Denizin Nerede Ankara
"ankara’nın taşına bak
gözlerimin yaşına bak" ankara’nın taşlarında oyuklar yoktu ben ağlamadan önce sakarya caddesinde hep de aynı yere basmış ayak izlerim var benim sana geldiğim yolun her noktasını çiğneyemezdim ki gelemediğimde ne yaptığımı bir kuğulu park bilir bir de gözyaşlarımda yüzen kuğular ne de çok resmi kurum var bakanlıklar’da hangisine dilekçe verirsem sığınabilirim sana sana sorularım var benim ulus yine yürünebilir uzaklıkta mı kızılay’dan sümerbank aynı yerde mi bayan gömleği alıp giymiştim anafartalar çarşısından erkek bayan gömleği giyer mi hiç bir bilsen senin yerine giydiğimi sana sorularım var benim hâla hacıbayram’da mı o simit satan çocuk görünmek istememişti öğretmenine saklanmazdı görse benim sattıklarımı utanmazdı bilse onu bulmak için yaptıklarımı sana sorularım var benim demetevler, telefon kulübesi, jeton, ahize annem gözyaşlarımı bile koymuş valize sonu hâla or-an’mı çankaya’nın biri yukarıda mı ayrancıların seyranbağları duruyor mu yerinde dikmen mi yoksa keçiören mi derinde beşevler’e yaptılar mı altıncı evi oldu mu bahçelievler’in bahçesiz evi sincan’a giden tren tıka basa dolar mı lale durağına gelince lale kokar mı batıkent’te kiralar ucuz mu yine balgat kavuştu mu o çok sevdiğine caddeler emek’te hep sayı sayı gel de benim içimde yürü kızılay’ı gölbaş’ı çam kokusu sürünür ümitköy’den eskişehir görünür yeşilbaşlı ördek eymir’de yüzer ulucanlar maziye bir sünger çeker kocatepe ağlar hep için için ulus’ta izi var tatlı geçmişin kızılay yorgun sıhhiye kırgın çinçin kimbilir nereye dargın kızılay’a komşu, mutlu cebeci dikimevi terzi, ostim tamirci bağlum’da harika çiçekler açar hasretlik çekenler mogan’da ağlar şahittir çağlara Ankara kalesi çıkrıkçılar yokuştur bitmez çilesi dağların ağaçsız hep taş ya senin bağların bağbansız hep boş ya senin çağların imkansız hep düş ya senin anlarsın halimden hep kış ya tenin anlarsın halimden hep yaş ya gözlerin dışkapı’dan çıkanı bekler misin ankara gözlerimin yaşını siler misin ankara yarım kalmış tebeşirlerim sınıfta çözemediğim soru elimi cebime atınca olmayan para gitmeyim diye Kadir’in vermediği bilet karlı o akşam inat edip uzaktaki öğrencilere yürüyerek soru çözmeye gidişim soğuk kışlarının buzlu sularında yıkanışım uyuz ile katran karasına dönüp zift zift kokuşum takside kalan gümüş düğmeli ceketim simit satan en özel öğrencim gelsem yaşar mıyım yeniden sizi biliyor musun her sabah uyandırdın beni dalga sesiyle hiç hissettirmedin denizin yokluğunu denizin nerede senin söyler misin ankara |