SEN...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Kambersiz düğün misali Ölümün sökün ettiği dünün meali idi Sessizliğine binaen şehrin Kapıp da koyuverdiği her yıldız Metruk bir düşün gizini sürerken ömür… Düşlerini giyin, sen şair Öksüzlüğüne bir nida eklesin sair gölge Sözcüklerine tutku kat Tutkuna tutuklu Ölü bir öfkenin kabrini kaz sonra Azat edilesi ruhunda Dinmeyen rüzgâra da bir çalım sen at: Atabildiğin kadar yüksekten Düşmelisin en dibine en derinine Hani bilinmez kıldığın afaki yüreğin Hani kanayan imgelerin Alın terinde saklıdır nefesin. Öykülerin var öykündüğün Öldürdüğün nefsine katık ettiğin Dünün ve kayran Ah, bir de bitimsiz hüznün Kat çıkarken surelere Şuuru olmayan kalemin biter mi hiç derdi? Hele ki kalem ve şair iç içe Sonsuzluğa dair zemheri Maytap geçen gölgeler Firarı ruhun sancılı bedeninden Düşmeye görsün bir de insanlar Gözünden Ama en çok da yürek açtığın… Endamlı düşlerini savur, şair Savun varsın saf yüreğini Masum bir ç/ağrıdır elbet Aşka dair her şiir mi zehirdir dününe? Dünlerine şükran duy ta ezelden Çektiklerin ne ki Sen yeter ki dokun an’ına Yarınların sersem sepelek hücrelerinde Yeniden doğ ve doğur Yetmedi defalarca böl ömrü Öl de dize dize Diz dize verdiğin hangi mevsimdi sahi? Yalnızlığın doğasına rükû eden Bir teselli En çok ömrün hicvi Kon ve uç Uç ve öl Öl ve yaz, sefil şair Zemherilerin tutsağısın madem: Ne ala ne ala. Alacalı bulacalı mıydı sahi öncen? Öncenden kasıt kapısını kapattığın Her yüreğin de asılı ilahıdır hani Sözcüklere esir Aşka nesirler yazdıran Sen, sefil şair Bilinmeze dokun ve okun Varlığın karalama Yazdıkların illa ki hayallerin hatırına Hatıralar dünde kabir Yarına sarkaç Anda saklı teyakkuz Ölümüne sevdiğin her hücresi yokluğun Yalnızlığın boyu kıldan ince hem Şiire sığındığın gizlice… Elem türküleri çalar Sönen beti benzine Yeniden dokun yüreğinin Mevsime adaklar adasın sefil şair Anmak ne ki? Ar bildiğin her duyguda Doğmak yeniden Ölüme giden yol hem yazmadığın günün gecen Kör noktası mı yüreğin? Şiire bandığın tenin ve tinin Ruhuna elzem imgeler kondur Varsın soldur kalan ömrünü Bir beyitten öte Telaffuz ettiğin bunca şiir ve dilek Muğlak düşlerin de habercisi üstelik Kanayan dizelerinden damlayan Heyecan ve hezeyan yüklü son mevsim Oysaki yola çıktığın o ilk günden yok ki farkı günün. Günyüzü görmeye yakın Öldürdüğün nice ağıt Issızlığına düşkünsün madem Nedir telaşı bunca sihrin? Bir dokun ve kaybol Yanan ferine alışkın hüsranın Yakmayan sadece acının fendi Yenmişken kırık dizeleri Kılıf biçtiğin günün İnhisarında dünün Körpe bir sevinçtir nazarında şiirin Dizeler aşırdığın daha dün gibi Varsın yanıl yeniden Yeniden doğmak değil mi ki muradın. Yanan közüne som altından Rüzgârlar kat Serpilen umuda açılası kanat Varsın dokunulmazlığını yok saysın evren Yok sayıldığın bunca zaman Yetmedi mi? Bir şiirin kisvesi ol Ol işte: Olmazın oluru bir günde Ol, diyen Rabbine biat Kaskatı kesilen bunca acıya inat… |