HASRET KELEPÇELERİ VURULDU YÜREĞİME
Acısı tarifsiz yaralar içinde yüreğim
Sen uzaklarda sın diye. Ve ben sensiz kalmışım diye ; Sevindi hep o dost yüzlü düşmanlar. Tarifsiz yaralar açtı bana yokluğun Ben hep umutla bekledim geleceğini Bırakmadım içimden, umutlarımı ve inancımı. Hep sabaha yorgun kuşlar gibi çıktım ... Akşamları kapılarda geleceksin diye bekledim. Tanımadığım bir hüzündü bu , yüreğime düşen Ben hiç böyle ayrılıklar yaşamamıştım yokluğuna. İçimde jilet kesiği yaralar kanıyor ! Bir hüznüm, diğer bir hüznüme selama duruyor Aynalara bakıyorum ; seni gözlerimde görmek için Yalnız sana anlatmak ; seni bulmak için Sen bakan gözlerime... acılarımı söylemek için. Bana en büyük yara gidişindi uzaklara... Hasretinle tarifsiz sızılar içindeyim Geceler uzun, geceler zından sabahı olmayan. Bense şaşkın ; hiç beklemediğim şu başımda duran Anlam veremediğim ayrılıklar ayrılıklar... Meğerse şimdi imiş ağlamak zamanı. Yaş görmesen de gözlerimde bıl ki Ruhum,tenim, bedenim, her zerrem ağlayan. Şimdi uzaklarındayım, hasret kelepçeleri vuruldu yüreğime Şu an delice bir yağmur yağıyor gözlerime Şimşek şimşek çakıyor yokluğun içime. Bazen rüyalarıma geliyorsun o masum yüzün Uyanıyorum , sanki kokun burnumda... Yine sabahın çayını koyarken ; ’’Hadi gel, bak sevdiğin çayını demliyorum’’ diyorum Bu her sabah böyle... gidişinden beri Ben hep aynı yürek şarkılarını mırıldanıyorum Her kapı çalınışında umutla koşuyorum. Sana nasıl anlatsam halimi desem Oysa sen biliyorsun benim halimi Ben de bildiğim gibi senin... Ellerimiz çaresizlik prangalarına tutsak Bir avuç acı dolu yüreklerimiz Beynimizde hep aynı nakarat : ne zaman, ne zaman ? Ne zaman biter bu hasret ! Aygün Deniz 15.06.2021 |