisinden bir tulum Hangi tutumun muydu tutulduğum? Turuncu ışıklarında şehrin Turkuaz renginde aşkın Kalp damarlarımdaki pıhtıydın sen Tıkanıp kaldığım Nevbahar’ım. Gölgem. Gönlüm. Gönyem. Acı ölçerim Boyumu aşan sevdan Dokunamadığım rakım Dolup da taştığım… Ah, şiarım Ah, fidanım. Ah, Fizan’a gidip bulamadığım. Hüznümle muhalifim artık bu aşka. Düşlerimden çaldılar seni Çalıntı sevginle şerh düştüğün şu isin merkezi Elbet görünmezliğim Elbet göçebe ruhum Ah, fıtratım yangın Ah, firar ettiğim günüm gecem. Şimdi ise isyanlardayım. Dokunulmazlığında aşkın Dokunamadığım tenin ve ruhun ve tutkulu yüreğin. Maviydin bir zamanlar Ve işte şehir de kapattı gözlerini bu aşkın. Bu aşkın mekânı cennet olsun, Sabiha Ve şerh düş tepedeki yıldızlara Gönlümün rotasını ve dalını kırdın bir kez Yine de helal olsun sana duyduğum aşk Ölçümünde yüreğimin fay kırıkları Yoktur da artık enkazdan farkım Göçebe ruhumla artık çok çok uzağındayım… |