Ey İki GözümÇarşıda garipler sokağıydı burası. Mavi şemsiyelerin düşen gölgesinin serinliği vardı sokakta. Çocuklar oynar, gölgelenirdik bankta. Damağımda kalan tadıyla, yollar buraya getirirdi ruhumun huzur bulduğu masalda. Ey Sen Kahve Gözlüm Derdim idin, dermanım oldun. Duyduğum iç sesim. Gözbebeğim Tenime üfleyen rüzgârım Yangınım, kıblegâhım. Şimdi yaralı kalbim çoktaan orta yaşı bitirmek üzere tırmanıyor surlara. ... Aylar yılları kovaladı aklımda. Bir ömür düşündüler ardından, gidip kalmak arasında geçen yıllar yangınımda. Bu şehrin yıldızlarına uzaktan bile bakmadım yokluğunda. Giderken şehirden, ceketim çantam ve içinde anılarım geldiler yanımda. Geri dönmeyi düşünen gelmesin diye tembihledim herşeyi, Anılarım kabul etti dönmemeyi. ... Yollar bizi yıllar evveline götürdü. Burnumun direğinde sızlayan kokun, zift karası gecelerde yangının. Lavanta bahçelerinden geçerken lepiska saçlarına dolanmıştı hayallerin. Kahve çekirdeğim derdim boncuk gözleriyle ağlarken, Cezveden taşan kaynamış kahve gibi birden boşalırdı yaşların. Yılların yorgunluğu süzülüyordu kahvelerinden. Şişmişti göz altı keselerin. Bakmaya doyamadığım pürüzsüz yüzündeki solgunluk, Yıkılan hayallerindeki yıpranmışlık, nice badireden çıkan gençlik aşkım, Ne çok tükenmişliği görmüştüm. ... Hayalleri vardı gençliğimin Herkesten farklı edası Panjur istemez bir oda yeterdi Her şeyime yaren, ruhumda gezen. Sen! Daldığım yollarda omuz başıma dayanan, göğsümde ağlayanım. Derdimin dermanı kahve gözlüm Ruhuma üflenen alın yazım, kaderim Amel defterimde son günahım! Dediler ki sana; "bir gün beyaz atın nal seslerini duydu üstünde prensi gördü. Beyaz at ve sırtındaki prensiyle açılmış kollara atlayıp gitti" İnanmadım lakin yalnızlığı da seninle yaşayandım. ... Kokuların içinde en sevdiği lavanta Korkuları yüreğinde, Çiçeği sularken konuştuğu begonya, lavanta aşk gelirdi ona ... Rengin en koyusunda olan saçları lavanta kokardı Aahh o lepiska saçların! Omuzlarından aşağı saçılırken buklesi başlardı sarkan, Nasıl sever kıyamazdım. ... Solgun ceketin içinde ateş böceği gibi uçardın Papatya ve sarı lale ile birlikte çiçek tarlasında kaybolur, melek gibi görünen kefen misalı beyaz gömleğiyle dönerdin yanık yüreğin ceketi elinde. Her dönüşünde akşamın serinliği ile sevgi yudumlardım nefesinde. ... Dediler evlenmiş atın sahibiyle. "-Anlatabilseydim, görebilseydin, nasıl kırlangıç gibi süzüldüğümü yüreğine nasıl ayaklarının ucunda kök saldığımı bir lavanta misali." derdin. Kızdım, içerledim hatta çerledim. Kandı, suya kanar gibi. Parmağımda hayalleri kaldı. Saçlarına dolandı parmağım Saçında kaldı. ... Ey sevgili Dilemezse yaratanım dermanı kim verir söyle? Sığdıramam yaşadığımı bin ömre Ömr-ü muhayyelim idin sensiz geçen her sene Ahlarım vahlarım çıkarken göğe sağanak olup yağmaz mı yere? Ömrümün törpüsü, Gönlümün muhabbeti Ruhumun kadim dostu misafiri. ... Yolum düştü yine memlekete Hüzün sokağından geçtim İlk defa sensiz Yanımda utangaç gençliğim Seni yadettim, ölmüşlerinle. Yaşıyor musun? Duymadım burdan! göçtüğünü Demedi kimse öldüğünü Çok özledim Yüreğim yangın yeri Gönlüme inen sevda yelim Kara bahtıma ışıksız nurum Sinemde kavrulan közüm, Çınlıyor kulaklarımda Gecemi aydınlatan naif sözün Gah ağlar gah inlerim Zindan oldu sensiz gecelerim Dolandı canıma aşk zincirin Senin elinde divaneyim İçin için içim kanar Hakk’tan dileğim, Seni vurmasınlar Yarama dokunmasınlar. Tenim yangın yeri Diller lâl Yürek zindan olmuş Yaşıyorsan kalma na mekan Göçtünse inşaallah cennet mekan Dilerim Allah’tan. |
İçinizi ferah tutun, ulaşır sevginiz her nerede her ne durumda olsanız da bu kadar çokken. Gerisi fiziki dünya, anlam diğerinde.
Sevgilerimle Duru Hanımcığım