Murat Paşa Camii Şadırvanı İle İçleşmeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir sabah namazını müteakip şehrin boş caddelerinde dolaşırken Murat Paşa Camii civarındaki çay ocaklarında bir bardak çay içerim diye yolumu değiştirdim. Murat Paşa camii yanı başında bulunan Ahmediye medresesi kapalıydı.Medrese de eğitim gören çocuklar için getirilmiş ekmekler de musalla taşına bırakılmıştı. Aslında sabah namazı ile açık olurdu bu medrese. Çünkü Kur’an sevdalısı bir hocası vardı. Haydar Savaş Hocaydı bu. Kısa süre önce Korona hastalığına yakalanmış emri hakk vaki olmuştu. Haydar Hoca sabah namazı ile medreseyi açar son öğrencisi dersini tamamlayıncaya kadar medreseden ayrılmazı. Çoğu kere vakit yatsıyı bulurdu. Yakında izlemiştim. Zira benim de bir evladımın hocasıydı. Şimdi ise medrese kapalıydı ve ekmekler musalla taşında idi. Haydar hoca ile birlikte medresenin ruhu da musalla taşına çıkmış gibiydi. Uzun bir süre şadırvanda oturdum. Saat 08.00’a dayanmıştı. Hala medrese kapalıydı. Kendi iç dünyamda yaşadığım dalgalanmalarında etkisi ile Ahmediye medresesinin hüznüne büründüm. Şadırvanla hasbihalimin kelimelere yansıyanları bu şekilde tezahür etti ve bir şiir şekillendi.
Sana gelsem her sabah,
bir af çeksem bir de ah, desem içten bismillah, yusam elim yüzümü ve yıkasam özümü, ferahlatsam içimi. Atsam yanına bir post, işte aradığım dost, otursam yanı başına, diz çöksem, ya da bağdaş biçimi Bana aksan sen, sana aksam ben, sohbet etsek baş başa, bir bardak çay içimi Dolsan dolsan, taşsan sen avuç avuç, yudum yudum, içsem ben döksen bana içini. Bir oh çeksem bir de ah, desem içten bismillah, döksem sana içimi, açsam sana içimi. bir recep 2020 |
İnsana iç açsan kırk kişi duyar.
Tebrik ediyorum.
Kaleminize gönlünüze sağlık.