Öztürkler neye ne derİkrah diye nefrete der Melun diye acımasıza der Tomar diye desteye der Onarmak diye tamir etmeye yapmaya der İntizam diye titizlikle yapılana der Tuhaf diye garipliğe der Acayip diye esrarlı hale der Cılk diye sıvıya der Peltek diye kekemeye der Serp diye bir şeyi bir yere atmaya der Savur diye bir şeyin uçmasına der Gübür diye toza kire drr Somurtmak diye yüz gulmemeye der Avanak diye salağa der Sersem diye baş dönmeye der Mübah diye müstehaka der İstikak diye aş maaşa der İstihak diye ağırlığa der Define diye hazineye der Maarif diye takvime der Ödünç diye veresiye emanete der Sahanda diye rafadana der Aylak diye boşta olana der Vesile diye sebepe der Kesim diye kısıma yere der Kukumav diye baykuşa der İhtişam diye asortiklige der İkram diye ağırlamaya der Sedat hunkar Karamecnun Cennetullah |