Can Kırıkları
Gecenin en karanlık saatlerinde,
Ömrünü tamamlamaya az kaldığını bilmenin korkusuyla Titreyen mum ışığı üşümekte ölüm korkusuyla benimle birlikte Neşet baba eşliğinde demlenmekte yarım kalmış hayaller Tütünüm alevlerle her buluşmasında can bulmakta, Ve tütünüm her can bulduğunda gözlerim uzaklara dalmakta Ta ki tütünüm ciğerlerime son kez ağrı saplayıncaya dek Ciğerlerimde dönüp duran yalnızca dumanlar olsaydı keşke Lakin can kırıkları batmakta her nefeste Düşe kalka geldim bu yaşa , Yalan dünyanın büyüsüne kapıla kapıla Bir bu kadar daha yaşar mıyım bilemem Fakat ölmek istemem, Bu genç yaşımda beni hayata küstürenlerden almadan intikamımı Ve ölmek istemem huzur adı verilen o hissiyatı hissetmeden Biliyorum her ölüm erkendir ve sıra herkese elbet gelecektir İstemem öldüğümde tek bir kişi dahi arkamdan gözyaşı akıtsın Türküler söylensin ardımdan, en çok da Neşet babadan isterim Yalnız o anlar halimden bilirim Kimseyi üzmesin isterim ölüm haberim Ve kimse iyi bilirdik, iyi insandı yalanlarını söylemesin ardımdan Eğer görmediyse ben hala nefes alırken acılarımı Lakin ben saklamayı, gizlemeyi iyi bilirim canımın acısını Her aklıma geldiğinde canımın kırılmışlıkları, Zihnimde dolanır durur Ahmet Kaya’nın nereden bileceksiniz parçası Bilmesin sevdiklerim, bilmesin anam, bilmesin kardeşlerim, bilmesin yarim Onlar üzülürse ben bir defa daha can veririm, Sahi, bir insan kaç kere ölümü tadabilir? Ahmet Aytaç |