Gümüş Bir Tepside Hazana Sunmadım Gülüşlerimi
Ben,
Gümüş bir tepside hazana sunmadım gülüşlerimi Ki onlar, mimiklerimi askıya almadan çok önceydi… Hiç… Ama hiç yüksek rakımlı bakışlarım olmadı, Tıpkı,tıpkı senin gibi… Ben, Habis bir ura hapsedilmiş bedenin, Günbegün kuruyan damarlarında Kaybettim… Ve yaşlı bir kadının, Dağılan pazar yerinde, Tezgâh altında unuttuğu ellerinde… Kaderi kara çocuğun /Adına anne denen/kimsesini Kimsesizler sığınağında ararken Unuttum… Evlere sığmayan babanın, Göklere sığdırıp öptüğüm Pınarı kuru gözlerinde, Gözlerinde unuttum gülmelerimi… Ve gamsızca başını yastığa koyanları, Bakışlarımla vurdum. Kâh üşüdü omuzlarım… Bank üzeri taş yastığım oldu. Taşıdı omuzlarım… Islak karton kutunun alazında ısındım… Ekmeğe katık aradağım da oldu, Terimle yıkandığımda. Ben, Gümüş bir tepside hazana sunmadım gülüşlerimi ! Derme çatma düşlerim de oldu, Tavan arası sakladığım hayallerimde. Hiç… Kibrimin katili olalı hiç af yüzü görmedim İstemem de ! Çok gördüm bakışların gibisini… Ve mabetlerinde terkettim. Hepsini… Ama hepsini… Ben de sövdüm… Ben de söylenmeyi bildim gün geldi Ve daha dün, son tövbemden az önce… Tıpkı senin gibiydi, Tıpkı senin gibi bakınca gözlerime, Lâ Havle…Lâ Havle… Özlem Pala |