Kabahatin Çoğu Hepimizin Canım Kardeşim
Nazım’ın dediği gibi
“midye gibisin kardeşim Midye gibi kapalı ve rahat…” da değilsin aslında her zaman “Akrep gibisin kardeşim, korkak bir karanlık içindesin akrep gibi...” de değilsin üstelik Hadi, bir iki mısra da biz döşenelim; “ceviz gibisin kardeşim Dalından düşünce Ağır bir taş ya da okkalı bir çekiçle bindirince tepene Öyle “çıt” diye kırılan değil… Daha da kötüsü; Korkudan kendi kendine kırılan içi boş bir ceviz gibisin” diyelim hatta Tamam… “Dünyanın en tuhaf mahlûku…” da olabilir… Şu insanoğlu ve kızı Ve fakat… “kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama Kabahatin çoğu senin canım kardeşim…” gibi de değil yani işin gerçeği… Aşka…/ mutluluğa…/ sevinçli bir düşe Gün ışığını içinde saklayan aydınlık bir gülüşe Yaşama…/ kavgaya…/ ve yarına dair Rayında gitmiyorsa işler bir türlü “Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak” Ve hala “yârin yanağından gayrı her şeyde her yerde…/ hep beraber!...” değilsek “Kabahatin çoğu…” neden “senin” olsun “Kabahatin çoğu…” hepimizin “canım kardeşim…” Aralık 2020 |