Aşkın Böylesi
Buruk, kırık ve savruk olmasın hiç aşkımız
Yaşansın doğal doğal incitmeden ruhları Cebinde taşı beni, elden olsun farkımız Gözlerini açmadan bana bak sabahları Gönül mührüm, gözümden gitmezsin bir saniye Mevzum sensin hep kâğıt, kalem ve klavye Söyle kurban olduğum, en şahika seviye Sana taçlar takıp kim kıskandırdı şahları Elde mi düşünmemek, görmek istemek seni Ve giymemek kıskançlık örgülü ak kefeni Geç beni ,mest edersin seni bir an göreni Azrail’siz alırsın şaşırmış ervahları Diğer âşıklarından kalbimi kıskanışın Ömürlüktür, senin tek gülümseyen bakışın Gözlerinle kalbime işlediğin nakışın Giydiremez bana sen yaşadıkça siyahları Gül yüzün hüzün hüzün gözümde sel-yaş olmuş Elmas sandığım kalbin kurşun gibi taş olmuş Nedensiz öfke sana yavuz arkadaş olmuş Ardına takmış vefa katili tüm vahları Umudum olmadı bu saf aşkta hiçbir zaman Sevdiğim bu garibi kalbine sor öyle an Elbet bir gün düşecek aklına gördüğün an Bulsun böyle âşığı dünyanın seyyahları Zaman ince bir yelek, nefis bin bir eziyet Hoş bakış, ince kelam erişilmez meziyet Aşkın bana Allah’ın lütfu garip vaziyet Yaralı gönlüm, senin ihya et ya da mahvet Hayrani davet etsin boşuna cerrahları şahika:dağın zirvesi, ervah:ruhlar Muharrem Delibaş 10.05.2017- 13.02.2021 |