dilek// . . . bir iptim, iptim kendimce uçurtması, rüzgarı olmayan önce aklıma karıştım sonra saklıma çocuktum ta ki içimdeki uçurtmam vurulana kadar o kadar çocuktum ki baktıkça ağabeylere, ablalara baktıkça rengi bile olmayan o kavgalara bir ölüm bile etmeyeceğimi anladım bu dünyaya ne kadar çoktum oysa o kadar çoktum, çocuktum ki ağzımın hep ılık süt ruhumun ise, ormanlar dolusu karamelize deniz kokmasını dilerdim karası iri zeytin gözlerimle, dokunaksız gözeneklerimle baktığım, dokunduğum kadar mavi, gördüğüm, sokulduğum kadar da yeşil olmayı dilerdim teri, rengi, ruhumun kirlenmemiş dengi, salçalı ekmeği olsun isterdim bu izbe sokaklar sokaklarımın evim, evimin de kuytusuna masal olmasını dilerdim sahi, Tanrım neden ben, neden henüz adımı ezberlemeden neden, şimdiden üzerimde kusmuklu kefen güne yarını ve henüz ömrüme acıyı katmadan hesap, hesap lütfen... . . . // ilhanaşıcışubatikibinyirmibir |
çocukluğumuzun
demirden kirişleri bu kadar sağlam olmasa
herkes için bunca oda ayıramazdı
kalp kapakçıkları..