DOSTLUK DEDİĞİN
Dostluk dediğin,
İncecikten bir türkü İnsanı uzaklara alıp götüren Uzakları alıp insana getiren Yürek yakan Yürek rahatlatan Bazen buz gibi bir su Yangınını söndüren Hararetini alan Bazan bir kıvılcım Yüreğini ateşleyen O bir türlü yanmayan ateşe Kokulu bir çıra ateş aldıran İnce sazdan bir türkü Ağır ağır Dokunaklı İçten dokunan Metabolizmayı Dibinden sarsan İnce sazdan Bir şiir, Mısra mısra... Okundukça okunası gelen, Bir kitap... İçten bağlandığın, Yürek bağı. Nesli tükenmeye yüz tutmuş, Endemik bir bitki... Ciğerleri açan oksijen... Hayatımıza can veren, Ekmek, su... Dostluk dediğin, Bir kitap. Sevmediğin sayfaları, Yırtıp atma... Sonuna kadar götür, Atlamadan sayfaları, Hiçbirini, Katlanarak oku. Az az, tadım tadım Çikolata gibi... Azar azar oku Tadını hissede hissede... Horoz şekerini yalarsın da, Bitecek korkun olur ya.... Azar azar yalarsın Öyle işte... Hoşlanmadığın kısımları, Sakın atlama, Yada Sıkılınca, Bir kenara fırlatma... Sabırla oku... Başla ve bitir. Sonuna kadar götür. Götür ki! Lezzeti orada İşte dostluk! Hazırlığından, Pişmesine kadar süren Lezzetli bir yemek.... Okuduğun doyumsuz bir öykü... |
Kutlarım değerli kalemini ve eserini
Gönlüne, ömrüne bereket
Sağlıcakla