Zihnimin OdalarıŞimdilerde zihnimin odalarında bir sesler. Çalgılar çengiler ki düğün yeri gibi kalaba. Ama tüm gürültünün içinde ince bir sessizlik. Ölüsü daha bu sabah toprağa verilmiş, Daha baş sağlığı bile dilenmemiş, Cenaze evi kadar da ıssız ve dahi karışık.. Öyle garip ki zihnimin odaları, öyle salaş, Sanki bembeyaz duvarlar sigaradan sararmış. Perdeler ne yaparsan yap toprak sarısı. Öyle sararmış ki duvarları boyamak isterken, Boyanın içine düşmüş gibi bulanmış. Öyle dağınık ki zihnimin odaları, öyle berbat, Sanki komşunun çocukları gelmişlerde, Top oynarken kırmışlar ne var ne yoksa. Paramparça anılardan vazolar, Hayallerden fotoğraflar, umutlardan tablolar. Bilerek ve isteyerek parçalanmış gibi. Öyle kararmış ki zihnimin odalarında tavan, Sanki soba yanarken borusu düşmüş de, Kömürün isi yapışmış gibi her yanına. Silmeyle geçecek gibi de değil. Dokunursan bulaşıyor parmaklarına. Bakarsan yakıyor gözlerini sanki. Öyle virane ki zihnimin odaları, öyle yıkık, Sanki savaştan yeni çıkmış bir şehrin, Umursanmayan arka sokaklarındaki bir bina. Binanın içindeki duvarı yıkık bir oda. Artık ondan da artakalan ne kaldıysa! |