Aşık-ı MechurEy Aşk’tan uzak kalan kişi Zihnimin ücrların da sinlenen sevda yarasıydın em’siz Yasaklı düşler tuzak rû be rû hallerin ayan Dilindeki sözlere tezat şiiler asılır yargısız infaz edilir tüm eylemler Sen bana teğet geçerken ben kendi dilimdeki lisanla dökülüyordum yalnızlığın koynuna Kendi yalnızlığımla ağlıyor ve yine kendi aynamda cehremi kesiyordum parça pinçik Benimde var geceden siyah gizlerim Karanlık sokaklar gibi izbe ve metruk hallerim. Sonra hüzünle beslenen derin delhizlerim ve daha birçok şey Öyle çok sarhoş gecelerim var ki tüm fallarımda çıkan Zaman tüneline eklenen kaybolduğum yıllarım Sen bilmezsin yüreğimin bu yıkık dökük duvarlarını Alt yazılı bir filmin fragmanı gibi karmaşık ve anlamsız ağlamaları hıçkırarak günceller hayat döngüsü Ben kendi habitatının baş rolünde perdelerin ardında sürgün o ölümlü Fani de diyorlar esasen Bazen hoyrat esiyor iklim buralarda, bazen haydut bir kavganın önünde diz çöküyor bir lokma bir hırka geziyor Mecnundan miras münzevi hallerim Sen bana bakma söylediğim şarkılara takılma Kayıp çocukluğumun öksüz melodilerini ezber etmiş zihnimin şirazesi kayık Küçük fısıltılar eşlik eder bazen, bazen uluorta haykırır kulaklarım sağır ve bazen de dilimde jilet kesiği kangren olur dolanır kalabalıklardan uzak Ve sen sevmelerden söylemler ekerken şiirlere hangi yalan kavganın ortasına mihladın ki böyle damarlarımdaki kan çekilir tenim solarken kış rehaveti bedenime çöker Haydi, bir ağıt yak yalanda olsa biraz hüzün şöyle aşık’ı mechur makamından. Nuray AYHAN... |