“Ağlayan Adam”aŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Not: şiirin hikayesi bir şiir dinletisinde tanıdığım usta kalemin kendisini yalnız ve bir kenara itilmiş hissine kapılıp hüzünlendiğini düşünerek o anı ifade etmeye çalıştım...
umarım başarabilmişimdir. saygı ve selam ile... Hey yorgun çınar...! Gel, gel şöyle otur yanı başıma. Biraz dertleşelim, dağıtalım içindeki o kederi. Şöyle, Eskilerden bahsedip, bugünlere değinsek olmaz mı? Yalnız senden ricam, Gel, dik tut başını; eğme ne olur, Yürümesin gözlerine o hüznün nehri. Bilirim. En iyi sen bilirsin, bu vefasızca akan zamanı. Başından aşağı dökülen ak yaprakları… Ve tutmayan itaatsiz dizlerin sebebini.. Ama; Boşver artık sıkma canını; ağlama ne olur. Boşver yüreğin kadar derini-uzakları- görmeyen, Maziye hep kederli bakan gözlerini… Sil at aklından unutulmuş, kenara itilmiş hissini. Yanılıyorsun bak… Bak gözüm hep üzerinde. Hep seni izliyorum. Farkındayım işte, o bilge, O asil duruşuna sinen çaresizliği… İliklerine işleyen yalnızlığı... Ve… Aklından geçenleri de okur gibi, Görüyorum yüreğine çöken kederi. Kimseler farkında değil mi sanıyorsun? Yanılıyorsun bak… Anlıyorum işte, isyanın patlamaya hazır, Ve elimi sıkmandan belli ki… İçinde bir deli fırtına, koptu kopacak… Yüzün gülerken için kan ağlıyor ya… Kimse farkında değil mi sanıyorsun? Yanılıyorsun, farkındayım bak… Farkındayım koca çınar, farkındayım ey koca çınar…! Bu yaşlı gövdende dağ gibi kalp taşıyorsun. Onun için mi hep böyle ağlıyorsun? ____________yorgunkalem… |
Çok güzel başarmışsınız ifade etmeyi. Okurken izledim sanki. Tebriklerimle.