Ne Olursa RüzgarındanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Gönül sarayımda ömrümün yarı
Sevda dağlarımda beyazdan karı İçimden gözlenen sevgim pınarı Sokağımda sendin esmerim bir kız Osmanlı kadınım Aysel’im sen kız !
//aşkın gölgesi kutuplardan bile serin//
yana yakıla baktım deli bir gözün kirpik süzgeçlerinden ya içildim yada içilmedim sol yanıma bir ok attı akıncı ruhumun bozkırlarında sevdalı yokuşundayım aşkın gelincik çiçekleri kokladığım kekik kokularına karışmış her sevda böyle değil mi ? kokusunu hasret yaptığım defne kokulum arsız bir küheylan gibi gidişime bakma ben; asırlar ötesinde kaybettim en güzel menekşemi şimdi düşlüyorum kelebek kanatlarında İrem bahçelerinin Belkıs yurdunu çöllerime taşıdım sevda vahalarını Leyla bilsin Kay’sın gözlerinden ey asi ruhumdaki sen; kıyısında bendim Fırat Dicle derken ağır ağır koştuk kutlu deryamıza Harran ağır bir bedeldi susuzluğumuza Kudüs göz yaşı döktü hasretine Yusuf üzülmedi mutlak kaderine Hallâc-ı Mansûr boşuna demedi; "bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar" Cehennem acı çektiğiniz yer değil, acı çektiğinizi kimsenin duymadığı yerdir" "ben derdimle hoşem" derken Fuzuli seni düşündüm aşkın mavi göklerinde ayın aylasında bana güldü gülüşün bülbüller Şeyda ben maşukun yanıyorum ya leyli en koyu nar-ı ateşinde alevlerimden bak gözlerin görmediğine küllerinden savrulmuş k’özün bende artık yeter üfleme ne olursa rüzgarından... 13/02/2021 İskenderun |