İki Sözün Arası
Nereye kadar sürecekki
Ne o var, Ne ondan iz Çığlıkların içinde biz Ne kadarda sessiziz Ah şu mavi gökyüzü Bukalemun hayatında Seni gördüğüm an Batacak güneş kollarımda Ey ay harap olur İki gözüm önüme aksa Allah’a ulaştımsa Sen Mescid-i Aksa Karanlık ateş olup Gözlerimi yaksa Ne büyük yalan Ne büyük yalan Ey gecenin kadını Ne gündüzü beklersin Doğacak güneş değil Batacak aydamı kaldı akın Ne doğacak güneşte Ne gidecek ayda Senin hayalin Düşen yıldızlarda ve belkide üşüşen Diline bir kaç kelam Olmayan bir selama Aleyküm selam Neyse, herneyse Kendimdeyim diyerek Bir nebze olsun Kendine gelebilmek... Allah bir aşk yarattı Aşıkları, aşka battı El attığım herşey Elime yüzüme bulaştı Yinede güzel Yinede güzel Yinede güzel Ne güzel yalan En güzel yalanları Artık ben söyledim Yokluğunda dediğim Düzmece bir amin Her kadının koynunda Seni aldatıyorum Ki sana, yemin ederim Ya rabbel alemin Bir aşk meyvesidir Senden istediğim Yeminlerle yemedim Tövbelere gideyim Aşk dediğin bir suysa Bende çöllerdeyim Ne olacak halim Yeminle durum vahim İzahsız ağrılarımda belki Ruh bedenden tayin Bu kalp katiline Benden vekil gönderin Hilafet yanlısıyım Adalet senin Kalmadı benliğim Oldu senliğim Bu yüzden ki kadın ben böyle Senli benli sohbetlere Alışmaya çalışıyorum bir nebze olsun Sizlerin değerini öldürmek için Ben seni yaratan Allah’ha Ben seni yaratan Anneye Ben beni teslim eden kelimeye Ben aşığım bu aşka Neyse teslim, tek tesellim Ben olmayan bana yakınlaşman Kime gülsen, bana gülersin Kimi sevsen O’yum artık... Artık şu koca evde Mumla aranır oldum Aşkın o manasını Hep erimekte buldum Buldum galiba buldum Yastığımın altında Yatacaksa bir ölüm Yatsın artık koynumda Artık bitsin bu oyun Bakın tekrar yumuyorum Sonsuzlara sayıyorum Sonsuzluğun şerefine Sen geldin ben gittim Ben başladım sen bittin Aman Allah’ım ne berbat filim Hep tesadüf, hep tesadüf. bir söz kalır dilimde olurum gölgene gölge bu şairin elleri karanlığın belinde tutarsın ellerinde şu kalbimin nabzını deneyebilseydi keşke bu sefer son şansını bedensiz bir bedenin içinde bir yerdeyim bela olsan nafile başıma tac ederdim ki sana yemin edeyim ya rabbel alemin sen varsın kapıda çıkmaz kim o seslerim tek tıkırtı bedende kemiklerin sesleri benim yerime şeytanım alıyor nefesleri ölümlerin ölümünü zaman nabzı atarken gidenlerin elemini ellerimle gömerken tadıyorum tatsızlığı kalıyor damağımda elvedanın şerefine son kez yudumlanınca parçalanır kadehler akan kanın niyetine tokuşturalım artık bir aşkın şerefine paha biçilmez nefretin dönülmez şehadetine mani olursun kadın sen ulvi rahmetime anlardım bir zamanlar ki rüzgarların dilinden tutmasaydı keşke ateşlerimin elinden ve karanlığın hamlesi bu bembeyaz bir kağıda güneş bakacaksa batsın bir senin kollarında ellerini tutuyorum tıpkı bir güneş gibi buharlaşırken birden; işte aşk dedikleri demekki diyorum bu gözlerimin nemi henüz çöken karanlığın olacak son demleri |