Duyduğun Ölümün Sesi
Yastığımda hikayelerimi, bakışlarını
Sıcak kalmış anılarımı uyuttum. Doymadığım bakışlarını göğsümde sabahlara yatırdım. Doyulmaz dokunuşların vardı. Rahatsız olma, kalkma, Bakışlarını kaçırma... Nefes almazdım. Sen uyu rüyalarda, sakın kıpırdama Değişmesin nefes alışların, alışlarım, Alışılmışlarım da yok sen de yoksun, Gelirim dedin giderken, beklemiştim. Zaman geçmedi, Dünya gelinlik giymişken, sabah fakirlikten kalan zenginliğimle Uyandım yarınlara Toplanmış insler cinsler, Herbiri bir yerde seni bekler. Dışarı zemheri, Dışarı kar Dışarda yatıyor yar. Buz kesmiş solgun bedenini ısıtırım Demek istediğim Yar İzin vermediler yatmana Ne onlar ne de kar. Sıcak yatağında halen kokun gelir Her uğradığımda yanına. Bade oldun meylerde, seni içtim Hasat zaman geçti seninle biçtim Hazanlardan bahara sensiz geçtim Ne zaman geçtin hayattan Binmem daha düştüğümüz attan. Gidişinle neler değişti bilsen Sanki geçiyoruz sırattan Mezar taşındaki adınla soldun Oturduğumda, taşına baş koydum Omuzumda güç boynumda koldun Gittin sessizce Azrail’le bir oldun Sen gidince şehrin ışıkları körsendi Seninle parlıyormış, sabah gelmedi Geceler loş, sokaklar boş kaldı Yağmur bulutu şehirden gitmedi Sandal çıkmadı denize, Dalgalar sahile vurmadı Kokun yaktı doldu genize Saatler bile kurmadı Zaman durdu bize İki kürek, üstüne toprak attık İnan o kötülüğü de yaptık Hayallerin eskidi, çerçiye sattık Yeni hayal büyümedi battık. Şimdi yanaklarda ırmak izi var Kahvelerin bulut ağırlar Kızıl saçlarını rüzgar tarar Baharlar geçti senden Ölümün sesidir bize kalanlar. |