DAHA NE KADAR SEVEBİLİRİM...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir düşün: o düş ki içine düşülesi çapkın yıldız yağmurunda saklı hicranla yüklü bir satırdan doğarken, gecenin ayazı avazı çıktığı kadar da üşütürken saçlarını… Bir saçın telinde saklı ise varlığının şifresi Aşkın da hoyrat cüssesinde saklı bir resim gibi Adadığın yılsa ağıtlar yaktığın Andığın mutluluksa görmezden geldiğin aşkın t/uzağı. İzafi bir iklimdir gece, meylettiğin Sırlar ne ki? Sen ki; ömrümün düş prensi Ve işte yakut gözlerinde şiirin Görmez misin yandığım için için. İçerlediğim bir gözyaşıdır uğruna akıttığım Bilirim de düştüğümü gözünden Lakayt bir esintide üşüdüğüm Ah, o soğuk iklim Yazın sıcağında bile buz kestiğim. Mevsimse bahar Ve sırıtan rüzgâr. Gönlün şahı ise şiirden akan kar Kandığım mı beyaza boyandığım… Kardığım mı imgelerin nazarında sararıp bozardığım. Hüznün tarifesidir illa ki şirin bir vecize Kırpan gözlerini Sözcükler de yarıladıkça yolunu En çok da yüreği yalayan hüzün gibi Çetrefilli yüreğimin düştüğü o karambol Karşıdan görünen ki kaybolan varlığıma Şerh düşen aşkın inhisarında. Akıl melekelerim eridikçe mum misali Çöken omuzlarıma eklendikçe özlem İçerlediğim hiçliğin meali İç içe geçen ne çok şiir damıttığım Eklemlerinde gecenin baş veren Onca filiz oysaki Garbında yalnızlığın Bir mimoza gibi sarı Leylakların kayıp yaprakları Lale mevsiminde gezindiğim mecnun misali. O devasa yarık hani içine gizlendiğim Bir düşün de emsali Öykündüğüm sapkın bir ölüm Ansızın yok olmayı dilediğim Yoksun kılındığım şu meddücezir Afaki şafakta tozutan ruhumun sembolü. Közü hecelerin Son kozu belki de kaderin Yandığımsa hatmettiğim kadar hazmedemediğim Ne zamanki görünmez kıldın sen beni Daha ne kadar sevebilirim ki kendimi? Layığıyla yaşadığıma binaen Efsunlu bir gölge olmanın eşkâli Gözümde saklı o sihirli kör nokta Kardığım düzende hecelediğim isminden Doğan güneşin mırıldandığı afaki bir ışık Oysaki karanlığın doruğunda Sönmenin bin bir hali Süzülen yaşın da olmayacak artık devamı. Kös kös sevmenin son bulduğu bir masalın Nakaratı adeta hicran yüklü günün Vakıf olduğu o tembel esinti Daha ne kadar bekleyebilirdim ki? Tam da dokunacakken Ansızın kaybolan bir tebessüm Dilediğim göğün en şehla derinliğinde Koyuldukça ruhun ikbali Bilinmez bir gölgede Kaybolmaktır son dileğim Asla var olmadığım gibi Unutmaksa seni en büyük teselli İçimdeki mazbut çocuğa Daha ne kadar yüklenebilirdim ki? Kaybettiğim şunca zaman Kalemin fıtratında sönmek bilmeyen bir yangın Harında aşkın sarmaladığım Yalnızlığın afaki cüssesi Ne de olsa yazabildiğimden öte Söyleyemediğim seni ne çok sevdiğimi Bir zamanın söndüğü çağdır İçine dolandığım ağda Yüreğimi bağlayan bir bağdır Bu sefer gidip de dönmeyeceğimin garantisi Adadığımsa aşka Ar bildiğim neyse yaşadığım uğruna Sen sevmedikten sonra… |