SALGIN GÜNLERİ ŞİİRLERİ
SALGIN GÜNLERİ ŞİİRLER
BÖLÜM 1 SALGIN GÜNLERİ ŞİİRLERİ BİTİK SOY Deli Memed’i bile deli ettiler. Her biri de çekip bir dağa gittiler. Bu köklü soya sahip çıkamayıp, Yazık , sonunda hepsi yitip gittiler. Yollarını kaybettiler, şaşırdılar. Birbirlerine, sarp dağlar aşırdılar. Yavaş Mustafa gibi uz olamayıp, Şu benim bile sabrımı taşırdılar. Küçük Hacı gibi üst olamadılar. Memik Kiya gibi dost olamadılar. Sırlı olduğu bilinen bu obanın, Ocağını tutan post olamadılar. 22 Ekim 2019 Salı 00.55 Şirinevler/Bahçelievler/İst. CAMİİ EVİ Ha camidir, canlar ha cemevi. Hepsi birden Tanrı’nın evi. İkisini tutup ayıran, Ya Yezid’dir ya da Emevi. Ha Arap’tır ha bedevidir. Bu derdin ilacı sevidir. Böyle çözüme karşı duran, Ya Yezid’dir ya Emevidir. 4 Kasım 2019 Pt. 07.04 Y.Ova/K.Çekmece/İst. ÖZKARAMAN Doğmuştun Oğuzeli, Kürep’te. Çok döğüşler etmiştin yörepte. Seninle tanışmıştık Antep’te. Gözümüze baktın Özkaraman. Çok konuşkan ve sıcak kanlıydın. Oldukça hareketli canlıydın. Milli konularda heyacanlıydın. Gönlümüze aktın Özkaraman. Çalıştın, ne dinlendin ne durdun. Önce Kuvvai Milliye kurdun. Kıbrıs’ta baş köşeye oturdun. Çift tabanca taktın Özkaraman. Yolumuz kesişti Belçika’da. Anvers’teki kutlu çıkartmada. Can mı verdin bir kahpe bıçakta, Yüreğimiz yaktın Özkaraman 6 Kasım 2019 00.56 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul GAFİL Mİ AVLANDIN GARDAŞIM Sen ki, böyle hemen aldanmazdın. Öyle kolay kolay avlanmazdın. İş verdin soysuza, dost mu sandın. Gafil mi avlandın kan gardaşım? Tuzağa mı düştün can yoldaşım? İş deyu gelip, sefil baktı mı ? Merhametin de seni yaktı mı ? Al kanın ılık ılık aktı mı ? Gafil mi avlandın ey sırdaşım? Tuzağa mı düştün can yoldaşım? Tuttu mu yine erkeklik damarın, Sırtına indirseydin şamarın. Haince vuruldun ona yanarım. Gafil mi avlandın ey gardaşım? Tuzağa mı düştün can yoldaşım? Frenk yurtları da adam gördü mü ? Kader, gene ağını ördü mü? Kalleşler seni yere serdi mi? Gafil mi avlandın ey sırdaşım ? Tuzağa mı düştün can yoldaşım ? 7 Kasım 2019 perş.07.07 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ARDAHAN’IM Ardahan’ım serhat ilim Ardahan’ım. Ardımı kollayan canım Ardahan’ım… Benim gözel, arı dilim Ardahan’ım. Kuzey güney, iki yanım Ardahan’ım. Ta Sibirya’dan gçöüp gelmiş Kimmerler. Burada yaşarmış yiğit,neçe erler. Dağlarında kurtlar uluşurmuş derler. Türk’üm,mertim,benim kanım Ardahan’ım. İskender dayanmışsa Kamar Dağı’na, Göz dikmiş olsa da hanın otağına, Kötü düşmüş Arda Hanlık’ batağına, Arslanım, be,benim şanım Ardahan’ım. Eskiden yaşarmış, Saka İskit, Kıbçak. Huni, Oğuz Terekeme Karapapak. Bu,ırkıma düşmanlara da olsun kapak. Kadim öz yurdum, Turan’ım Ardahan’ım. Bir camide yaksalar da diri diri, İri durmuşlar zalim Urus’a hep iri, O saf kanlarını satmamışlar hiç biri, Soyumun yüz akı, sanım Ardahan’ım. İlçe iken,Doksaniki’de il olmuş. Doğu sınırımı süsleyen bir gül olmuş. Ben Çağlar’ın,gönlüme çıkan yol olmuş. Benim yaşadığım anım Ardahan’ım. NAFİ ÇAĞLAR 23 Şubat 2020 Pazar 07.23 Y.Ova-Gültepe-K.Çekmece/İst. İZMİR’İN YOLLARINDA izmir’in yollarında çiçekler açacak. Hem öğrenci hem öğretmen neşe saçacak. Şirince köyüne varınca sabah vakti, Bizi görünce kuşlar göklere uçacak. Yürü sal gençliği hedefine İzmir’e Şekiller verecekl kalmeniniz ol demire. Sanılmasın gençliğimiz kalmış kafeste. Bol gezilip tozulacak Selçuk Efes’te. Aydın’da efelenir, hem zeybek oynarız. Yırtar aşarız benliğimiz bir nefeste. Yürü sal gençliği hedefine İzmir’e Şekiller verecekl kalmeniniz ol demire. Kuşadası’nda kuşlar, martılar ötecek. Orada bir gün dinlenmek bize yetecek. Denizli yollarında hep seyre dalarken, Güzel Pamukkale’de gezimiz bitecek. Yürü sal gençliği hedefine İzmir’e Şekiller verecekl kalmeniniz ol demire. NAFİZ TANÇAĞLAR 10 Mart 2020 Salı 08.20 Gültepe-K.Çekmece-İstanbul İNSANLIK İNSANLAŞIYOR İnsanlık insanlaşıyor, Birlik olup paylaşıyor. Bunca salgına rağmen, Birbirlerine yanaşıyor. İns insana alışıyor. Konu komşu görüşüyor, Böyle halleri görünce, Yöneticiler şaşıyor. Dağ dağlara kavuşuyor, Yol yollara ulaşıyor. Evde kala uyulmazsa, Salgın hemen bulaşıyor. Kimisi celalleşiyor. Kimisi helalleşiyor. Papuç pahalı olunca, Şu insanlık birleşiyor. NAFİZ TANÇAĞLAR 26 Mart 2020 Perş. 08.00 Y.Ova/K.Çekmece/İst. EVDE YOKUM KORONA Zalım bir salgındır korona. Diyecek yok mudur , "dur" ona. Neme gerek, kapıyı kapat, Oğlum, "evde yok" de sorana. Sert vuruyormuş, çok yaşlıyı. Ak pürçekli hem ak saçlıyı. Dize getirip çöktürürmüş, Nice havalı dik başlıyı... Gezmesen de cadde, sokakta. Gelir de bulurmuş yatakta. "Dağların erleri" olsan da, Yoluna çıkarmış çatakta. Eline alsan da kargıyı, Sağlam yaptırsan da sargıyı, Boğazdan öyle tutarmış ki, Çekemezmişsin bu argıyı. Çift yönlü kesse de kılıcın. Alemi titretse de hıncın, Yere kıvrılır düşermişsin, Hele bir tutmuşsa o sancın. Yakalarmış seni bir darda, Kalsan da ağuda, zarda, Acımaz, nefesini kesermiş, Soluk alırmışsın mezarda. NAFİZ TANÇAĞLAR 26 Mart 2020 Perş.09.30 Y.Ova/K.Çekmece/ist. BİZİ PİTİRDİN KORONA Bir salgın keldi, adi korona. Sarılamayrum pen şu toruna. Bir çekip gitseydin paşumuzdan, Ha pu yaşta kalkardum horona.. Bir çare pulunsin bu soruna, Şu pis salgından nasıl koruna, İçine sumak suyu sıkila Bizi kırdin geçirdin korona. NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Mart 2020 Cuma 16.27 Y.Ova / K.Çekmece / İst. SALGIN VUHAN’DA Bir salgın vurdu bizi bu handa. Yemek yiyemez olduk sahanda. Derman bırakmadı ki bu canda. Bir felaket başladı Vuhan’da... Genler, genetikler değişecek. Kiminin yüzü, gözü şişecek. Kimi, yüksek ateşten pişecek, Bir felaket haşladı Vuhan’da. Gelişecek edebi felsefe. Terbiye gelecek her nefise. Çok zarar veriyormuş nefese. Bir felaket hışladı Vuhan’da. İnsanlar, inim inim inliyor. Yaşlılar evlerinde pinliyor. Çinli, diğer Çinli’yi hinliyor. Bir felaket dışladı Vuhan’da. Hala her hayvanı dişliyorlar. Önüne geleni fişliyorlar. Korona diye de işliyorlar. Bir felaket taşladı Vuhan’da.. İnsanlar temizce, kanlanacak. Doğa daha iyi canlanacak. Gezen kara bulut sonlanacak. Bir felaket kışladı Vuhan’da... Nafiz TANÇAĞLAR 1 Nisan 2020 Çarş.10.30 Y.Ova / K.Çekmece / İst. ÇİN ’ MİSİNİZ CİN MİSİNİZ? Niye yersiniz dişi, erkek yarasa? Keşke azıcık işinize yarasa? Neyinize yetmez uzunca pırasa? Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Nasıl yüzersiniz diri diri köpek? Size layık değil buğday, yiyin kepek. Güya sizinle tanınırmış saf ipek, Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Sudan alır, çıkartırsınız kurbaka. Kızartırsınız kapta yaka yaka. Götürürsünüz çöplere taka taka Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Kıvrım kıvrım pişirirsiniz yılan. Bütün canlıları edersiniz talan. Yemek sanıp ta, her pisliğe bayılan, Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Çayırlarda toplarsınız börtü böcek. Yiyin işte her taraf yeşil ot, göcek. Sizin yüzünüzden insanlar ölecek, Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Kafadan ısırırsınız canlı fare. Haşaratları yutarsınız yek pare. Sizi kırıp bitirmek vardı, ne çare! Söyleyin siz Çin’misiniz, cin misiniz ? Hemen yanda bir okyanus dolu balık. Biliyoruz, nüfusunuz kalabalık. Cezanızı verip, yok etsin o Halık Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? Utanmaz, kandırır, avlarsınız kedi. Nafi size "insan suretli cin" dedi. Sıkıysa aksini ispatlayın hadi Söyleyin siz Çin’ misiniz cin misiniz ? NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Nisan 2020 Perş.11.02 Y.Ova / K.Çekmece / İst. İNSANLIĞIN ÇÖPÜ İnsan deyüp te bakmazsınız insana. Saldırırsınız gördüğünüz hayvana. Acımazsınız, can taşıyan bir cana. Sanki insanlığın çöpü, atıksınız. Ey Çinliler,siz nasıl yaratıksınız. Kötü cin sana düzenini kur dedi Kuzeyde sizi korur yüksek sur dedi. İpek yoluyla Dünya’ya at tur dedi. Sanki insanlığın çöpü, atıksınız. Yine de hep üstü başı yırtıksınız. Mazlumlar ki , ah etti, "gel Batur" dedi. Yaratan kızdı yeter "git otur" dedi. Koronayı da gönderdi "durma vur" dedi. Sanki insanlığın çöpü, atıksınız. Ey Çin, insanlıktan kalma artıksınız. NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Nisan 2020 Perş.15.02 Y.Ova / K.Çekmece / İst. GÖK TENGRİ OTUR DEDİ İnsan deyüp bakmazsınız ki insana. Saldırırsınız gördüğünüz hayvana. Acımazsınız, can taşıyan bir cana. Ne adisiniz Çin, az insan olun Çin. Kötü cin sana düzenini kur dedi Kuzeyde sizi korur yüksek sur dedi. İpek yoluyla Dünya’ya at tur dedi. Ne soysuzsun Çin, cini dinlersin niçin ? Mazlumlar ki , ah etti, "gel Batur" dedi. Gök Tengri kızdı yeter "git otur" dedi. Koronayı da gönderdi "durma vur" dedi. Artık anla Çin, senin ayıkman için... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Nisan 2020 Perş.15.02 Y.Ova / K.Çekmece / İst. POLİS KARDEŞİM Parklarda işler tutan arsızları, Eşini hep aldatan ırsızları. Herkesin malını çalan hırsızları. Yakala da götür polis kardeşim. Suçsuz olan adamı öldüreni. Sağa sola sürekli saldıranı, İnsanları korkutup yıldıranı, Yakala da götür polis kardeşim. Sinsi sinsi hesaplar yapan hini, Vatanını satan her bir haini. Nerelerde olursa olsun ini. Yakala da götür polis kardeşim. Anasına babasına vuranı. Öğretmenine de karşı duranı. Kalkıp,türlü türlü örgüt kuranı Yakala da götür polis kardeşim. Merdiven altında mallar satanı. Terazide hileli mal tartanı. Bütün, bu kanunsuz işler tutanı. Yakala da götür polis kardeşim. NAFİZ TANÇAĞLAR 10 Nisan 2020 Cuma 10.10 Y.Ova / K.Çekmece / İst. EĞİTİM UZAKTAN Salgın tatiline der iken merhaba. Zom dedik! zaman olmasın diye heba. Yeterli değilmiş! resmi sayfa eba. Sözde eğitim yapıyoruz uzaktan Yüce Tanrım! kurtar bizi bu tuzaktan. Henüz doymazken ekmeğine aşına, Her gün koşulur bilgisayar başına. Dersteyiz! kimsenin bakmayın yaşına Sözde eğitim yapıyoruz uzaktan Yüce Tanrım! kurtar bizi bu tuzaktan. Günlük ders yaparız, analı babalı. Bazıları az, bazısı çok çabalı. Kiminin sesi açık, ekran kapalı. Sözde eğitim yapıyoruz uzaktan Yüce Tanrım! kurtar bizi bu tuzaktan. Küçük kardeş girer, merakla, oradan. Öğretmen görür "lütfen çıkın aradan" Aslında beleş, bahsedilmez paradan. Sözde eğitim yapıyoruz uzaktan Yüce Tanrım! kurtar bizi bu tuzaktan. Veli kızar "bulaşık var" artık yetti. Öğrenci der ki "hocam görüntü gitti" Öğretmen kısık bir sesle "ders bitti." Sözde eğitim yapıyoruz uzaktan Yüce Tanrım! kurtar bizi bu tuzaktan. NAFİZ TANÇAĞLAR 12 Nisan 2020 Pazar 10.20 Y.Ova / K.Çekmece / İst. ULU TANRI’YI TANIRLAR BİR GÜN Yüz sürdü kimi, mabete Süleyman’a. Haham dediler, duvara ağlayana. Güya, Dünya bir yana, onlar bir yana, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... İseviler tapıyordu Vatikan’a. Vatikan’dakiler doymuyordu kana. Cihan’da acımadılar hiç bir cana, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... Şeyhler cennetleri ediyordu hibe. Müslüman ahlakı da vurmuştu dibe. Sonunda olan oldu, kapandı Kabe. Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... Her üç din de önem verirdi Kudüs’e. Herkes çıkarırdı kendine bir hisse. Yüzyıllardır böyle sürerdi hadise, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... Dünya’yı hep sömürürdü siyoncular. Onlara çalışırdı ispiyoncular. Tepeden yönetirken pis piyoncular, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... Kimileri tapar idiler ineğe. Karşı durmadılar bir küçük sineğe. Köle olup ta döndüler bir bineğe, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... Hiç bir salgın bakıp,ayırt etmez ırkı. Beyaz,sarı, siyah!.. Kaldı mı bir farkı? İşte! böyle dönüyor feleğin çarkı, Elbet Ulu Tanrı’yı tanırlar bir gün... NAFİZ TANÇAĞLAR 17 Nisan 2020 Cuma 08.18 Y.Ova / K.Çekmece / İst. Şiiri Değerlendirin EY DELİ KIZ Gençsin ey deli kız, burnun havada. Yumurta pişiremezsin tavada, Uçarsın, gözün yok eşte, yuvada. Deli kız, var git eğlen, gel git eylen... Çok belli, hiç kalmamışsın sılada. Dilerim ki, başın kalmaz belada. Sanki gözün yükseklerde, kalada, Deli kız, var git eğlen, gel git eylen... Biz de senin gibi şen şakrak gülek. Az ağlayıp, göz yaşlarını silek. Söyle, bunun sırrını biz de bilek, Deli kız, var git eğlen, gel git eylen... Umarım ömründe yemezsin kelek. Kendini korumaz, giymezsin yelek, Kader ağını da örmeden Felek, Deli kız, var git eğlen, gel git eylen... Bir gün yaşın bilmem kaçı bulursa, O kara zülüflerin ak olursa, Eğer ki, bu hayat sana kalırsa, Deli kız,var git eğlen, gel git eylen... NAFİZ TANÇAĞLAR 17 Nisan 2020 Cuma 15.00 Y.Ova / K.Çekmece / İst. BATSIN BATI ŞEYTANI Hele korku sinirlerini tam uyarsın, Cansız tinini tamu da ateşler sarsın, Senden olmayanlar bir bir uçmağa varsın, O zaman Gök Tengri kimmiş tanırsın. İnsanlığını yitirdin, azdın da azdın. Yerküre’nin de ısıl dengesini bozdun. Şeytan kanunlarını kitap diye yazdın. İblisin dölü sen kendini ne sanırsın. Semavi dinler deyip te ilimden saptın. Deney odalarında sözde bilim yaptın. Yeryüzü’nün iyi yerlerini sen kaptın, Ey doymaz vampir mala ne zaman kanarsın. Atmosferi kirlettin, Batı’lığın batsın. Ruhsuz bedenin leş gibi yerlerde yatsın. Zebaniler tutup arasata bir atsın. İşte o mahşerde Tek Tengri’yi anarsın. Hükmün verilince, cellat seni aparsın. Orada çaren kalmaz, söyle ne yaparsın? Son bir gayret ile yaratana taparsın. Artık iş bitmiştir, cehennemde yanarsın... NAFİZ TANÇAĞLAR 18 Nisan 2020 Ct.10.20 Y.Ova / K.Çekmece / İst. GÜYA RÜYA GÖRÜYORUM Akşam olmuş evde toplanmışlar. Ana yemeği hazırlamış. Kızı sofra açıyor, Oğlan tabak, kaşık, çatal ne varsa taşıyor. Baba bu işe şaşıyor. Dede huzur evinde değil, Nine bakım evinde değil, Bu evdeler... Bakımları yapılıyor, huzur içindeler. Küçük torun koşuyor, Dede ve ninesini davet ediyor. Ben rüya görüyorum... Afiyetle yemekleri bitiyor. Büyük oğlan sofrayı hızla topluyor. Evin kızı hemen bulaşıkları yıkıyor. Bir de çay demliyor. Doldurup ikram ediyor... Bol sohbet ve neşe içinde, Çaylarını içiyorlar, kendilerinden geçiyorlar. Sonra gidiyorlar yatmaya... Ben rüya görüyorum... Ben de çay içiyorum. Bir ara dalıyorum. Bir de kahve alıyorum. Hem de Türk kahvesi. Çekirdek dişliyorum, Meyve soyuyorum. Yediğimi yiyorum, Yemediğimi yana koyuyorum. Sonra da bir güzel doyuyorum. Herkeste güler yüz, İki değil tek yüz. Derken okunur bir cüz... Ben rüya görüyorum... Yatıyorum. Ülkem huzur içinde, Sokaklarda telaş yok. Kavga gürültü yok. Katil yok, öldürülen yok. Hırsızlık yok, arsızlık yok. Zorbalık yok, zorla bir gasp yok... Kötü olan hiç bir şey yok, İyi olan her şey çok... Herkesin uyurken karnı tok... Yok..Yok.. Ben rüya görüyorum!.. NAFİZ TANÇAĞLAR 20 Nisan 2020 Pt.08.20 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul KADER AĞIM SOF DAĞIM Ey alnı açık, başı dik, kaya başlı Sof Dağı’ım. Ey duruşunu bozmayan, çektiği çileye kızmayan, Benim yoldaşım benim dert ortağım. Senin yamaçlarında , Senin doruklarında geçti gençlik çağım... Kimi zaman yüreğinde sakladın. Bazen buz gibi pınarlarında pakladın. Kimi zaman böğründe yer verdin, Bunun için seninle güçlüdür bağım. Ey göğsü kabarık, bakışı sert, Bakışı mert Sof Dağı’m... Kabuğuna sığmamış genleşmiş, Gelip eteklerine kadar sokulup yerleşmiş Hırslı Antep’i izlersin. Batıdan Doğuya tey Fırat’ı gözlersin. Kucağına gelip sığınan, Nice küçük hesaplıları beslersin. Bakıyorum da çok düşüncelisin! Söyle neden çıkmıyor sesin?.. Bak yine yücelere kurulmuş otağın. Seni güçlü kılan o sağın. Sağ omuzun sağ kolun. Güneye doğru uzanır bir yolun. Buralar ergene, sarp kayalar, Oralara varanı boşa oyalar. İşte bu sayede balta kesmez ağaçlarını, Makas kesmez saçlarını... Buralar hem çetin hem uzak, Bilirim bazı yerleri de kurak. İşte çapulcu insanlar, Bundan dolayı buralardan ırak... İnsan eli değmediği için rahat ol, Sen tasalanmayı bırak... Terken, seni terkeylese de, Kartal gelmiş beline konmuş, Kınalar ellerinde donmuş. Bayatlı’da bayatlamış ekmeklerin, Boşa gitmiş bunca emeklerin. Acarobalar, Yamaçobalar, Eteğinden tutmaya çabalar. Bir duralım Yeniyapancerit’te... Seninle hasbıhal edelim, Hele şu başındaki karı erit te... Ey ak başlı, yeşil etekli Sof Dağı’m... Her yerin bahçem, her yerin bağım. Duydum ki, para için aldanmış. Kara ruhlu akbabalar dadanmış. Kepçesini, iş makinesini alan gelmiş, Devletin ihalesini çalan gelmiş. Kuzeyden yanaşmışlar, Hep saldırmışlar talan gelmiş. Yeşilce’den başlamışlar, Yemyeşil eteklerin ak olmuş. Kızıl ak elmalar yerlere dolmuş. Dalında kalan tozdan solmuş. Armutlar patır patır yerlere dökülmüş. Sahibinin de boynu bükülmüş, Köklerinden sökmüşler ak çiçekli payamları, Tanrı tamuya yollasın kıyanları... Bir bir yan yatmış can erikler, Keklikler uçmuş yuvada kalmış ferikler. Hiç düşünmeden olacakları, Demişler adına kum ocakları.... Bunları yapanların, Tutmasın kolları, tutmasın bacakları... Ey gününe günü ekleyen, Kurtarıcı, sevdalısını bekleyen Sof Dağı’m!.. Duydum ki, Durnalık’ta tepelere, Artık turnalar konmaz olmuş. Senin gibi yaraları onmaz olmuş. Bir yanda Kara Dede, önünde Zülfikar’mış. Tarlada Sarıbaşak, altta Beşkuyu varmış: Göğsüne yaslanmış şanslı Sofalıcı Bu güz de ıssız kalmış dağlarının alıcı Ben senden ayıramazken gözümü, Heder olmuş Dımışkılı’nın dımışkı üzümü. Ne hoş bağ tiyekleriydi süsün. Hani nerede o dökülgen, hönüsün. Gördüm ki, ak gerdanına kara binalar yapmışlar. Anladım ki, bunlar gösterişe tapmışlar. Çarpın’dan geçerken çarpılsınlar. O konakların içinde çırpınsınlar. Ey fistanı mor güllü, ak çiçekli Sof Dağı’m. Hayal oldu çocukluğumda topladığım çiğdem bağım. Tekerlekler altında ezildi lale, sümbüller. Gülden uçtu uzaklara gitti bülbüller... Bilirler mi senin kuytuların ne gizler? Oralarda nazlı nazlı durur nergizler. Her kaya dibinde bir kuzukulak, Biz artık o güzellikleri nerede bulak? Hepsini kepçelerle söküp atmışlar, Kimi yerleri de patlatmışlar, Taşıtlara da döküp atmışlar. Kaçamamış kaplumbağa, fare, Ölmüş bir çok canlı boş yere. Başlarını yesin paraları, pulları, Yaratan taş etsin böyle kulları. En sonunda sana gelmişler görücü. Süs diye de başına dikmişler bir verici. Bir de haber almaya başlamışlar, Hem dahili hem harici... Tellerle doldurmuşlar duvağını, Kırmalıyız biz bu kader ağını... Göğsünde doğa yeniden dirilmeli, O eski günler gene görülmeli... İlkin köylüler, buralar gelişiyor sanmışlar. Sonra tozdan talazdan usanmışlar. Mual vermez olmuş fıstıklar. Artık huzur vermiyormuş yastıklar. Her köye bir ocak açmışlar, Köylüler ise evlere kaçmışlar. Yeşil Sof Vadisi ak olmuş ak, Artık bu işe çekmeli bayrak... NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Nisan 2020 Pt.00.27 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul NAZARA AZ KALDI Dinine sövülen herkes kızar. İçkisini içer, kimi sızar. Sen dur! Takvada yarışma boydaş, Yaratan istediğini yazar... Parti, tarikat bizleri bozar. Sonra fitne girer azar azar. Hiç bir görüşe karışma boydaş, Az kaldı, bize değecek nazar... Nafi der,her kim bir kuyu kazar. Bu halimiz duman olur, tozar. İster inat et, barışma boydaş, Bir gün bizi çağıracak mezar... NAFİZ TANÇAĞLAR 28 Nisan 2020 Pt. 03.27 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul ANTEP DAĞLARI SES VERMİŞ Antep dağları bize nefes vermiş. Birbirlerine çağırmış,ses vermiş. Biri diğerine kalpak, börk, takke, Öbürü de ona külah,fes vermiş... Sof seslenmiş,"başım dik, boynum uzun. Yaylama gelende kalır mı hüzün. Tanrım en yüce yaratmış neyleyim, Ne bana küsün, ne de beni üzün..." Almış Dülük, "Benim hey Dülükbaba Bütün dağlar hepinize merhaba. Et,mangal, çayla her hafta sahreye Ormanıma gelir eş, dost, akraba..." Karabıyıklı der " eser yel, durmaz. Başım poyrazlıdır, varıp it ürmez. Kervan çıkmaz, kuş ta konmaz, bilirler, Zirveme bir insan, bir hayvan varmaz..." Der Güreniz "sırtımda karga sekmez. Kimseler buralara ekin ekmez. Her iki yamacım yokuştur benim, Eski at, yeni taşıtlar yük çekmez." Seslendi Karadağ "bahtım karadır. Ben kuzeydeyim, sizin yol haradır. Şu içerim kara taş dolu benim, Bu hallerim, yüreğimde yaradır." Der Gavurdağ " uzaktan seyreylerim. Toros’ta, Avanos’tadır beylerim. En batıdayım, sınırı beklerim. Buradan herkese selam eylerim." Aldı Hurşitdağ " sırtımda belen var. Yol üstündeyim, çok giden gelen var. Neçe yolcuyu konuk etmişim ben, Bu yörede beni iyi bilen var..." Söze girdi Bozdağ "bozuldum size, Biraz da siz kulak verin şu bize, Sağımda gardaşım Gani Dağ ile Nafi Çağlar, yeteriz hepinize..." 4 Mayıs 2020 Pt. 18.00 NAFİZ TANÇAĞLAR 29 Nisan 2020 Çarş. 04.20 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul HEDEF TURAN DEMİŞLER Altaylar’da, al tayları tutup binmişler. Tanrı Dağı’nda, yorgun atlardan inmişler. Gök Tengri’ye alkış tutup, biraz dinmişler. "Çıktık kutlu yola, hedef Turan demişler." Girelim derken, Pers’e, Mançur’a, Çin’e, Ergene’de düşmüşler bir çile içine. Ders alıp kafa yormuşlar, neden niçine, "Sıkıştık vadide, yok mu vuran demişler." Üçyüz yıl kalmışlar, korkuyu sine sine. Sonra veda etmişler, dar gelen ine. Çıkmışlar tekrar tarihin sahnesine, "Var mı Dünya, karşımızda duran demişler." Korumuşlar "kızıl elma" veren ağaçları. Kayalara çizip, bulmuşlar yazaçları. Üretip vermişler mühür, hilal, haçları. "Biziz, bütün Uygarlığı kuran demişler...." NAFİZ TANÇAĞLAR 30 Nisan 2020 Perş. 10.30 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul YETER NAFİ BU SANA KAFİ Yine bir sahtekar yüzüne gülmeden, Seninle ilgili her şeyi bilmeden, Kahpe hançeriyle sırtını delmeden, Yeterli artık, kendine gel ey Nafi, Bunca acı ve kötülük sana kafi... Daha nice boşboğaz seni bulmadan, Arkalarından saçın başın yolmadan, O yorgun ruhun, bu hayattan yılmadan, Yeterli artık, kendine gel ey Nafi, Bunca acı ve kötülük sana kafi... Bir gün ecel gelip, kapını çalmadan, Can çekişip, öyle sırtüstü kalmadan, Yakınların alıp, namazını kılmadan, Yeterli artık, kendine gel ey Nafi, Bunca acı ve kötülük sana kafi... NAFİZ TANÇAĞLAR 30 Nisan 2020 Perş.16.30 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul YOLDAŞI YOLLADIK UÇMAĞA Bir yoldaşı daha yolladık uçmağa. Sıra bize geliyor, İmkan var mı kaçmaya... Ey kibirli benliğim, Artık başla, Ellerini kaldırıp açmaya... Bak gelen gidiyor, Dur desen de durmuyor... Yoldaş dedik, Dursun dedik... Durdu mu ? Durmadı, gitti. Üstelik bize sormadı, gitti. Haber de veremedi gitti. Salgın gelmiş apansız, Almış götürmüş imansız... Tabutunu tutamadık, Acısını unutamadık. Toprağın bol olsun deyip, Bir kaç kürek atamadık. Salgın dediler salgın, Dinleyemedik bir talkın... Daha neçeleri gitti. Demek ki, süreleri bitti... Bizim de süremiz dolacak bir gün, Ey benliğim,. Senin de yüzün solacak bir gün... Söyle , Böyle n’olacak her gün? Nedir bu kibir? Hayatla haşir neşir, Elinde bir tebeşir, Sonra zaman gelecek, Seni konuk edecek teneşir. Ey sefil benliğim, Artık kendine gel ki, Şunu da iyi bil ki, Hazırlanınca kabrin, Son bulacak kibrin... NAFİZ TANÇAĞLAR 1 Mayıs 2020 C.20.20 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul GENÇLİK ÇAĞIM KARADAĞ’IM. Fırsat bulduğum bir arada. Soluğu aldım Karadağ’da... Önce bir uğradım Yavuzeli’ne. Bir kaç tırnaklı ekmek aldım elime. Yöreli’ye bir selam verip, Akkuyu’dan vardım Benamlı beline... Köşk Yolu’nda durdum, Verdim göğsümü dağın yeline... İşte hayat budur,özgürlük budur. Ey dört duvar arasında kalanlar, Bu böyle biline... Bu havalarda insanın neler geliyor diline.. Birden aklıma geldi, Fırat’ı geçen Emir Afşin burada mı durmuştu. Acaba otağını buraya mı kurmuştu. Kendimi meraktan alamadım. Soruma da yanıt bulamadım. Dağdan Dağdanıcık’a indim. Bol bol dağdanıcık topladım yedim. Tepeden Tosbağlı’ya vardım. Yolda bir kaç tosbağı gördüm.. Derken gelin gibi süzülen, buğday başakları arasından vardım Gelinbuğday’a... Parmakları kınalı bir gelin elinden, yayık ayranı içtim. Durmadım Muratlı’ya geçtim. Orada muradımı alamadım, Fazla kalamadım. Yol götürdü beni,iki vadinin girişine. Düşündüm, Bu yerde bu insanların işi ne? Dereler gelip birleşmişler, Höcüklü diye buraya yerleşmişler. Sonra ziyaret ettim Çukuryurt’u, Meşhur imiş bu derelerin kurdu. Haft’ı dolanıp Yakuplu’ya tırmandım. Ben bu hayatta tutunabilmek için, Bilseniz nasıl tırmaladım. Derelerden dağa çıktım. Temiz havada biraz da acıktım. Nice bağlar gördüm. Çekinmeden birine girdim. Baktım tilkiler duvarları aştılar, Gittiler bir höbüre ulaştılar. Hep burada saklanırlarmış. O tepenin adı Tilki Höbürü kalmış. Çatlaklar’a bir varayım dedim, Çatlamış hayırlardan yedim. Gemrik’e yürüdüm oradan, Gördüklerime selam verdim sıradan... Gölün başında bir at beleniyordu, Çamura çökmüş koyun debeleniyordu. Acıdım mor koyuna, Son verdim zor oyuna... Sonra Kırkpınar’ a doğru geçtim. Kırk gözünden de sular içtim. Çatallar denilen yerdeydim. Çatal bir doruğun dibindeydim. Meğer dertlerimi unutmuşum. Gölgede kendimi uyutmuşum... Taslaktır...Çalışılacaktır... NAFİZ TANÇAĞLAR 10 Mayıs 2020 Pz.05.10 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul BU KARALAR BENİ YARALAR Düşündüm... Düşündüm... Böyle kara kara düşünmek olmuyor... Kara şalvarımı çektim ayağıma, Kara yemenimi giydim, Pek alışkanlığım olmasa da , kara taneli tespihimi aldım. Kara renkli arabama bindim. Hem de kara tekerlekli ! Karadır kaşların ferman yazdırır türküsünü dinliyorum. Adıyaman kara yolunda ilerliyorum. Büyükkarakuyu yanından geçtim. Karabey’in önünden geçmeden önce, Kara Yokuş’tan aşağı inmeye başladım. Kara yılan gibi kıvrılan yolda, Altımda yağ gibi akan bir araba vardı. Karapınar’a dönüp bir su içtim. Yavuzeli içine uğramadım, efkarım vardı duramadım. Karadağ’a tırmanırken, Karadağ’ın Boz Yılanı türküsünü dinliyordum. Küçükkarakuyu Eli’ni, Karadağ’ın Beli’ni aştım. Araban Yolu’nda Kara Köprü’ye ulaştım. İndim aşağıya, Karasu Kıyısı’nda biraz dolaştım. Ne bir çiftçiye karıştım, ne bir çobana bulaştım. Döndüm, Dağdancık, Gelinbuğday’dan Bediren’e vardım. Kollarımı açıp dostları sardım. Yollarda Yusuflu’yu gördüm. Höcüklü’ye bir selam verdim. Ne dolaştığımı ben de bilmiyorum. Nedir benim derdim. Yakuplu’da biraz dindim. Yol bitmişti Haft Karakuyu’ya indim. İri iri duran karabaşları görünce biraz sindim. Kara koyuların , karakeçilerin arasında , Karasu’ya ağzım ı bandırdım. Doya doya içip kendimi kandırdım. Çukuryurt’u Tanrı unutmuş sandım. Durmadım Karadağ’a tırmandım. Çatklaklar’a uğrayıp Gemrik’e vardım. Karagöl’ün yanında durdum. Etrafıma baktım, arabayı bıraktım. Kara zindiyanların arasında O kara taştan o kara taşa hopladım. Arada bir kara palıtlardan topladım. Zalım kara çalılar elimi kesiyordu, Havada da bir kara yel esiyordu. Karannı’yı geçtikten sonra, Vardım Kara Höbür’ün başına Oturdum en yüksek kara taşına… Solumda Antep Gediği, Sağımda Koçlu Gediği, İşliğimizin ucuna koyar gelir, Buralarda yerdik hediği… Aşağıda Kara Böğüt sularına, İnip çıkan kara kuşlar… Beni ne tez unutmuşlar… Sağ annacımda Kara Yolak’tan sürdüğümüz danalar vardı, Bizi danaların arkasından yollayan analar vardı. Koca koca kara taşların arasında, Bu derin yolak ne dardı. Sonra çıkardık belene, Oynardık yerlerde belene belene… Ayak basardık kendimizce, Küçük tepelere doruklara.. Sonra tırmanırdık doruklara.. Doruklardan kara palıt toplardık, Cebimizi doldurur aşağı hoplardık. Kaçın uşaklar, Nahırlar karışıyor, Kara inek ile kara dana kırışıyor derdik. Ellerimize kara kırıntılar alır yanlarına giderdik. Hayvanları ayırır rahat ederdik. Derken karanlık basardı, Kara Yolak’tan iniş yapardık. Kara Höbür’ün önünden, Kara Böğüt’ün yanından, Kara topraklı tarlaların firezlerinden, Tam karannımadan Karannı’yı geçerdik. Başında kara dut olan kuyudan su içerdik. Sığırlarımızı kara curunlardan sulardık. Karayusuflu köyünün kara adamlarıyla, Kara taştan yapılmış kara siğeçli damlarıyla, Kara kaderimizle baş başa kalırdık. Sessiz bir nefes alırdık. Akşama bazlamayla bulgur aşı yerdik. Bu kara gecede , nedir bu karalar, Bu karalar içimi yaralar derdik. Bunları derken, yemeği yerken, Yorgunluktan dayanamaz, Küçük ölüme giderdik !... 13 Mayıs 2020 Çarş.13.13 Y.Ova / K.Çekmece / İst. KIZIK KAŞI KAŞIN BAŞI Çıkacaksın ta Kızık Kaşı’na. En büyük kayanın da başına. Eşsiz manzarayı bir görenin, Sizce sual olur mu yaşına?..... Hayranım toprağına, taşına. Diyecek yok, yazına, kışına. Orada sofraya bir oturun, Doymazsınız, ekmeği,aşına. NAFİ ÇAĞLAR 15 Mayıs 2020 C.01.14 Y.Ova / K.Çekmece / İst. ÇALIŞ İNSAN YARARINA Ey insan! çalış insan yararına. Uğraşma hiç, kimsenin zararına. Ortada bir iyiliğin yok ise, Söyle,ne bırakacaksın yarına. Hep dikkat etmelisin kararına. Çok güvenme varlığına varına. Tatlı dilin, güler yüzün olmazsa, Sen nasıl yaklaşacaksın yarına. Bel bağlama o feleğin zarına. Otur, her derdini anlat karına, Kötülükten kaçın ve iyi düşün, Dayanır mısın ateşin narına? NAFİZ TANÇAĞLAR 17 Mayıs 2020 Ct.17.00 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul DELİ ÇOBAN Kendini dağ başına atmışsın. Ağılı birbirine katmışsın. Sürüyü her yana dağıtmışsın. Şimdi ne edecen deli çoban ? Davarları ucuza satmışsın. Tüfeğini kenara çatmışsın. Toprağa da uzanıp yatmışsın, Şimdi ne edecen deli çoban? Telemenin tadını tatmışsın, Her önüne gelene çatmışsın. Anlaşılan çoban, sen batmışsın, Şimdi ne edecen deli çoban ? NAFİZ TANÇAĞLAR 18 Mayıs 2020 Pt. 04.18 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul SEVDALI ÇOBAN Her sabah bir değnek alır eline. Göz ucuyla da bakar bir geline. İçinde ne fırtınalar koparır, Yutkunur da bir söz gelmez diline. Ulaşır dağın ıssız bir beline. Yürekler dayanmaz garip haline, Ta karşı kayadan yankılanıp ta, Bir türkü gelir açılan diline.. Her bakışında yarılır yüreğim. Gözlerine sürmeyi ben süreyim. Her sabah yozumla yola çıkarken, N’olur, örtmeye çık ta bir göreyim. Bu feryadı taşlar hem dağlar duydu. Yamaca yaslanmış ol bağlar duydu. Bir koyakta taş üstünde oturan, Öyle sevdalı Nafi Çağlar duydu... NAFİZ TANÇAĞLAR 18 Mayıs 2020 Pt. 04.24 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul ÇOBANIN KARA SEVDASI Sürümü gedikten dağa vurayım. Dağ belinde bir koyakta durayım. Varıp sırtımı bir taşa, dayayıp, Gelişinin hayalini kurayım... Bu dağlarda seni bir göreyim. Sürümün hepsini sana vereyim. Gel, başını koy da yat dizime... Saçlarını belik belik öreyim... Fistanın uçlarını ben düreyim. Yanağını yanağıma süreyim. Bir kerecik bunları yaşat bana, Aha şu karabaş gibi üreyim... NAFİZ TANÇAĞLAR 20 Mayıs 2020 Çarş. 19.00 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul BİR KIZ BANA AMCA DEDİ İlerliyorduk bir vadide... Bir taraf orman, bir taraf kayalık. Sarp kayalar üzerinde tek kişilik çadırlar vardı. Koronodan korunmak isteyenler içinmiş. Karın ortasında ne biçim iş.. Her taraf kardı. Kaya , çadır ev kar Hepsi beyazdı... Bazen durduk etrafı seyre daldık. Kendimizi anılarımıza saldık... Yanımda hiç tanımadığım insanlarla, küçük bir kasabaya vardık.. Herkes bana bakıyordu.. Bir tek ben ağızlık (maske) takıyordum.. Ben de onlara bakıyordum. Güya gezimiz, işimiz her neyse bitmiş. Bizi getiren araba da gitmiş.. Ben de toplu taşıtla dönecektim... Durağa vardığımda önceki araba gitmişti. Sonrakini bekledim.. Geldi bindik. Araba tıklım tıklımdı, Hiç birinde maske yoktu. Benim maskeme dikkat çoktu... İkici durakta hücum ettiler. Arabayı İstanbul’a benzettiler. Üçüncü durak bir köy durağıydı. İki genç kız bindi. Biri kumraldı çalımlıydı. Biri ak tenliydi, alımlıydı. Bir yüzü de benliydi. Çok telaşlıydı, belliydi. Dördüncü durakta, Hışmınan iki kadın daldı. İki kızı alıcı kuş gibi aldı. Her şey bir anda oldu, Herkes bakakaldı... Bilemedim bu ne haldı... Beşinci durakta inen çok oldu. Araba biraz sakinleşti. Konuşanları da dinliyordum yol boyunca... İl merkezine kadar az inen olması gerekiyordu. Ben güya Zonguldak’a gidiyordum, Gittim kaptana sordum.. Bu araba gidiya nereya? ... Dedi ki, Uzundera’ye... Dedim ki , orası nere ya ? Ben gitmeyecektim oraya ... Altıncı durakta o iki kız tekrar bindiler. Yine korku içindeydiler. Anlaşılan engelleri aşmışlardı, Tekrar kaçmışlardı. Ak tenli kara sevdalı olduğu anlaşılan kız , diğerine söyleniyordu... Antepliymiş... Ne olmuş Antepli olmuşsa... Ben, kıza dönerek, Kısık sesle istek dışı Antepli ’mi dedim. Hemen başka üç kız etrafımı sardılar. Bana art arda sorular sordular. Ben de , nüfusta Türkiye’de Altıncı il, Dünya gıda başkenti. Gıdanın her alanında üretim var. Tatlısı öyle.. Sanayiide Türkiye’de ilk beş içinde... Ne olmuş Antep’e dedim.. Göz ucumla o kıza bakarak, Onu desteklercesine... İlimi savunuyordum inceden incesine... Kızcağız bundan cesaret aldı. Hemen yanıma daldı. Boşalan yere oturduk. Ben derdini anlamıştım. Kıza sormaya başladım... - Sen buradan ta Gaziantepli’yi nasıl budun? - O buradaydı.. -O burada ne arıyordu? -O buraya gelmişti. - O buraya niye gelmişti? -O bizim kasabadaydı. -O sizin kasabaya nasıl gelmişti. - Ben onu gördüm... Derken araba durdu... Kızın kalbi küt küt vurdu. Meğer 7. duraktaymışız. Bir baktık karşımızda o iki kadın vardı.. Her biri bir kızı apardı. Ak tenli kara sevdalı kızı yerinden kaldırıken, Sanki bir çiçeği dalından kopardı. Kadın bağırdı, çağırdı... Taşıt onlara dardı.. Alımlı ak gül birden sarardı... Bana bakarak, Son bir umutla , Amcam Antepliymiş dedi. Dedi ya hemen şamarı yedi. Kadın hiddetlendi, Daha da şiddetlendi... Bana sert mi sert bakarak, Sanki suçu bana takarak, - Ne yapayım Antepliyse, Ben bu lafı yemezdim ! Fakat bir şey diyemedim... Kadın kızın ensesine bir tokat daha bindirdi.. Hızla toplu taşıttan indirdi. Zavallı ben.. Bu sözleri sindirdi... Ben de ayağa kalktım. Arabanın içinde, bir o yana bu yana yürümeye başladım. Sekizinci durakta, dokuzuncu durakta inen olmadı bile.. Bir kaptan bir Nafi vardı, Sanki ikimize dardı... Araba durdu onuncu duraktı. Etrafa bir baktım sonuncu duraktı. İndim kızgın kızgın yürüdüm. Çokta üzülmüştüm. Gözümün önünden hiç gitmiyordu. Bu düşünce beni yordu.. Üzmüştü beni; Kadının dişi bir kurt gibi bakışı, Tepeden aşağı lafı çakışı, Üzmüştü beni; Kızın kara sevdası, ve tokat yiyen kafası... Fakat asıl içerlediğim içimde durur bilir misiniz.. O ak tenli, bir yüzü de benli, O kız bana amca dedi. Sanki ömrüm eridi.. Sağıma soluma dönüp duruyordum, Kafama yumruklar vuruyorum.. Öfkeyle yorganı fırlattım, Tutup bir kenara attım. Say ki, son nefeste idim. Sanki bir kafeste idim. Sonra gözlerimi açtım.. Bu duruma sizin gibi ben de şaştım... NAFİ ÇAĞLAR 21 Mayıs 2020 Perş.12.21 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul. BİZE DE ANLATIN GÖRDÜKLERİNİZİ Ellerini yumuk yumuk düren çocuklar, Yüzlerini yastıklara süren çocuklar, Bazen enik gibi üren çocuklar, Bize de anlatın gördüklerinizi... Sevgiyi yumak yumak ören çocuklar, Size yapalım mı tören çocuklar, Görmediklerimizi gören çocuklar, Bize de anlatın gördüklerinizi... Sumsuğunu yastığa vuran çocuklar, Kimbilir, ne hayaller kuran çocuklar, Gökyüzüne bakıp duran çocuklar, Bize de anlatın gördüklerinizi... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Haziran 2020 Salı 07.00 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul BİZE DE SÖYLEYİN ÇOCUKLAR Ana karnını delen çocuklar, Bize de söyleyin deldiklerinizi. Dönen Dünya’ya gelen çocuklar, Bize de söyleyin geldiklerinizi... Ağlayıp yaşını silen çocuklar, Bize de söyleyin sildiklerinizi. Her bir şeyi bilen çocuklar, Bize de söyleyin bildiklerinizi... Göklere bakıp gülen çocuklar, Bize de söyleyin güldüklerinizi. Bizim yüzümüzden ölen çocuklar, Bize de söyleyin öldüklerinizi... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Haziran 2020 Salı 07.00 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul HA PAPAZ HA HAHAM Ha papaz, ha haham, İkisi de aynı ağam... Daha çok çekeriz, Adam olmazsa imam... Hani Mani, O da Buda gelmiş, Hepsi olmuş tamam... Belli değil, kimdedir iman... İnsan çok sıkıntı çekiyor, Bu çelişki çok yaman... Bu gelgitlere, Ben bile dayanamam... Altta su yürür, Üstte durur saman... Biz ne yapacağız? Çok kötüdür zaman... Meğer daha binlerce, Din varmış taman... Hiç birisi ortada yokken, Yol gösterirmiş Şaman... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Haziran 2020 Salı 17.02 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul PAYLAŞANA Yedi kişi keser bir dana... Beş kişi girer bir insana.. Gerçek insan der ki fakire, Al dostum bir sana bir bana....... TANRI verir paylaşana, Bu örnek yeter anlayana, Varı olan paylaşırsa habire, Yoksul da doyar kana kana.. NAFİ ÇAĞLAR 1 Ağustos 2020 Gaziantep NİYETMETRE Dünden beri bir çok sanalda izliyorum. İzledikçe hayretler içinde kalıyorum. Bu halleri gördükçe daralıyorum. Hatta iyice bunalıyorum. Kafamı iki elimin arasına alıyorum. Dakikalarca öyle dalıyorum. Hiç birine de yorum yapamıyorum. Aslında biraz onları da anlıyorum. İbrelerin değişmeye başladığını hissettiler mi ne Ne yapsınlar tarlalarını kaldırıp yağmurun altına taşımaları gerek. Yıllardır iyi tanıdığım Cumhuriyet düşmanı olduğunu bildiğim, Atatürk’e sahip çıkmadığı gördüğüm bir çok insanın paylaşımlarına bakıyorum. Bakıyorum... Bir daha bakıyorum... Türk değerlerine düşman olanlara uşaklık ettiklerine şahit olduğum bir çok insanın yazıklarını çizdiklerini seyre dalıyorum. Oradan sadece bir ibret alıyorum. Ey Dünya çok yuvarlaksın. Ey Dünya sen hep dönensin. Ey Dünya dönüp başa gelensin. Acaba diyorum , bunlar ders aldılar da mı döndüler, anladılar da mı döndüler diyesim geliyor. İçim bana "hayır" diyor. Bakıyorum suratlarına, yine "bunlarda yok hayır" diyor. Bu dönenler bu kadar mı çok diyor. İçlerine iyice okuyamam elbette. Yüzlerini ayırt edemem elbette, Hem de "yüzkitabında" Bunların kitabında ne yazıyor icabına... İnanın başta ne yazdığıma bakmadan size yolluyorum. Dilimi tutmak için kendimi zorluyorum. "Sanal icat oldu mertlik bozuldu" Artık "doğru kalem masada kalmalıdır" Gücü görüp dümeni kıranlar, Koşup kasadan paraları almalıdır. Bu bize böyle n’oldu. Şu an çok zeki olmak isterdim. Yaratandan bana ilham vermesini, Ne icat etmek istediğimi görmesini... Ulaşmak için her bilgiye, Bunların niyeti nedir diye , Sadece yüreklerde yer kapmak, Bir "niyetmetre" yapmak isterdim. NAFİ ÇAĞLAR 29 Ekim 2020 / İstanbul BENİM İÇİMDEKİ “BEN” Ey benim içimdeki “ben” Söyle sen “ben”misin ? İçimdeki en büyük yağı sen misin ? Yaşantımda en bayağı sen misin ? Söyle ne istersin benden? Bana yaptıkların neden? Neden?.. Ortada var mı neden ? Bıraksam ki eğer ipini, Bana gösterirsin adiliğin dibini… Bir türlü de iş yapmazsın bensiz. , Beni dürter durursun densiz. Durup durduğum yerde, Bazen bir kötülük yapmak gelir nedensiz… Kırsam eğer zincirini, Akıtırsın yüzünün kirini, Sadece kir ile kalsa, Dökersin yerlere irini… Bir yanlış yapmak için, Ararsın çevrede birini… Günün geçmez, kavgasız, kinsiz, Benden ne istersin dinsiz. Sana bir uymaya başladım, Kaldım evsiz, barksız, insiz… Çözmeden bile elini, Öğütürsün de , tutmazsın lal olasıca dilini… Hane halkını birbirine katarsın, Kırarsın anayı, kızı, gelini… Öyle bir kincisin ki, Barış için sana gelenin, Yüzüne fırlatırsın elindeki gülünü… Ey içimdeki “ben” Ey bendeki “sen” Yaratandan isterim ki, Göstersin bana ölünü… NAFİZ TANÇAĞLAR 30 Ekim 2020 Cuma 10.30 Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul YOLDAŞLAR GİDERKEN Bu cuma sabahı kara haber aldım. Elimde çatalla öylesine kaldım. Yanaklarımdan sızan ılık yaşları, Silebilmek için gidip mendil aldım. Hattın öbür ucundaydı o Nurettin, Dedim, arkadaşım sen bana ne ettin. İkimiz birden de ağlaşarak sorduk, Ey Gani, "bizi bırakıp nere gittin ?.." Oturup elimi kolumu bağladım. Sessiz halde uzun uzun ağladım. Her anımız geldi, gözümün önüne, Şu yorgun yüreğimi hepten dağladım... Henüz daha yeni yapmış iken çayı, Bıraktım öyle, yapmadım kahvaltıyı, Yoldaşlarım da bir bir çekip giderken, Ne yapayım dostlar, ben bu boş Dünya’yı? Düşündüm " Ey Abdulgani Sarıkaya, Okuldan eve, her gün giderdin yaya. Bulduğun her fırsatta, öğretmenleri, Hemen davet ederdin, akşama çaya.." 11 Aralık 2020 Cuma 08.20 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul TOY VARDI GANİ Çarkı kırılası bu Felek, çok cani. Bizi böyle bırakıp gidişin ani. Hem,derlenip, toparlanıp, defalarca, Daha seninle toy yapacaktık hani ? Hep derler ya "bu Dünya geçici, fani" "İyiyim" dedin, biz de olmuştuk kani. Hep birlikte gelecektik, Erzurum’a, Daha seninle toy yapacaktık Gani ? NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.11.20 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul ABDULGANİ SARIKAYA Tayin olmuştun Kokaksu Lisesi’ne, Kulak verdin yöre halkının sesine, Bir genci daha yetiştireyim derken, Hiç acımazdın sen kendi nefesine… Öğrencilere içli baba gibiydin, Öğretmenlere bir akraba gibiydin. Gördüğüm, bildiğim Dünya hayatında, Ülkesine sadık bir teba gibiydin. Nerde ne zaman görsen bir bekarı. Beklemezdin, tam yol, açardın çakarı. Ne yapar n’eder bir yolunu bulurdun, Baş göz eder, yapardın koca, karı... Okulda bir işi bırakmazdın yarı, Hatta ilk sen getirdin bilgisayarı. Kimse dokunmasını bile bilmezken, Uğraşır, ona da verirdin ayarı. Gezdirirdin gençleri Ankara, Bolu, Arada Bartın, Karabük, Safranbolu… İki kere de İstanbul’a gitmiştik, Durmaz, dolaştırırdın hep sağ solu… Hafta sonları binerdik arabana, Ara sıra kızardın, herkese, bana. Birkaç öğrenci, veli gezdikten sonra, Sürer arabayı dalardın ormana… Ocak yapar ve çalı çırpı çatardık, Terbiyeli Antep kebabı atardık. Sen Sümmani’den çalıp söylerken, Biz, yan ağacın dibinde yatardık. Cağ kebabı yapardın kendi elinle. Bizleri dinlendirirdin hoş dilinle, Her seferde Dadaş olduğunu söyler, Durmadan övünürdün serhat ilinle. Sonunda Erzurum’a da tayin oldun, İyice piştin ve tecrübeyle doldun. Yıllar sonra beni karşında görünce, Dedin ki “beni burada da mı buldun” Dediler ki, yakalanmışsın salgına. Varamadık,duramadık son talkına, Bir acılı haber, bir de selam olsun, Çaycuma, Kokaksu, Sarıkum halkına… NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.14.20 Sefaköy/K.Çekmece/İstanbul NEREDESİN ABDULGANİ SARIKAYA Tayin olmuştuk bir bir Saltukova’ya, Zamanı hiç geçirmemiştik havaya, Öğrenciler için birlikte, dört elle, Sarılmıştık, eğitim denen davaya… Kafa yormazdık, ada, parsel, paftaya, Bu günlük işi bırakmazdık haftaya, Gençler için gece gündüz çalışırdık, Aldırmazdık, bize vurulan yaftaya… Arada bir öğretimi hızlandırırdık, Boynu bükükleri de nazlandırırdık. Sen kazanırsın, sen yaparsın diyerek, Bir çoğunu iyice hazlandırırdık… Her fırsatta binerdik bir arabaya, Bakmazdık ağaya, işçi, marabaya, Öğrenci, bir veli sevindirmek için, Konuk olurduk hep, garip gurebaya… Gençtik biz, ortalığa neşe saçardık. Çalışmaktan ne bıkar, ne de kaçardık. Yeni kuşaklara yol göstermek için, Çok gezdirir, ufuklarını açardık… Bazen azık alır ormana dalardık, Sümmani’den deyiş, türküler çalardık. Cağ kababını yedikten hemen sonra, Kendimizi de çimenlere salardık. Sıra gelirdi Antep’ten gelen çaya, Bardakları boşaltırdık saya saya, Başımızda müdür değil, ağabeydin, Neredesin Abdulgani Sarıkaya, NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.20.11 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BİZ GENÇ EĞİTİMCİLERDİK Tayin olmuştuk bir bir Saltukova’ya, Zamanı hiç geçirmemiştik havaya, Öğrenciler için birlikte, dört elle, Sarılmıştık, eğitim denen davaya… Kafa yormazdık, ada, parsel, paftaya, Bu günlük işi bırakmazdık haftaya, Gençler için gece gündüz çalışırdık, Aldırmazdık, bize vurulan yaftaya… Arada bir öğretimi hızlandırırdık, Boynu bükükleri de nazlandırırdık. Sen kazanırsın, sen yaparsın diyerek, Bir çoğunu iyice hazlandırırdık… Her fırsatta binerdik bir arabaya, Bakmazdık ağaya, işçi, marabaya, Öğrenci, bir veli sevindirmek için, Konuk olurduk hep, garip gurebaya… Gençtik biz, ortalığa neşe saçardık. Çalışmaktan ne bıkar, ne de kaçardık. Yeni kuşaklara yol göstermek için, Çok gezdirir, ufuklarını açardık… Bazen azık alır ormana dalardık, Ozanlardan deyiş, türküler çalardık. Mangalda kebap yedikten hemen sonra, Kendimizi de çimenlere salardık.. Közde çayımızı da bol bol içerdik. Kuytulardan kokulu çiçek seçerdik, Yaratanın verdiği güzellik, bir de, Temiz havada kendimizden geçerdik. Her öğrenciye bir çiçek götürürdük, Masalarına da bir bir yatırırdık. Hem konulardan hazırlıklı gelerek, Ders verimini iyice artırırdık. Sınıflara doğru hevesle yerirdik, Yüreğimiz kaynardı, sanki erirdik. Nafi de der ki, biz genç eğitimciler, Ay’a, Uzay’a istikballer verirdik. NAFİZ TANÇAĞLAR 11 Aralık 2020 C.20.11 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul COŞAN ÇOCUKLARDIK BİZ Ateşte ateş gibi kızıllaşmış, içi ak az pişmiş hamur, buharından gözlerim yağmur yağmur, etrafa büyüleyici koku saçan, onlarca metre uzaklardan burnumuzu. midemizi, beynimizi harekete geçiren, okul çıkışları bir bütünü alacak paramız olduğunda iki arkadaş olarak mutluluktan uçtuğumuz, aç midemiz sıcak sıcak, parçaları ağzımızda bir iki tur attırdıktan sonra, çiğnemeden yuttuğumuz, mideye hemen indirdiğimiz, imkansızlıklar içinde, ancak neşe içinde, somunu yerken herkesin içinde, evimize doğru yol aldığımız, günün sonunda olmamıza rağmen, somun ekmekle bir ara güç alarak beş km yol yürüdüğümüz halde yorulmadığımız, ham olup henüz yoğrulmadığımız , sahipsiz, kimsesiz, bakımsız, ancak bir yoldaşla bile yetinip, kendimizi avutabilip, gülebildiğimiz, ağladığımızda bile gözyaşlarımızı tebessüm ile silebildiğimiz, yeri geldiğinde kutlu değerler için ölebildiğimiz, ölmeyi bile sevebildiğimiz, gözlerinde hüzün ve fakat umut taşıyan, gelecekte her birimiz ülkesini kucaklayıp bir adım ileriye taşıyacak hayalleri düşleri olan, düşse de düştüğü yeri değil kendini suçlayıp, düştüğü yerden kalkan, kimseyi kendine kalkan yapmadan, kullanmadan, bir nohut dürümünü ikiye bölüp paylaşan, bir arkadaşının gözünün değdiği bir kıza başını kaldırıp bakmayı ar edinen, eğer içinden bir ürperme olursa, ortamını kendi kendine dar edinen, kendine bakılmışsa bile yönünü çevirmeyi kar edinen, yüzü kızıllaşmış somun yüzü kızarmasın diye nefsine çelik kelepçe vurarak, çifte çeliklenmiş iradesiyle, alnı açık, göğsü kabarık, lakin yufka yüreği yufka ekmek kadar yumuşak, pamuğu kıskandıracak kadar ak, gözyaşları da duyguları kadar berrak, arka daşına arka taş, yoldaşına yoldaş, Hakk’a boynu bükük, zalime eğilmez baş taşıyan, kibirli değil mağrur, asalet ve gururla gövde üzerindeki başı taşıyan, derme çatma eve vardığımızda aklımızı çatmadan, başımızı anamızın dizine koyan, gerektiğinde akşamın yemeği saydığımız mercimek çorbasına soğan soyan, çorbayla avunup, bazlama ile doyan, dinlenmeden hemen ödevine koşan, idare ışığı ile idare eden, görevini yapmanın sevinciyle coşan,.... coşkulu ve mutlu çocuklardık biz... NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Aralık 2020 İstanbul ÖĞRENCİ DERDİ SANAL DERSİ " Zomdan başladık ta döndük ebaya, Düştük sanal denilen bir vebaya, Genel ağ yavaş, bu da tam eskidi, Yeni bilgisayar al dedik baba ya... Ekran öne, defter,kitap yana ya. Dersi hep dinledik kana kana ya. Burada beklemekten biz acıktık, Abur cubur getir dedik ana ya... Yine ağ kesildi, yetti cana ya. Otur da bekle demeyin bana ya. Artık şu işe bir çözüm bulunsun, Duy yetkili, sana dedik sana ya..." NAFİZ TANÇAĞLAR 4 Ocak 2021 Pt.17.20 K.Çekmece_İstanbul OKULA GİTTİM GÖRÜN HELE Yine öğrencilerim düştü şu akla. Hayal, düş görüyor demeyin bu kula, Kalkıp gideyim dedim bizim okula. Kaldırım çamura batmış görün hele... Kapıya dikilmiş hanımdan bir çeri, Dedim, aç kapıyı gireyim içeri. Neredeyse dönüp kaçacaktım geri, Girişe köpekler yatmış görün hele... Yürüdüm biraz, o kamelya açıktı. Kedinin biri gelip dizime çıktı. Onu bana yaklaştıran da açlıktı, Sahibine tırnak atmış görün hele. Karıştırdım, bir şey kalmamış bohçada, Aklım kaldı, almadığım poğaçada, Biraz dolaşmak istedim bahçede, Çimler boyunu uzatmış görün hele... Yerlerde sınıf adları yazıyordu, Yüzlerce genç buralarda geziyordu, Kimisi sevindirip, kimi üzüyordu, Bu hal, bana hüzün katmış görün hele... Girdim binaya, çıkayım dedim kata. Hizmetli de kilo almış yata yata. Bir dolgunluk gelmiş ki, zayıf surata, Süpürgeyi çöpe çatmış görün hele. Memuru da çağırıp, koymuşlar çayı, Gırla gidiyor sohbet, belirsiz sayı, Herkes alıyor önüne düşen payı, Pasta börekte, ne tatmış görün hele... İdareciler yalnızlıktan sıkılmış, Her biri oturup koltuğa çakılmış, Birinin gözüne bir evrak takılmış, Dosyalar yerlere yatmış görün hele. Çıkıp uğrayım dedim bizim müdüre, Durmuş, mevzuattan bahsediyor habire, İyice esir aldı göz göre göre, Bana da kaşlarını çatmış görün hele. Her yer toz toprak, sanki girdim ahıra, Öğrenciler otururdu sıra sıra, Arada götürürdüm onları kıra, Gençlerle geçen hayatmış görün hele. Böyle dönüp dururken boş bir sınıfta, Elde tebeşir, karşıda kara tahta, Dur dedim kendime yaptığın hata, Nafi ’de aklını satmış görün hele. NAFİZ TANÇAĞLAR 8 Ocak 2021 C.08.21 Y.Ova/K.Çekmece/İst. SU KURUR CAN DURUR Su kurur Can durur. Nafiz TANÇAĞLAR 14 Ocak 2021 Çarş. 14.21 K.Çekmece/İstanbul Ey insanoğlu, Doğayı küstürürsen, Suratını astırırsan, bakma şimdiye, her yer su dolu diye.... Su kurur hayat durur... Doğaya küsersen, Ormanı kesersen, Bulutlar da sana küser. Sana yağmuru keser, Önce dereler kurur, Bir bilsen nereler kurur... Sonra nehirler, içinden geçtiği şehirler kurur. Yukarıda Murat, aşağıda Fırat, tarlasını sulayamayan çiftçi, köylüde surat kurur. Doğuda Dicle, Batıda Tuna, Tunca, bir bakarsın körfez, Sapanca, Sen böyle gidersen, Irmaklar göller anca kurur... Sen, Ren, Meriç, Karsız dağlar, otsuz çöller hariç, her yer kurur. Kızgın kumlara serilen serler kurur. Susuz kalan insan kudurur... Kuzeyde İtil, Don-Volga, Lena, Ey insan, sana diyorum sana, Kıyısında yürüsen de dona dona, Bug, Neman, Neris, Naraç, Ölmezsin, günlerce kalsan da aç, Eğer tükenirse hep ağaç, Bir gün gelir hepsi kurur. Asya’da Obi, irtiş, Yenisey, Afrik’da Nil kurur. İnsan-hayvan , suyunda serinleyen nice dil kurur. Kimseyi sokma su ile arana, Sonra gezersin arana arana, Rio,Purus, Parana kurur. Kurak geldiği zamanda, Amma uzun deme Amazon’da kurur. Türkistan’da Gökırmak, Sarıırmak, Türkiye’de Kızılırmak, Yeşilırmak, Kimi yerde Aksu, kimi yerde Göksu kurur. Suyunu içtiğin Yeşilçay, Değirmenini döndüren Karasu, Seyhan, Ceyhan kurur. kenarında suya hasret kalan reyhan kurur... Beyşehir, Burdur, Eber, Eğridir bütün göller, kıyısında kızıl, sarı, yeşil nice güller kurur... Ey insanoğlu, Doğayı küstürürsen, Suratını astırırsan, Kıvrımlı Sakarya, güzelim Güzeldere, çimenlerinde melemen yediğimiz Melen kurur. Çayırlarında meleyen koyunlar durur. Susmayan Susurluk, Yorgun Gediz, durgun Porsuk kurur. Nemli topraklarından nemalanan porsuk durur. Vadisinde gel git yaptığın Kelkit, Sarp dağlardan gelen Mercan, Mercan’ın barındırdığı neçe can kurur. Sınır tanımayan Coşkun Çoruh, Zaptolmayan Zapsuyu, Daha ülkede nice nice kuyu, Deryalar, denizler, okyanuslar, Bir bakarsın Dünya’nın suyu kurur. Ey insan oğlu, Bırak sağa sola koşmayı, Engelle boşuna Coşmayı, Zaptol artık, Bil ki, Ne zaman su kurur, İşte, O zaman hayat durur... Nafiz TANÇAĞLAR 14 Ocak 2021 Çarş. 20.21 K.Çekmece/İstanbul HAMAK KALMIŞ İhanetle göndermişler köye kepçeyi, Bizim cahiller de demişler "eyi eyi" Yıkmışlar Yüzüç yıllık kantarmalı evi, Vardım ki, bana salınacak hamak kalmış... İlk okuldu, köyün ortasında bir ada, Yerle bir olmuş, babamdan kalma bu oda, Yanmış yürekle kendime baktım aynada, Gördüm ki, dişler gitmiş, bana damak kalmış... Çok bilmiş! yukarıda! karar veren beyler! Kan uykusuna dalmış benim ağabeyler, Bu Nafi Çağlar sizin elinizden n’eyler? Durdum ki, iş bitmiş ölüme ramak kalmış... Nafiz TANÇAĞLAR 23 Ocak 2021 Ct.08.21 Y.Ova/K.Çekmece/İst. AFYONUN PATLAMADAN Sabahleyin daha afyonun patlamadan, Yatağı yorganı bir bir katlamadan, Çekyatın sofranın üzerinden atlamadan, Zaman geçirmeden hemen ara, Bir neşe ver şu Nafi Çağlar’a....... Esnaflara malı yeniden fiyatlamadan, Sıcak somunlar tekrar bayatlamadan, Şu garip kardeşin iyice çatlamadan, Bekleme yapmadan hemen ara, Bir neşe ver şu Nafi Çağlar’a... UNUTMA! Ramak Kaldı , ÇATLAMAMA RAMAK KALDI... 14 Mart 2021 10.04 İstanbul TALANCILAR YALANCILAR Yumuşak karnımızdan sapladınız hançeri. Güney taraflarımızdan girdiniz içeri. Mal mülk koymadınız, ne varsa talan ettiniz. Ey leş kargaları, yeter artık dönün geri... Dediniz ki "size getiriyoruz sanayii" Bir baktınız ki, nasıl olsa bunlar enayi. Geldiniz, takım elbiselerle, çantalarla, Üstelik zavallılara demlettiniz çayı... Mahvettiniz, misgilim* kızıl toprakları. Sarartınız gür ağaçlardaki yaprakları, Ah, ah köpeksiz köylerde değneksiz gezdiniz, Ne de olsa kandırıyorsunuz ahmakları... Bu nüfus çoğunluğu da Kızık demediniz. Onlara da götürelim azık demediniz. Davarı, deveyi hamuduyla yuttunuz da, Bir tek ineklerin mayıs**ını yemediniz. Görüyorum ki, bozmuşsunuz bütün bağları. Duydum ki, satacakmışsınız koca dağları. Obamdan, hanemden işbirlikçiler bularak, Tam sırtından vurdurmuşsunuz Nafi Çağlar’ı... Nafiz TANÇAĞLAR 25 Mart 2021 Perş.15.45 Sultanmurat/K.Çekmece-İstanbul * Misgilim ; Güzelim, çok güzel ** Mayıs ; İneğin, öküzün pisliği YURT MUŞ Doğu yanında yer alır Gökdeniz. Batıya doğru git, Akdeniz. Adını Türkler’in verdiği , Daha vardır çok deniz... Kızıldeniz’den kuzeye akmışlar. Karadeniz’den güneye bakmışlar. Arap’ı Laz’ı, Kürt’ü bu dağlarda, Toplanıp ateşler yakmışlar... Niceleri gelip yurt tutmuş. Dağlık, ovalık bir yurtmuş. Sordum soruşturdum neresi diye, Dediler ki "bu güzelim yurt Muş..." NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Mart 2021 Ct.08.08 Y.Ova/K.Çekmece_İst. İÇME SUYU Gözlerin çeşidi göründe, Dimağın yanıtı verince, Sofrayı da yere serince, Yemekten önce içme suyu... Az yiyesin kendi arınca, Miden de yarıya varınca, Bırakasın tam kararınca, Yemekten sonra içme suyu... Nafiz TANÇAĞLAR 9 Nisan 2021 C.14.09 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul GÜLAYI BALAYI ÇEK HALAYI Nişan takılınca başlar gülayı. Bir coşkuyla çekerler ki halayı. En güzel yeri belirler, orada, Yaparlar ne muhteşem bir balayı. Aylar geçmeden başlar çile ayı, Gelin bağırır domuzsun, kıl-ayı. Sinirler de iyice gerilmiştir, Erkek dayanamaz “bulduk belayı” Durmadan büyütürler olayı. Gayri mumla ararlar molayı. Kadın, hıçkırır, seslenir “yüklüyüm, Katlanıyorum ben bundan dolayı” Geçer zaman, dolanırken yıl-ayı. Artık hanım demlemez olur çayı. Tartışma mahkemede sonlanırken, Arada çocuk yaşar hep sılayı. Ailelerin toplanır alayı. Basarlar birbirlerine kalayı. Biz haklıyız siz suçlusunuz derken, Son! İmama okuturlar selayı. NAFİZ TANÇAĞLAR 15 Nisan 2021 Perş. 18.00 Fevziçakmak/K.Çekmece/İst. KIZIK YÜRÜYÜŞÜ Bozok’un Yıldız’dan gelir soyumuz, Ciddidir, bilgedir, güçlü boyumuz, Asırlardır sürer kutlu toyumuz, Kızıkhan oğlu alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. Suyu berrak, dibi belli kuyumuz, Devlet işlerinde serttir suyumuz, Bilin ki, böyledir bizim huyumuz, Kızıkhan oğlu alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. Aksamaz, hep sürer kurultayımız, Kimisi amcadır, kimi dayımız, Yenilir aşlar, dem tutar çayımız, Kızıkhan oğlu alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. Toplanır tüm boylar, Oğuz-Kayı’mız, Otağın önünde kişner tayımız, Kengeşte konuşur hatun, bayımız, Kızıkhan oğlu alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. Nafi der ki, hani bizim payımız, Töre dersen; oktan çıkar yayımız, Yüzbinleri buldu, nüfus sayımız, Kızıkhan oğlu alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. Turan yolunda alp erenleriz biz. Türk tarihine güç verenleriz biz. NAFİ ÇAĞLAR 23 Nisan 2021 C. 17.21 K.Çekmece/ İstanbul AVŞAR BOYU KOÇAKLAMASI Gayri obamıza sığmaz taşarız. Yüklenip yola düşen göç bizimdir. Yüce dağ geçitlerinden aşarız, Yollarda alınacak öç bizimdir. Durmaz, diyardan diyara göçeriz. Yaylaların güzelini seçeriz. Cins atlarımıza yonca biçeriz, Çadırlarda bekleyen aç bizimdir. Çevik, atılganız cenk meydanında, Şanımız yürür yurdun dört yanında, Mertlik vardır yiğitlerin kanında, Avlakçıyı avlayan güç bizimdir. Nafi’yim, Avşar’dır benim bir yanım. Bozok-Yıldız’dan akar gelir kanım. Oğuz-Türk’e feda olsun şu canım, Yüreğime su serpen paç bizimdir. NAFİ ÇAĞLAR 1 Mayıs 2021 Ct.02.01 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul AVŞAR YÜRÜYÜŞÜ Artık kuytumuza sığmaz taşarız Yüce dağın bellerinden aşarız Kim ki, engel olacakmış şaşarız. Bozok’un Yıldızhan’dan Avşar’ız biz, Türk’ün töresi için yaşarız biz. Yayla dersen kendimizden geçeriz. Otlakların iyisini seçeriz, Cins atlarımıza yonca biçeriz, Bozok’un Yıldızhan’dan Avşar’ız biz, Türk’ün töresi için yaşarız biz. Sanmayın ki, biz garibiz, naçarız. Hangi bir cenk meydanından kaçarız. Atılır, çemberden yollar açarız. Bozok’un Yıldızhan’dan Avşar’ız biz, Türk’ün töresi için yaşarız biz. Yükseklerde olur hep yerlerimiz, Atılgan ve çeviktir erlerimiz, Nafi der, boşa akmaz terlerimiz, Bozok’un Yıldızhan’dan Avşar’ız biz, Türk’ün töresi için yaşarız biz. NAFİ ÇAĞLAR 1 Mayıs 2021 Ct.02.01 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BEĞDİLİ YÜRÜYÜŞÜ Ulu boyuz, değerlidir sözümüz, Bozok’tanız biz, sağlamdır özümüz, Yıldızhan gibi, yıldızda gözümüz, Bize de boylardan Beğdili derler. Sizin dil de beğlerin dili derler. Küçük Asya’ya yazılmış yazımız, Acem Ellerin’de kalmış bazımız, Cenk etmiş çoğumuz, ölmüş azımız, Bize de boylardan Beğdili derler. Sizin dil de beğlerin dili derler. Bir zamanlar sürülmüşüz Culap’a, Oradan göç eylemişiz Halep’e, Sonunda gelip konmuşuz Antep’e, Bize de boylardan Beğdili derler. Sizin dil de beğlerin dili derler. Yolları bağlayan bir çok hüyüktür, Binici Türk değilse, ata yüktür, Azizdir soyumuz, hem de büyüktür, Bize de boylardan Beğdili derler. Sizin dil de beğlerin dili derler. Nafi der, çıkarmışız büyük hanlar, Ülkümüz yolunda dökmüşüz kanlar, Bu uğurda vermişiz nice canlar, Bize de boylardan Beğdili derler. Sizin dil de beğlerin dili derler. Sorarsanız aslımız Beğdili’dir. Konuştuğumuz beğlerin dilidir. NAFİ ÇAĞLAR 2 Mayıs 2021 Pazar 01.01 K.Çekmece/İstanbul HIZIR GÜNÜ / HIDIRELLEZ Hızırellez ; Uykuya hazır, Gökyüzüne nazır, Gelecek diye hızır, hiç ürkmeden, Yaprak döker mi, Toprak çeker mi, Güneş yakar mı , diye dert etmeden, şimşek çakar mı, yağmur yağar mı, sular akar mı, diye korkmadan, dinlenme davasına, baharın havasına, doğanın yuvasına hiç tasa etmeden, beynin özgürce, bedenin hürce, nefesin gürce, zaman kabetmeden, şu göynünü engin bu ruhunu dingin, o engini dengin, haya etmeden, geride bırakıp kışı, serbest bırakıp başı, yastık yaparak taşı, kendini yerlere atmak, uzanıp kara toprağa yatmak demektir Hızırellez... NAFİ ÇAĞLAR 6 Mayıs 2021 / İstanbul MUSALLA TAŞINA Güvenme! gücüne, gençlik yaşına, Göklere eren kibirli başına, Unutma ! Birgün kefenini serip , Yatacaksın şu musalla taşına!... Güvenme! Al göze, kara kaşına, Haram katma ekmeğine, aşına, Unutma! Birgün ol canını verip, Atacaksın şu musalla taşına… NAFİZ TANÇAĞLAR 8 Mayıs 2021 Ct.12.21 K.Çekmece/İstanbul AKSA’YA Aksa’ya, Aksa’ya Diyorsunuz ki, Mescid-i Aksa’ya, Hep Türk’ün mehmetçiği mi akacak? Bir kere de başkaları aksa ya... Aksa’ya, Aksa’ya Ağlıyorsunuz, Mescid-i Aksa’ya, Yalnızca Türk’ün mü kanı akacak, Biraz da ümmetin kanı aksa ya.. Aksa’ya, Aksa’ya Gidiyorsunuz , Mescid-i Aksa’ya, Siz ecnebiyi gülle karşılarken, Mehmet yürüdü aksaya aksaya. NAFİZ TANÇAĞLAR 12 Mayıs 2021 Çarş. 12.34 K.Çekmece/İstanbul TÜRK MÜSLÜMAN Sahiplenirsin Filistin Eli’ni, Kurutmazsın gözlerinin selini, Çok istersin fakat, kıracağına, İnanmazsın İsrail’in belini... Kurtarmak istersin Kudüs İli’ni, Hesaplamazsın mesafe, milini, Rabb’im bize yardım eyle diyerek, Hep kullanırsın İbrani dilini... NAFİZ TANÇAĞLAR 14 Mayıs 2021 C.20.14 Y.Ova/L.Çekmece/istanbul YA RABB DİYEN TÜRKLER Dersiniz ki, ya Rabb, ya Rabb, ya Rabb, Sanırsınız ki, Rabb diyor Arap, Kendinizi bir kaptırmışsınız, Sanki içmişsiniz kızıl şarap... Araplar Rabb yerine Ellah der, Yemin ederken vallah billah der, Onlar sizden daha bilinçlidir, "Koru dili en büyük silah" der. NAFİZ TANÇAĞLAR 15 Mayıs 2021 C. 01.15 Y.Ova/L.Çekmece/istanbul DELİKANDLIM TURAN’A KADAR Haydi yiğidim yolun Turan’a kadar, Turan’ın Birliği’ni kurana kadar, Yürü, hiç durma Türk’ün varlığı için, Kim tutar ki seni, sen durana kadar?.. Delikanlım ! hedefe varana kadar, Yerküre’yi kuşatıp sarana kadar, Atıl Kızıl Elmaya da varmağ için, Kim tutar ki seni, sen durana kadar?.. NAFİZ TANÇAĞLAR 17 Mayıs 2021 Pt. 17.00 Florya/Bakırköy_İstanbul MEN TÜRK GENCİYEM Men ki Turan Eli’nin galesiyem, Kutlu Türk Budun’un meşalesiyem , Ta ki, Göklere kadar yükselerek, Ay’a varan bir ışık halesiyem… Men ki o yıldızların ışığıyam, Takımım, Gökada’nın kaşığıyam, Üregimde Gızıl Alma bilerek, Kızıl Yerküre’nin aşığıyam… Men ki tüm umutların Güneş’iyem, San ki cigit Kürşad’ın bir eşiyem, Mene can yoldaşım deyerek gelen, Her bir alpagutun kardeşiyem… Men ki beyrağı taşıyan börüyem, Yoldaşla atiyi bir bir örüyem, Önümüzdeki bin yılın sancağı, İnanın ki bizdedir, men görüyem… Men ki, Kaf’tan öte gene giderem, İnsan tanesinde köklü biderem, Batur’um hey! tam bir Börteçine’yem, Ay ışığında öncülük ederem… NAFİZ TANÇAĞLAR 19 Mayıs 2021 Çrş. 00.19 Küçükçekmece / İstanbul YURDUM HALK OYUNLARIM Doğuda, sinsinim, halayım, barım, Çaylarda çıradır, namusum, arım, Delilo, meyremo, cirit oynarken, Gah sevincim olur, gah ahuzarım, Batıda, dolanır efem, zeybeğim Çarığım, cepkenim, hem ten gömleğim, Bir yanda kalkan döver kılıçlarım Harmandalı oynar küçük bebeğim, Güneyde, şıkırdar hep kaşıklarım, Dudakdeğmez söyler tüm aşıklarım, Yayla yollarında peşrev çekerken, Yurdu aydınlatır, ay ışıklarım... Kuzeyde, aman-of, nirinaylarım, Kolbastı, horonum, sıksaraylarım. Coşkuyla çizmeler yeri döverken, Yurdumu inletir, sert hayhaylarım... NAFİZ TANÇAĞLAR 20 Mayıs 2021 Prş. 01.21 Küçükçekmece / İstanbul TÜRK’Ü BULAMADIM Göreyim deyerek Türk’ün halini, Dolaştım Trakya’yı, Urumeli’ni, Söyleşmek içün ta eski dilini, Sorardım dedim, amma bulamadım. Dolandım ülke ülke hep Balkan’ı, Topraklara karışmış kızıl kanı, Bulurum deyü gene asil kanı, Arardım dedim, amma bulamadım. Görmek istedim Acem’le, Kafkas’ı, Oradadır deyü Türk’ün tam hası, Ayrı baş çeker her boyun kafası, Sarardım dedim,amma bulamadım. İzledim uçan ışık halesini, Yurt tuttu Türkler’in bir kalesini, İçinden inen kurdun yelesini, Tarardım dedim, amma bulamadım. Aradım sordum Dünya’da her yeri, Kıstırıp sarmışlar bütün Türkler’i, Tam Kırkbin çeri ile bu çemberi, Yarardım dedim, amma bulamadım.. NAFİZ TANÇAĞLAR 25 Mayıs 2021 Salı 15.15 Sefaköy/K.Çekmece/İst. BENİ UNUTACAKSINIZ Ölüm haberimi alacaksınız, Güya hemen donup kalacaksınız, Kara haberi duyurayım diye, Dört yana ulaklar salacaksınız... Sözde çok ağıtlar yakacaksınız. Beni çukura bırakacaksınız, Üzerime çakıllı toprak atıp, Sonra işinize bakacaksınız... Sofranın ucundan tutacaksınız, Lahmacunları tüm yutacaksınız, Çay içip "iyiydi rahmetli" deyip, Kalkınca beni unutacaksınız... NAFİZ TANÇAĞLAR 28 Mayıs 2021 Salı 18.28 Sefaköy/K.Çekmece/İst. BİLEN GELSİN ÖLEN GELSİN Yıkılmışım, tam Üçyüz yıldan beri, Yanıp durmakta, yurtların her biri, Dökmeliyiz biz, her gün ecel teri, Bu davanın yükünü bilen gelsin... Tekrar diriltelim Kıpçak, Kumanı, Yağılara vermeyelim amanı, Zincirleri kırmanın tam zamanı, Bu gözümün yaşını silen gelsin... Çıkıp bakalım yüksekten engine, Bir göz atalım tarihin rengine, Haydin tutuşalım binyıl cengine, Bu kanıma ekmeği dilen gelsin. Yanıma da alıp tam Kırkbin çeri, Gireyim derim, Turan’dan içeri, Atılırım ileri, dönmem geri, Bu yolda benim ile ölen gelsin... NAFİZ TANÇAĞLAR 1 Haziran 2021 Salı 17.15 Sefaköy/K.Çekmece/İst. ATAM OĞUZHAN OĞULLARI Sağda oturur üç oğul, Bozok’tur. Solda oturur üç oğul Üçok’tur. Tek tek sayarım adlarını, çoktur. Benim atam Oğuzhan oğulları... Büyük oğullar, Gün, Yıldız ve Ay’dır. Her birine bir ok, yanında yaydır. Işıktan gelip, birbirine taydır. Benim atam Oğuzhan oğulları... Küçük oğullar, Gök, Dağ, Deniz Han’dır. Göl ortasında, ağaçta bir candır, Üç oklu üç karındaş aynı kandır. Benim atam Oğuzhan oğulları... Her bir oğulun vardır bir ongunu, Şahin, Kartal, Tavşancıl, Uç, Sungur’u. Saydım, Çakır ile getirdim sonu. Benim atam Oğuzhan oğulları... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Haziran 2021 Çarş. 10.02 Sefaköy/K.Çekmece/İstanbul ATAM OĞUZHAN TORUNLARI Atam Oğuz Kağan iki evlidir. Gün’den doğma, Kayı, Alkaevlidir. Kardeşleri, Bayat, Karaevlidir. Büyük atam Oğuzhan torunları... Ay Han oğulları Yazır ve Döğer, Ulu Tanrı’m da onları öğer. Dodurga, Yaparlı’da varmış meğer, Büyük atam Oğuzhan torunları... Yıldız Han oğulları Avşar, Kızık, Güçlü boyları bilmeyene yazık, Beğdili, Karkın’a verelim azık, Büyük atam Oğuzhan torunları... Gök Han’ın büyük oğlu da Bayındır. Beyliğini tanımayan hayındır. Peçenek, Çavuldur, Çepni payındır, Büyük atam Oğuzhan torunları... Dağ Han’dan töremedir Eymür, Salur, Arayan Alayuntlu’yu da bulur, Yüreğir içün şu üreğim ölür, Büyük atam Oğuzhan torunları... Deniz Han’ın ilk gözbebeği İğdir, Büğdüz, Yıva , Kınık hepsi iyidir. Bu boylar birbirlerinin neyidir ? Büyük atam Oğuzhan torunları... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Haziran 2021 Çarşamba 10.02 Yeşilova / Küçükçekmece / İstanbul SATILMIŞ DÖNEKLERSİNİZ Baştan başa karıştırdınız Turan’ın İlleri’ni, Birer birer terk eylediniz Türk’ün has dillerini, Az kalsın söndürüyordunuz umut kandillerini, Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. Teker teker boşalttınız insanlığın inlerini, Değiştirdiniz, atalarınızın as dinlerini, Durmadan artırdınız yüreğinizin kinlerini, Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. Kirlettiniz, yüce dağların nice ad göllerini, Vaftizlediniz soyunuzun temiz saf döllerini, Gün oldu Türk’e dar ettiniz Sahra’nın Çölleri’ni Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. Seçtiniz hep, Türk’e karşı olanların yanlarını, Yüzerce aldınız soydaşlarınızın canlarını, Oluk oluk akıttınız boydaşların kanlarını, Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. Silahlı dolaştınız Anadolu bucaklarını, Yaktınız haneleri, söndürdünüz ocaklarını, Çok aldınız ana karnından diri çocuklarını, Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. Yüzyıllarca ördünüz kalleşçe hile ağlarını, Yazık ki, siz kopardınız kardeşliğin bağlarını, Perişan ettiniz Oğuz Türk’ün Nafi Çağlar’ını, Sizler ki, ruhla, bedenle satılmış döneklersiniz. NAFİZ TANÇAĞLAR 5 Haziran 2021 Ct.06.06 Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul DERSİMİ İŞLEDİM BEN Sabah erken çıkmıştım yola, Meğer ilk ben girmişim okula, Bir soru mu sordunuz bu kula, Sonuna kadar dersi işledim ben. Hesaplamıştım bütün olasılığı, Yardım geçtim kalabalığı, Sanki yakaladım bir kaç balığı, Sonuna kadar dersi işledim ben. Sağlamca nöbetimi tuttum, Sınıfta sanki kendimi unuttum, Öğrencileri ne durdurdum ne uyuttum, Sonuna kadar dersi işledim ben. Akıllı tahtaya fotomu asmışlardı, Adıma bir de dörtlük yazmışlardı, Adımı akıllarına kazmışlardı, Sonuna kadar dersi işledim ben. Gençler, Çağlar’ım ben Nafi’yim dedim. Öğrencilerim ben size kafiyim dedim. Bilin ki sizi hep müdafiiyim dedim, S Sonuna kadar dersi işledim ben. 7 Haziran 2021 Pt. 15.15 Küçükçekmece_İstanbul BABALAR BALALAR Evin koca direği babalar, Babayla bağlanır akrabalar, Yaz ve kış, gündüz, gece demeden, Hep çocukları için çabalar... Bala ne isterse arar bulur, Gölge gibi arkasında olur, Tırnağına taş değmesin diye, Gerekse onun yerine ölür... NAFİ ÇAĞLAR 20 Haziran 2021 P.10.00 Küçükçekmece_İstanbul GERÇEK CANLARA BAKASIN --- Ali Çağlar yoldaşıma...--- Sen ki, Ehli-Beyt yolundan gidersin, "Ali’siz alevi olur mu ? " dersin, Boş yere üzülür, kendini yersin, Sen, gerçek canlara bakasın... Hak, hakikat türküleri çalarsın, Her an, aşkın şerbetinden yalarsın, Ol kendini niçin böyle salarsın? Sen, gerçek canlara bakasın... Kızarsın, sahte dede ve canlara, Söversin, sızmış o bozuk kanlara, Takma be, sürüngen solucanlara, Sen, gerçek canlara bakasın... Sen, benim yoldaşım Ali Çağlar’sın. Nasıl böyle, aciz gibi ağlarsın, Gece-gündüz yüreğini dağlarsın, Sen, gerçek canlara bakasın... Bil ki, ben de Çağlar’ım, hem de Nafi, Nafi’de senin fikrini müdafi, Yeter artık, bunca kahroldun, kafi, Sen, gerçek canlara bakasın... 21 Ekim 2021 Perş.14.04 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BİZ ADANALIYIK VATANIN ADAMIYIK Mersin’le Osmaniye arasında, Çukurova’nın tam ortasında, Türkiye’nin Dördüncü sırasında, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Sina’dan dağılıp, geri çekildik. Pozantı,Tekir’de durup çakıldık, Toros’tan inip karşına dikildik, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Hemen örgütlendik, olduk Guvvacı, İşgale karşı biz idik davacı, Bizlere yaşattınız bir çok acı, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Batı’dan çıkıp geldiniz Doğu’ya, Akdeniz ucunda derin koya, Hayalleriniz düştü soğuk suya, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Sırtlanlar gibi gelip üşüştünüz, 5 Ocak zemheri de üşüdünüz, Çukurova çukuruna düştünüz, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Dursaydınız, Frenk’te sıcak yuvada, Şaştınız, çukurda, düz bir ovada, Kaybettiniz siz, bu haksız davada, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... Kirletmeyin diye bizim denizi, Kıyıya kadar kovaladık sizi, Artık "yiğit" diye tanırlar bizi, Sor da gel düşman, biz Adanalıyık, Tanı bizi, vatanın adamıyık... 28 Aralık 2021 Pt. 12.01 Y.Ova / K.Çekmece / İst. BAK HELE OSMANİYE Anadolu’da ; inince Güney’e, Tam ortada Osmaniye… Çıkıp gelmişti Frenkler, Bereketten pay alalım diye… Doymamıştı sömürgeciler, Kuzey Afrika’yı yiye yiye… Dediler, " Osmaniye ; Cebeli Bereket Oraya doğru edelim hareket…" Düşüyordu Kınık ; Toprakkale, Memleket gelmişti bu hale... Haber dört bir yana yayıldı, Çeteciler sıraya konulup sayıldı. Haber alan Aydın oğlu Tufan geldi, Düşman başına tufan geldi. Önce sersemledi Frenk, Dedi , bu işe çözüm gerek… Buraları düzene sokacaklardı, Sonra Doğu’ya bakacaklardı.. İslahiye’yi islah edip, Kilis’e varacaklardı. Sonunda Antep’i saracaklardı. Bunun için bir geçit gerekliydi, Geçit için bir çaşıt gerekliydi… Tayyar Rahime yol gösterdi (!) Gavur Kanlı Geçit’e geldi. Bunu duyan guvvacılar, çeteciler geldi. Topal oğlu Halil, Dalkırlı Recep geldi. Kadirli, Çokak, Andırın, Maraş, Bir çok gardaş hep geldi.. Ceyhan, Feke, Kozan geldi, Hurşit Çavuş adlı oyun bozan geldi… Bağrışıyordu Türkün Eli, “Gavur doldu Mamure, toplanın bre, Pusatlanın, davranın bre…” Milisler geliyordu ha bire. Pusulanıyorlardı ağaçlık yerlere… Kanlı Geçit’te kan gövdeyi götürecekti, Ya düşman milisi, Ya da milis düşmanı bitirecekti… Hacınlı Saim Bey ‘de geldi. Bir gece Domuz Dağı’nda gizlendi. Sabahın tan zamanında, Kendince tam zamanında , Domuz Dağı’ndan aşağı baktı, Domuzları avlayacaktı. Saldırı için serbest bıraktı, Milisler yokuş aşağı aktı. Zaten tetikte olan düşman çabuk ayıktı.. Kuytuda çevrilmek Samim beyi yıktı. Son bir çare seslendi, “Ülke ente müslim, ya ahi ene müslim…” Cezayirli seslendi, “Elhamdülillah” Mevlüt Çavuş fırsatı değerledirdi vallah.. Sağ elini kaldırdı, dedi “Ya Allah” El bombalarını gönderdi, Sonra gavur işi tersine dönderdi.. Saim Bey esir düştü, Lakin düşmanın da umudu yere düştü… Bahçe Birlikleri de işe yaramadı, Artık düşman burada duramadı… Düşman komutanı bağırdı "ileri" Gavurdağı’nı aştı gavurun son bakiyeleri... Tayyar Rahime’de uçmağa uçtu, Fransızlar ‘da buhar olup uçtu. Güney illeri savaş verirken, 20 Ekim 1921’de Delegeler Ankara’da buluştu.. 7 Ocak 1922 ‘de Osmaniye’ye geldi muştu… 29 Aralık 2021 Çarş. 09.20 Yeşilova / K.Çekmece / İst. Kurtuluşun 100.yılında Osmaniye halkına armağan ediyorum. BÖLÜM 2 SALGIN GÜNLERİ HOYRATLARI KORONA Hoyratları Korona, korona, İşini bilir korona, Adamın burnu havada, Korona bir gün kor ona. NAFİZ TANÇAĞLAR 26 Mart 2020 Perş. 08.08 Y.Ova / K.Çekmece / İst. BUDA GELDİ Buda geldi, Buda geldi. Başınıza Buda geldi. Sonunu sen düşün Hintli, Başınıza bu da geldi. NAFİZ TANÇAĞLAR 17 Nisan 2020 Cuma 16.17 Y.Ova / K.Çekmece / İst. SALLA Salla yağlığını salla, Yamacıma geç te salla. Bekle yavuklum, ulaştım, Senin kıyına da salla... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 01.35 Şahinbey/Gaziantep ALAYLI Öyle alaylı alaylı, Bakma bana alaylı. Nice insan tanıdım, Birbirinden alaylı... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 02.02 Şahinbey/Gaziantep HALAYLI Halayı oğul halayı, Başta geç te çek halayı. Senin düğüne gelecek, Sakın ha, üzme halayı... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 02.04 Şahinbey/Gaziantep HALAYI Halayı oğul halayı, Sakın ha üzme halayı. Düğün dernek kuruldu bak, Başa geç te çek halayı... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 02.05 Şahinbey/Gaziantep KALAYI Kalayı kabın kalayı, Gelmiş bakırın kalayı, Bu ne kabalık be adam, Sen git ininde kal ayı... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 02.12 Şahinbey/Gaziantep BALAYI Bal ayı, hey gençler bal ayı, Nişanlı dönemi bal ayı. Düğün bitti , gerdek zamanı, Nerede olacak balayı? NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Şubat 2021 Salı 02.20 Şahinbey/Gaziantep HALKA Tavuk yerine simit yerim, halka... Paklafı deyi tatlı yerim, halka... Şu soyka Dünya’da sırtım değil de, İşte ben, yüzümü dönerim halka... NAFİZ TANÇAĞLAR 3 Nisan 2021 Ct. 20.03 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul MISIR Mısır, Mısır, Tarihin ülkesi Mısır. Nil kıyısında yetişir, Uzun saplı sarı mısır... NAFİZ TANÇAĞLAR 7 Nisan 2021 Çarş.15.27 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul ALTAYLAR Altaylar, Altaylar, Başı Gök’e eren Altaylar. Yaylaklarında Türkler ile Evcilleştirilmiş al taylar... NAFİZ TANÇAĞLAR 16 Nisan 2021 Cuma 15.27 Cennet/K.Çekmece/İstanbul AL AT Al at, al at, Demir kır değil, al at. Binicin kötü ise, Silkele yere al at... NAFİZ TANÇAĞLAR 16 Nisan 2021 Cuma 15.27 Cennet/K.Çekmece/İstanbul KARINCA Karınca , karınca, Çalışkan karınca, Yuvaya çekilir, Hava kararınca... NAFİZ TANÇAĞLAR 24 Nisan 2021 Ct. 12.00 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul KARARINCA Kararınca, kararınca, Dingin ol, hava kararınca, Bugün üzerime düşeni, Yaptım karınca kararınca... NAFİZ TANÇAĞLAR 24 Nisan 2021 Ct. 12.00 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul DANALAR Danalar, danalar, Bostana girmiş danalar, Eline taşı almış ta, Sahibi yerde danalar... NAFİZ TANÇAĞLAR 2 Mayıs 2021 Pazar 00.35 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul SALGIN GÜNLERİ DÖRTLÜKLERİ KORONA Dörtlükleri Korona gelmiştür korona, Pize de gelmiştür korona, Ha bu salgın geçüp giderse, Kak uşağum başla horona... NAFİZ TANÇAĞLAR 26 Mart 2020 Perş. 08.08 Y.Ova/K.Çekmece/İst. Bir çare bulunsun bu soruna, Bu salgından nasıl koruna, İçine sumak suyu sıkıla Bizi kırdın geçirdin korona. Bir salgın geldi, adi korona. Sarılamayrum pen şu toruna. Bir çekip gitseydin başumuzdan, Ha pu yaşta kalkardum horona.. NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Mart 2020 Cuma 16.27 Y.Ova / K.Çekmece / İst. DERDİMİZ KUR’AN DEMİŞLER Alt yanda Hintli’yi hizaya getirmişler. Üstte; Fars’ı , Arap’ı vurup yatırmışlar. Haçlıyı suların dibine batırmışlar. Bir elde kılıç.. Derdimiz Kur’an demişler... NAFİZ TANÇAĞLAR 30 Nisan 2020 Perş. 10.30 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul ÇOMAK KALMIŞ Hey ağalar! Bizim ellere böyle n’olmuş? Çakala rahmet okutan bocular dolmuş. Nice babayiğitler de sararmış solmuş, İteği alınmış, elinde çomak kalmış... Nafiz TANÇAĞLAR 23 Ocak 2021 Ct.08.23 Y.Ova/K.Çekmece/İst. RAMAK KALDI İyiyi kötüyü bölmeye ramak kaldı. Bir umut! sanırım gülmeye ramak kaldı. Akça bezini hazırla ve bu Dünya’yı, Sen unut Ey Nafi demeye ramak kaldı... Nafiz TANÇAĞLAR 23 Ocak 2021 Ct.09.23 Y.Ova/K.Çekmece/İst. YOLDAŞIM Madem derdin çok, paylaşak. Önce oturup uylaşak. Bu Dünya gelip, geçici, Doğru karara ulaşak... NAFİZ TANÇAĞLAR 20 Şubat 2021 Ct.11.20 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul HEVAL MI MEVAL MI ? Kürt’e göre; "işe yaramaz bir hevaldır" Arap’a sorarsan "hizmetçi bir mevaldır " Kan uykusuna yatmış, yıllarca uyursun, Silkin, yekin ey Türk! sendeki bu haldır? NAFİZ TANÇAĞLAR 20 Mart 2021 Ct.18.20 Yarımburgaz/K.Çekmece_İstanbul İÇİNDEDİR TİLKİN Unutma ey Türk! İçindedir senin tilkin, Şu hastalığından kurtulman gerek ilkin. Sağlam kafanla dön, tarihine bak, sonra, "Titre kendine gel" kalk ağaya bir silkin... NAFİZ TANÇAĞLAR 24 Mart 2021 Çarş.08.00 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul RABB’MI GÜÇ MÜ? Bize yutturmaya kalkmayın hiç. Sizin taptığınız Rabb değil güç. Derdiniz yüksek makam, çok para, Niyetiniz çıkar iktidara... NAFİZ TANÇAĞLAR 25 Mart 2021 Çarş.08.34 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul KETÜM KADER Ketüm kader, bize de güler birgün. Bu Dünya ’ya gelen de öler birgün. Siz keyifler çatın, hayaller kurun, Azrail’ de düşleri böler birgün. NAFİZ TANÇAĞLAR 27 Mart 2021 Cumartesi 11.27 Beylikdüzü/Esenyurt_İstanbul BU VEBAL BİZİM Bizimdir bu vebal bizim. Tükendi takatim , çözüldü dizim. Göçmeye Ramak Kaldı halen, Bu Dünya’da kalmadı izim... NAFİZ TANÇAĞLAR 30 Mart 2021 Salı 14.00 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul HALKA / Hoyrat Tavuk yerine simit yerim, halka... Paklafı deyi tatlı yerim, halka... Şu soyka Dünya’da sırtım değil de, İşte ben, yüzümü dönerim halka... NAFİZ TANÇAĞLAR 3 Nisan 2021 Ct. 20.03 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul İYİ BESLENME Dilediğin gibi yaşarsın etçil. İstersen bolca beslenirsin otçul. Kanın sıfır ve artı ise eğer, İçme çayı, sakın ha! olma sütçül... NAFİZ TANÇAĞLAR 6 Nisan 2021 Çarş.20.21 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul KIZIK KAYI Onur Hitit’e yanıt... Farketmez ha Kızık’tır ha Kayı, İki tarafta içersin çayı. Hem Söğüt hem Seben yaylasında, Biner, dörtnala sürersin tayı... NAFİ ÇAĞLAR 7 Nisan 2021 İstanbul ÇAĞLAR BİZİMDİR Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Giden gider gelen Çağlar bizimdir. Nice vadiler bize yol vermezken, Geçit verip salan dağlar bizimdir. NAFİZ TANÇAĞLAR 26 Nisan 2021 Pt.12.26 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul CENNET İSTERİM Ne çıldırmak ne cinnet isterim. Yoldaşım yoldaşsa minnet isterim. Yaratanıma varsın, birsin dedim. O halde canıma cennet isterim. NAFİZ TANÇAĞLAR 7 Mayıs 2021 Cuma 14.21 Cennet Camii/K.Çekmece/İst. MİLLET İSTEMEM Durum dururken illet istemem. Şu yaşantıma zillet istemem. Arkamdan sövüp sayıyor iken, Yüzüme gülen millet istemem. NAFİZ TANÇAĞLAR 7 Mayıs 2021 Cuma 15.50 Cennet Camii/K.Çekmece/İst. MEN KÜSMÜŞEM SİYE Soruyem, Urfa’ya gitmişsin niye, Haber vermemişsin biye... Yolun da Antav’dan geçiy, Men de küsmüşem siye... NAFİZ TANÇAĞLAR (doğaçlama) 8 Mayıs 2021 Ct.13.34 İstanbul’dan selamlar SALGIN OLMUŞUM Hastane yanında türlü çadırlar. Ağır hastalar sıralı yatarlar. Birbirlerine umutsuz bakarlar. Salyalar aldılar, salgın olmuşum... Demişler ki " yoğun tutulumu var. Bu gün kalsa da sabaha zor çıkar. Ondan sonra ne yapsak ta etmez kar." Kanım zehirlenmiş, dalgın olmuşum... "Götürelim bunu yoğun bakarız. Hortumlar ve ağızlıklar takarız. Yüksek akımla bu işten çıkarız" Sağ yana yatarken, çalgın olmuşum... "Her gün sana verirken bunca emek, Böyle olmaz, ye , iç, gerekli, yemek. Söyle bakalım entübe ne demek*?" Onbir gün elinden, yılgın olmuşum... Hekime, hemşire uğraşı ile, Günlük yollanan meyve, aşı ile, Nafi’nin yekinip savaşı ile, İçten sevenlerce algın** olmuşum... NAFİ ÇAĞLAR 4 Ekim 2021 Pt. 21.21 Y.Ova/K.Çekmece/İst. * Entübe ; Yabancı sözcük kullandığım için hatamı kabul ediyorum. Ne yazık ki bunun suçu basın, yayın ve yöneticilerindir. Onlar böyle kullandığı için halk böyle anlıyor. Benim tek sözcük olarak karşılığını kullanmam anlaşılması için yeterli olmayacak. ** Algın ; Alınmış, elde edilmiş. *** Salgın olmuşum şiiri ; Sanatçı Halide GÖKSOY tarafından ağıt tarzında bestelenecektir. İĞDE’LER VE İĞNELER Çay içiyoruz okul* bahçesinde, Meslektaşım Filiz ve Samimi yoldaşım Samim İğde ile İğde ağacının dibinde, Kulplu şişman cam bardak ile İyi kaynamış, tavşan kanı çay içiyoruz. Saatlerce kaynatıyoruz... O günleri özlüyorum… Dalgınım…. Çünkü salgınım… Düşlerimi bölen bir ses! “İğne zamanı” İçimden dedim tam zamanı (!) Dayarken ilacı, Verirlerken acı, İnsana da vermiyorlar amanı. Şu insülün…Şu şekerin, Ey Felek nasıl dönüyor tekerin? "Geçmiş olsun, işleminiz bitti." Sonra hemşire gitti… Yine çay içiyorum gözlerim kapalı… Zeki mi zeki, Uyanığın teki, Zekayi Durak kardeş te geldi Yanımızda durak yaptı. O’da gitti bir bardak çay kaptı. Kamelyaya geçtik bu defa, Kafadar Dört kafa.. İkinci çayı içiyoruz … Yufka yürekli, sözü doğru, özü berk, çelik iradeli Filiz Özçelik var bir yanımda, Diğer yanımda Ramak Kaldı, O’da çayını aldı. Atalarımızı konuştuk bol bol, Oğuz’un oğullarını tartıştık kol kol… Kendimize bir yol çizdik, Bahçede biraz gezdik… Düşlerimi bölen bir ses! Nabzına bakacağım, Koluna serum takacağım. Dedim ; Bak hemşire, Tak hemşire, Acı ilacı ver, Canımı yak hemşire… Ne gelip gidiyorsun habire… Ben düşlerimde İğde’leri özlüyorum, Sen gerçekte iğnelerle geliyorsun. İki de bir düşlerimi bölüyorsun… Ben ah! Dedikçe Alaycı gülüyorsun… Dedim, Kandaki oksijen nedir? Baktın mı orana, Ne diyeceğiz biz sorana ? Dedi “Arada bir kalkarsın, Arkaya döner bakarsın… Eğer sorun yoksa, Yarın, diğer hemşire çıkarsın…” Tamam hemşire Sen de artık çıkarsın… Kapı kapandı, Gözlerim kapandı. Beni bu hale getiren, Düştüğüm bir kapandı…. Yıldızlar geldi aklıma, Yıldızlar doluştu kafama… Yüreğimin yıldızlarından Seyit Çobanyıldız… “Nasılsın reis? Bir emrin var mı reis ?” derdi. Eli dolu, hoş gelirdi, Sonra sevgi dolu boş giderdi… Beni çok sormuş Bahadırlı beyi Hasan Hüseyin Yılmaz. Demiş “bu işler Nafi’siz olmaz. Umarım orada uzun kalmaz” Bol esenlikler yollamış Suat Karaman, Hanım demiş “çok konuşamıyor, çok araman” Üçüncü çayları içiyoruz gözlerim kapalı, Filiz Özçelik, Zekayi Durak, Samimi yoldaşım Samim İğde… İğde ağacının dibinde, Samimi bir ortam da, Çay da demini almış tam da… Kapı açıldı, Benim de gözlerim açıldı. Etrafa bir neşe saçıldı. “iyi günler. Ben Fizik Tedavi için geldim” İyi günler. Hoş geldin. "Seni bugün ayağa kaldıracağız." “Kalk ayağa Oğuz beyi “ demişti İsmail Uçakcı. Kalkacağım dedim kısık sesle.. Bana yetecek kadar nefesle… “Anlamadım” Boş ver. Yekin dedim kendime, kalk dedim kendime. “Ayaklarını yere sıkı bas “ dedi Fizik tedavici, Sıkı bastım. “Dengen yerinde, çok iyi. Ne de olsa Fizikçisin “ dedi… Sonra “ yürü “ dedi. “Beş adım olsun. Başın dik olsun” Çok şükür başımız dik yaşadık dedim. Güldü… Yürüdüm… İlk adımda okul bahçe kapısından içeri, Hep ileri Asla dönmem geri. İkinci adımda bina kapısından girdim. Üçüncü adımda basamakları çıktım bir bir. Dördüncü adımda, önlüğümü giydim, kitaplarımı aldım. Beşinci adımda sınıfıma daldım. "Geri dön" dedi Fizik tedevici Dönmem geri. "Önünde duvar var" duvar, duvar, Hayatta hep yoluma örülen duvarlar. Onlar burada da mı varlar. "Yavaşça Beş adım daha atacaksın, Yoruldun, sonra gelip yatacaksın" Yorulmak... Yatmak... Yürüdüm yavaşça, ilk adımda tüzükler yazdım, adam topladım, dernekler kurdum. İkinci adımda, birlikler kurdum. Üçüncü adımda dedim ki, bana emanet bu yurdum. Dördüncü adımda, kendimi dağlara vurdum. Nefesim kesildi, sesim kısıldı, On’uncu ve sonuncu adımda, anladım ki yorgun kurdum... Sonunda durdum!.. “bu kadar yeter “ Kendimi yatağa attım, Sırtımın üstüne yattım. Öyle kala kaldım. Canım sıkıldı tekrar daldım… Bir ses! "Çay içer misin ? " Gözlerimi açtım hanım, Dedim Ver içeyim canım… Canıma can katan, Hiç düşünmeden kendisini salgın hastanesine atan, Korkusuz Zeynep, Fedakarlık ediyorsun hep. Dedim ver, Demli olmasın, biraz açık Dördüncü çayımı içiyorum gözlerim açık, Dışarı baktım hava açık, Artık okullar da açık, Dedim kendime, çabala çabuk çık… Yoldaşların yolunu bekliyorlar. Meslektaşların, Hastane kapısına gelen öğrencilerin bekliyorlar. Günü güne ekliyorlar. Beşinci çayı içeceksin gözlerin açık. Yaratan bir fırsat, bir yol daha verdi, Yolun yine açık… NAFİ ÇAĞLAR 24 Eylül 2021 Cuma 20.24 Yeşilköy/Bakırköy/İstanbul * Okul ; Sefaköy Anadolu Lisesi GÖKLERDEN GERİ GELMİŞİM Hekimin oksijen takışlarıyla, Serumun hortumdan akışlarıyla, Yazlardan güze gelen kışlarıyla, Yerlerde donarken geri gelmişim... Yakınların giriş, çıkışlarıyla, Ol sağlıkçıların bakışlarıyla, Çok sevenlerimin alkışlarıyla, Göklerde dönerken geri gelmişim... NAFİ ÇAĞLAR 15 Ekim 2021 Salı 11.06 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbu GERİLİYOR / Hoyrat Geriliyor, geriliyor, Yatıyorsam geriliyor. Akciğerim duman olmuş, Her adımda geriliyor... NAFİ ÇAĞLAR 25 Ekim 2021 Pazar Cennet/K.Çekmece/İst. ADAM OLAMADIK ANAM Zamanından erken ölünce babam, Benimse hayatta kalmaktı çabam, Bir kenara çekilince akrabam, Başımızda bir tek sen kaldın anam... Ortada kaldık çocuk yaşımızda, Kusur arandı göz, kaşımızda, Sağlamca durdun yetim başımızda, Her gün düşüncelere daldın anam... Kara kışlarda örttün üstümüzü, Erinmeden hep yaptın ütümüzü, Her zaman giderdin üzüntümüzü, Dertlerimizi boşa saldın anam... Büyüdük, genç olduk, başı boş kaldık. Sözünü dinlemedik bir hoş olduk, Gözlerinden yanağına yaş saldık, Yanık türküleri çok çaldın anam... Yaşlandın, yazık! sana bakamadık, Miras kavgasından hiç çıkamadık, Yüreğine bir ödül takamadık, Bedenine nice dert aldın anam... İnsan yüzlüydük! adam olamadık, Hanelerin yıktık, ev alamadık, Sırasıyla yanında kalamadık, Talihimize şeker, baldın anam... Ölünce hor etmedik na’aşını, Artık onbinler yiyemez aşını, Şu elimizden kurtardın başını, Ayıbımızı örten şaldın anam... NAFİ ÇAĞLAR 31 Ekim 2021 Pazar 10.00 Yeşilova/K.Çekmece-İstanbul SALDIN / Hoyrat Saldın, saldın, Dertlerimizi boşa salsın. Bize hep katlanır dururdun, Yükümüzü taşıyan saldın... NAFİ ÇAĞLAR 31 Ekim 2021 Pazar 10.27 Yeşilova/K.Çekmece-İstanbul ÜÇ BEN / Hoyrat İçimde, beni kemiren ben, Fıstık olgunlaşmış olmuş ben, Elimi uzattım ağaca, Baktım, kolumda kara bir ben... NAFİ ÇAĞLAR 31 Ekim 2021 Pazar 12.30 Gültepe/K.Çekmece-İstanbul ÖZLER / Hoyrat Ürekten sevince özler, Ata, balasını özler, Dağların karları erir, Şırıl şırıl akar özler... NAFİ ÇAĞLAR 10 Kasım 2021 Çarş. 09.10 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul YUNUS KARA / Hoyrat Yine ödül almış, usta Yunus Kara, Diğer şairler düşünür kara kara, Durumu sorarsanız Nafi Çağlar’a, Der ki ; bizim bahtımızın rengi kara... 12 Kasım 2021 C.11.12 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BALA / Hoyrat Bala, bala, İnsanın canıdır bala. Öylesine tat alır ki, Sanki bandırmışsın bala... 12 Kasım 2021 C.11.55 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul KAŞ / Hoyrat Çıktım Beydağları’nın kaşına, Bakıyorum yarimin kaşına, Toros’tan Akdeniz’i izlerken, Dalmışım Antalya’nın Kaşı’na... 12 Kasım 2021 C.12.02 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul MAL HAL YAL / Dörtlük Mala tamah eden mallardan uzak durun. Size zarar veren hallardan uzak durun. Bir gün sizden bedellerini almak için, Önünüze konan yallardan uzak durun. 14 Kasım 2021 P. 09.34 İstanbul (Bana ayak veren Muammer Tykr kardeşe yanıt) EL VEREYİM / Hoyrat El vereyim, el vereyim. Uzat elini el vereyim. Söyle derdini gardaşına, Sana hem güç, hem el vereyim. 14 Kasım 2021 P.15.21 İstanbul Muammer Tykr kardeşime yanıt. ( Bu sefer ayak değil, el vereyim demiş) GÖKLERİN DÜZÜNDE Sanırım bu Dünya’da işim bitmişti. Kaderim, salgın kuyusuna itmişti. Bilicim, az kalsın yok olup, yitmişti. Kendimi gördüm göklerin düzünde... Binmiştim, hastanın sedyeden atına, Ulaşmıştım uyduların yol çatına, Geçecekken göğün dördüncü katına, Kendimi buldum yerlerin yüzünde... Alıp hastane odasına götürdüler. Yeni yatağıma beni yatırdılar. Sıralanıp ta karşıma oturdular. Arkadaşlarım gördüm derin hüzünde... Şaşkın bakışlıydılar, sanki ölmüştüm. Ecelin kapısından dönüp gelmiştim. Yokluğumda yaptıklarını bilmiştim. Adımı anmış canlar cuma cüzünde.. 13 Kasım 2021 Ct.13.13 Y.Ova/K.Çekmece/istanbul ATMALI / Hoyrat Oradaysa Mehmet Demir Atmalı. Benim için imzayı o atmalı. Yeterli çoğunluk sağlanmamışsa, Seçimi uzak tarihe atmalı. 26 Kasım 2021 Cuma Y.Ova / K.Çekmece / İst. UÇARSU Uçarsu, uçarsu, Yüksekten aşağı uçar su, Fiyatını denetlemeszen, Görün! İşte böyle uçar su... 25 Kasım 2021 Perş. Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BÖLÜM 2 SALGIN GÜNLERİ DÖRTLÜKLERİ KORONA Dörtlükleri PİZU KIRDUN KORONA Korona gelmiştür korona, Pize de gelmiştür korona, Ha bu salgın geçüp giderse, Kak uşağum başla horona... 26 Mart 2020 Perş. 08.08 Y.Ova/K.Çekmece/İst. DERDİMİZ KUR’AN DEMİŞLER Alt yanda Hintli’yi hizaya getirmişler. Üstte; Fars’ı , Arap’ı vurup yatırmışlar. Haçlıyı suların dibine batırmışlar. Bir elde kılıç.. Derdimiz Kur’an demişler... 30 Nisan 2020 Perş. 10.30 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ÇOMAK KALMIŞ Hey ağalar! Bizim ellere böyle n’olmuş? Çakala rahmet okutan bocular dolmuş. Nice babayiğitler de sararmış solmuş, İteği alınmış, elinde çomak kalmış... 23 Ocak 2021 Ct.08.23 Y.Ova/K.Çekmece/İst. RAMAK KALDI İyiyi kötüyü bölmeye ramak kaldı. Bir umut! sanırım gülmeye ramak kaldı. Akça bezini hazırla ve bu Dünya’yı, Sen unut Ey Nafi demeye ramak kaldı... 23 Ocak 2021 Ct.09.23 Y.Ova/K.Çekmece/İst. YOLDAŞIM Madem derdin çok, paylaşak. Önce oturup uylaşak. Bu Dünya gelip, geçici, Doğru karara ulaşak... 20 Şubat 2021 Ct.11.20 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul HEVAL MI MEVAL MI ? Kürt’e göre; "işe yaramaz bir hevaldır" Arap’a sorarsan "hizmetçi bir mevaldır " Kan uykusuna yatmış, yıllarca uyursun, Silkin, yekin ey Türk! sendeki bu haldır? 20 Mart 2021 Cumartesi18.20 Yarımburgaz/K.Çekmece/İstanbul İÇİNDEDİR TİLKİN Unutma ey Türk! İçindedir senin tilkin, Şu hastalığından kurtulman gerek ilkin. Sağlam kafanla dön, tarihine bak, sonra, "Titre kendine gel" kalk ağaya bir silkin... 24 Mart 2021 Çarş.08.00 Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul RABB’MI GÜÇ MÜ? Bize yutturmaya kalkmayın hiç. Sizin taptığınız Rabb değil güç. Derdiniz yüksek makam,çok para, Niyetiniz çıkar iktidara... 25 Mart 2021 Çarş.08.34 Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul KETÜM KADER Ketüm kader, bize de güler birgün. Bu Dünya ’ya gelen de öler birgün. Siz keyifler çatın, hayaller kurun, Azrail’ de düşleri böler birgün. 27 Mart 2021 Cumartesi 11.27 Beylikdüzü/Esenyurt/İstanbul BU VEBAL BİZİM Bizimdir bu vebal bizim. Tükendi takatim , çözüldü dizim. Göçmeye Ramak Kaldı halen, Bu Dünya’da kalmadı izim... 30 Mart 2021 Salı 14.00 Yeşilova/K.Çekmece/İstanbul HALKA Tavuk yerine simit yerim, halka... Paklafı deyi tatlı yerim, halka... Şu soyka Dünya’da sırtım değil de, İşte ben, yüzümü dönerim halka... 3 Nisan 2021 Ct. 20.03 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul İYİ BESLENME Dilediğin gibi yaşarsın etçil. İstersen bolca beslenirsin otçul. Kanın sıfır ve artı ise eğer, İçme çayı, sakın ha! olma sütçül... 6 Nisan 2021 Çarş.20.21 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul KIZIK KAYI Onur Hitit’e yanıt... Farketmez ha Kızık’tır ha Kayı, İki tarafta içersin çayı. Hem Söğüt hem Seben yaylasında, Biner, dörtnala sürersin tayı... NAFİ ÇAĞLAR 7 Nisan 2021 İstanbul AY ATA Sayın Erdoğan Ayata, Küstünüz mü bu hayata? Kimisi çalışır didinir boşa, Kimisi yaşar yata yata ... 21 Nisan 2019 Çarş. 21.19 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul KARINCA Karınca , karınca, Çalışkan karınca, Yuvaya çekilir, Hava kararınca... 24 Nisan 2021 Ct. 12.00 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ÇAĞLAR BİZİMDİR Ölen ölür kalan sağlar bizimdir. Giden gider gelen Çağlar bizimdir. Nice vadiler bize yol vermezken, Geçit verip salan dağlar bizimdir. 26 Nisan 2021 Pt.12.26 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul CENNET İSTERİM Ne çıldırmak ne cinnet isterim. Yoldaşım yoldaşsa minnet isterim. Yaratanıma varsın, birsin dedim. O halde canıma cennet isterim. 7 Mayıs 2021 Cuma 14.21 Cennet Camii/K.Çekmece/İst. MİLLET İSTEMEM Durum dururken illet istemem. Şu yaşantıma zillet istemem. Arkamdan sövüp sayıyor iken, Yüzüme gülen millet istemem. 7 Mayıs 2021 Cuma 15.50 Cennet Camii/K.Çekmece/İst. MEN KÜSMÜŞEM SİYE Soruyem, Urfa’ya gitmişsin niye, Haber vermemişsin biye... Yolun da Antav’dan geçiy, Men de küsmüşem siye... NAFİZ TANÇAĞLAR (doğaçlama) 8 Mayıs 2021 Ct.13.34 İstanbul’dan selamlar BOYLAR BEYİ Oğuzlar’ı toplamış boylar beyi, Boylara başkan olmuş beyler beyi, Dar kafalılar ancak takoz olur, Kıskanır, çalıştırmaz eyler beyi... 10 Haziran 2021 Perş.15.45 Sultanmurat/K.Çekmece/İstanbul GARİ BARİ Doğumuzda Hakkari, Batıda hadi gari, Güney hattını gördük, Kuzeye gidek bari. 12 Haziran 2021 Ct.15.45 Cennet /K.Çekmece/İstanbul KARANLIK Gün karanlık, ay karanlık, ülkenin üzerinde gezinen bulutlar karanlık. Türk Budun’nun yazgısı karanlık. Derneklerde umutlar karanlık. 5 Temmuz 2021 Pt. 21.05 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul İKİ IŞIK BİR AY Bu gece gönlüm deli bir taydır. Dudağımı ıslatan bir çaydır. Arkamda üç ışık görürsünüz, Sol ikisi lamda, biri Ay’dır. 27 Temmuz 2021 Salı 21.27 Karayusuflu / Şehitkamil /Gaziantep YALLARDAN UZAK DURUN Mala tamah eden mallardan uzak durun. Size zarar veren hallardan uzak durun. Bir gün sizden bedellerini almak için, Önünüze konan yallardan uzak durun. NAFİ ÇAĞLAR 14 Kasım 2021 P. 09.34 İstanbul (Bana ayak veren Muammer Tykr kardeşe yanıt) BÖLÜM 3 SALGIN GÜNLERİ HOYRATLARI KORONA Hoyratları Korona, korona, İşini bilir korona, Adamın burnu havada, Korona bir gün kor ona. 26 Mart 2020 Perş. 08.08 Y.Ova / K.Çekmece / İst. BUDA GELDİ Buda geldi, Buda geldi. Başınıza Buda geldi. Sonunu sen düşün Hintli, Başınıza bu da geldi. 17 Nisan 2020 Cuma 16.17 Y.Ova / K.Çekmece / İst. SALLA Salla yağlığını salla, Yamacıma geç te salla. Bekle yavuklum, ulaştım, Senin kıyına da salla... 2 Şubat 2021 Salı 01.35 Şahinbey/Gaziantep ALAYLI Öyle alaylı alaylı, Bakma bana alaylı. Nice insan tanıdım, Birbirinden alaylı... 2 Şubat 2021 Salı 02.02 Şahinbey/Gaziantep HALAYLI Halayı oğul halayı, Başta geç te çek halayı. Senin düğüne gelecek, Sakın ha, üzme halayı... 2 Şubat 2021 Salı 02.04 Şahinbey/Gaziantep HALAYI Halayı oğul halayı, Sakın ha üzme halayı. Düğün dernek kuruldu bak, Başa geç te çek halayı... 2 Şubat 2021 Salı 02.05 Şahinbey/Gaziantep KALAYI Kalayı kabın kalayı, Gelmiş bakırın kalayı, Bu ne kabalık be adam, Sen git ininde kal ayı... 2 Şubat 2021 Salı 02.12 Şahinbey/Gaziantep BALAYI Bal ayı, hey gençler bal ayı, Nişanlı dönemi bal ayı. Düğün bitti , gerdek zamanı, Nerede olacak balayı? 2 Şubat 2021 Salı 02.20 Şahinbey/Gaziantep HALKA Tavuk yerine simit yerim, halka... Paklafı deyi tatlı yerim, halka... Şu soyka Dünya’da sırtım değil de, İşte ben, yüzümü dönerim halka... 3 Nisan 2021 Ct. 20.03 Yeşilova/K.Çekmece_İstanbul MISIR Mısır, Mısır, Tarihin ülkesi Mısır. Nil kıyısında yetişir, Uzun saplı sarı mısır... 7 Nisan 2021 Çarş.15.27 Gültepe/K.Çekmece/İstanbul ALTAYLAR Altaylar, Altaylar, Başı Gök’e eren Altaylar. Yaylaklarında Türkler ile Evcilleştirilmiş al taylar... 16 Nisan 2021 Cuma 15.27 Cennet/K.Çekmece/İstanbul AL AT Al at, al at, Demir kır değil, al at. Binicin kötü ise, Silkele yere al at... 16 Nisan 2021 Cuma 15.27 Cennet/K.Çekmece/İstanbul KARINCA Karınca , karınca, Çalışkan karınca, Yuvaya çekilir, Hava kararınca... 24 Nisan 2021 Ct. 12.00 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul BİLEK Bilek, bilek, Sağlam olsun hep bilek, Bileği güçlü olan yıkarmış, Biz hileyi ne bilek?... 25 Temmuz 2021 Pazar 20.25 Karayusuflu / Şehitkamil / Gaziantep KARARINCA Kararınca, kararınca, Dingin ol, hava kararınca, Bugün üzerime düşeni, Yaptım karınca kararınca... 24 Nisan 2021 Ct. 12.00 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul DANALAR Danalar, danalar, Bostana girmiş danalar, Eline taşı almış ta, Sahibi yerde danalar... 2 Mayıs 2021 Pazar 00.35 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul GERİLİYOR / Hoyrat Geriliyor, geriliyor, Yatıyorsam geriliyor. Akciğerim duman olmuş, Her adımda geriliyor... 25 Ekim 2021 Pazar Cennet/K.Çekmece/İst. SALDIN / Hoyrat Saldın, saldın, Dertlerimizi boşa salsın. Bize hep katlanır dururdun, Yükümüzü taşıyan saldın... 31 Ekim 2021 Pazar 10.27 Yeşilova/K.Çekmece-İstanbul ÜÇ BEN / Hoyrat İçimde, beni kemiren ben, Fıstık olgunlaşmış olmuş ben, Elimi uzattım ağaca, Baktım, kolumda kara bir ben... 31 Ekim 2021 Pazar 12.30 Gültepe/K.Çekmece-İstanbul ÖZLER / Hoyrat Ürekten sevince özler, Ata, balasını özler, Dağların karları erir, Şırıl şırıl akar özler... 10 Kasım 2021 Çarş. 09.10 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul YARASA / Hoyrat Yarasa, yarasa, Yaptığım bir işe yarasa, Bilgi veriyorum boşuna, ”Memeli bir kuştur yarasa…” 11.11.2021 P.11.11 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul YUNUS KARA / Hoyrat Yine ödül almış, usta Yunus Kara, Diğer şairler düşünür kara kara, Durumu sorarsanız Nafi Çağlar’a, Der ki ; bizim bahtımızın rengi kara... 12 Kasım 2021 C.11.12 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul EL VEREYİM / Hoyrat El vereyim, el vereyim. Uzat elini el vereyim. Söyle derdini gardaşına, Sana hem güç, hem el vereyim. 14 Kasım 2021 P.15.21 İstanbul Muammer Tykr kardeşime yanıt. BALA / Hoyrat Bala, bala, İnsanın canıdır bala. Öylesine tat alır ki, Sanki bandırmışsın bala... 12 Kasım 2021 C.11.55 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul KAŞ / Hoyrat Çıktım Beydağları’nın kaşına, Bakıyorum yarimin kaşına, Toros’tan Akdeniz’i izlerken, Dalmışım Antalya’nın Kaşı’na... 12 Kasım 2021 C.12.02 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ATMALI / Hoyrat Oradaysa Mehmet Demir Atmalı. Benim için imzayı o atmalı. Yeterli çoğunluk sağlanmamışsa, Seçimi uzak tarihe atmalı. 26 Kasım 2021 Cuma Y.Ova/K.Çekmece/İst. UÇARSU / Hoyrat Uçarsu, uçarsu, Yüksekten aşağı uçar su, Fiyatını denetlemeszen, Görün! İşte böyle uçar su... 25 Kasım 2021 Perş. Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul YARSA / Hoyrat Yarsa, yarsa, Biri şu yüreğimi yarsa, Fizan’sa sa olsa gelir bulur, Eğer bana, o gerçek bir yarsa… 14 Aralık 2021 Salı 07.40 Y.Ova/K.Çekmece/İstanbul ………………../ Hoyrat |