Düşümde
Beyaz mavi panjurlu
dut bahçeli evim İçinde üç canımın ötesi her biri benim hayatım canım sebebim Açmışım nevalemi akşam sefası malum Kaya tuzunda pişmiş balığım soğanım biberim azıcıkta cumartesi pazarından aldığım kavunum greyfurtum Tevekkül saatlerim benim okunacak ezanlar birazdan dolacaklar etrafımdaki avlular Sonra okunacak selalar hurra cennetlikler sürüsü çoktan dolmuştur bile dolacak saflar kılınacak namazlar ibadetler Ben aynı cümleyle tövbe haşa tövbe haşa diye hala tevekküldeyim Dokunuyor bir el cepleri bom boş olan pantolunumun paçalarına sallayarak baba baba diye Uçuyor uçurtmam tut baba tut yükselmesin fazla ipi kopacak geri getiremeyiz diye Bırak yavrum bırak ipi kopacak olanının çoktan kopmuş avlular dolmuş istismar tarikatına dönüştürülen ibadethanelerde kılınıyor kabulu olmayan ibadetler Tekrar sallıyor cepleri bomboş olan pantolunumun paçalarını Lişra Linamın eli bu uyandırıyor beni düşümden uçan uçurtmasının ardından koşturmak için Koş baba koş yakala gitmesin uçurtmam minareye takılır yoksa nasıl indirecez o zaman indiremeyiz sonra baba indiremeyiz sonra diye uyarıyor beni kızım canım bebeğim... YirmiİkiAralıkİkibinYirmi Faruk Fahrettin Özcanan |