Sanata Dokunan Yılan Bin Yaşasın
“susanın içinde çığlık olmaya yeltenen şiir”
“Az bi mürekkep yalamışlığımız Bir iki kitap okumuş Az da olsa “edebi “ birkaç mektup yazmışlığımız var, eşimize, dostumuza… Sanattan, edebiyattan, şiirden ve müzikten anlarız.” diyordu; Sanatın, edebiyatın ve şiirin gözleri önünde; Silah seslerini; Kulakları tırmalayan ve uyumsuz çalan bir davul gibi İşaret parmağı, şarjör, tetik, namlu Ve mermi boyu notalara çevire çevire Elindeki bıçağı dramatik ve melodik dans hareketi Ve soğuk bir ıslık sesiyle havada döndüre döndüre “seni ben yarattım; büyük bir tutku ve şehvetle sevdiğim gün… Ve sen, bana karşı -Beni terk etmek gibi - günahların büyüğünü işledin Şimdi… Sana bağışladığım hayatı geri almak farz oldu bana…” “ben onu sevmiştim. Hak etti oruspu…” diye bağıra bağıra Kadını yaratan Tanrılar gibi Tanrı taklidi yapan Ve kadına defalarca bıçak saplayıp, kurşun yağdıran adam… Çığlıkları duymayan… Kılını kıpırdatmayan Sağır sultan sanatınız, şiiriniz, edebiyatınız batsın Sanata dokunan yılan bin yaşasın… Haziran 2020 |