Bir Doğum Öyküsü
Bir doğum günü...
Yıl bin dokuz yüz seksen bir, On Ağustos, Haftanın ilk günü, pazartesi... Can içinde can, Zaman dokuz ay on günü çoktan geçer Çatlamış dudakları, takatsiz hali, Bomboş hastane koridorları... Sancı, ah şu sancı, çığlık ile gelince Zaman, o anı yaşayan için çoktan geçer Doktor, ebe zor bela buluna gelir, Can, bir köşede ölüp ölüp dirilir. Ümit yerlerde kan kaybetmeyi başlayınca Zaman, o anı yaşayan için çoktan geçer Ve bir bebek daha doğar Hayattan muhacir, sükûneti ise manidar... Aşk, aşk sancısıyla vücut bulunca Zaman, o anı yaşayan için çoktan geçer Bugün... Bir nefes kadar kısa Bir hasret kadar uzundu ömür İnsanlar suretlerinin suretleri kanımca Zaman, bu anı yaşayan için çoktan geçer Sevdayı anlatmaya mürekkep de yetmezken Anlatılan bir sevdanın ilk satır başı, Aşk, kulun gözünde bir damla yaş olunca Zaman, bu anı yaşayan için çoktan geçer Ve son söz... Verilen sözü unuttuysan ya da her neye inanıyor ve yaşıyorsan. Dön bir daha başa, baştan oku gönlünce. Zaman, o anı yaşayacak için çoktan geçer O söz ki tekrar tekrar okunası, Araf Suresi, yüz yetmiş ikide bilinesi. Beklenilen gün gelip çatılınca Zaman, o anı yaşayacak için çoktan geçer Bir gün okuduğun şu Mesut toprak olur, Can dediğim cismim kanatsız uçar durur, Aşkla yaratandan bir nebze haber alınca Zaman, o anı yaşayacak için çoktan geçer Mesut Tütüncüler Denizli (Arşiv - Güncelleme yapılmıştır) |