DELİ KUŞ
bir çift deli kuştur ellerim
iki yanımda salınır durur göç yollarından edilmiş uzak maviliklere... tutmasam, uçar mıydı yeniden yalnızlığına gökyüzünün ıssızlığına yelken açıp çırpınıp gün boyu bilemeden sürüp giden şansızlığından kaçıp kentin üstünde savrulur gider miydi? Konup dinlenmeden deli kuş söz geçiremeyip yüreğine ağlar mıydı döküp kanatlarını bir bıraksam ölümüne kanat çırpar mıydı aşklara yeniden karşılıksız sevmelerin ağırlığı üzerinde son bir gayretle kanatıp ömrünü süzülür müydü hayatın içine nefessiz bana mısın demeden... korkarım, bu bir garip yokoluş anı sınırları zorlar kendince deli kuş sınırsızlığa akar gurup zamanı güzel günler düşleyerek tuzaklara düşer avcının son kurbanı umuda yolculuk anı tutunacak dal arar her yanı yıkılır kalır, en son yanar alev alev tüter aşkının dumanı ahh ellerim, deli kuşum göç yollarından edilmiş koynuma sığınmış mültecim... kanadı kırık kuşum tut ki vurulmuşum ben de senin gibi yorulmuşum aşka umut başka baharadır zulanda dünü bugüne iliştir de sakla ama şimdi yazadur bakalım ayrılığın menzilinde düşleri çalınmış deli kuşların ölümcül sevdalara uçuşunu kağıt kaleme kavuştuğu anda... |