BİLEMEZLER...‘’Gözlerinle dilin arasına gerili uçurumu seviyorum. Kekeme özgürlüğünü seviyorum. Beni uzaklaştırmaya çalışırken aklından geçenleri seviyorum. Ölümdür en büyük zaman, bilmez takvim gezenler bu iç çekişte yanan hayatı seviyorum…’’(Ş. Erbaş) Düş özürlü gün ışığı hem bilemezler de içimde hıçkıran o küçük kız çocuğunu. Sadece severim kendimce Ellerimde yetim bir günce Boğmaca geçiren akşamlar Asılı kaldığım aşkın asası Dirilen hazanda saklı hem sözcük pazarı Yetindiğim bariz hem Yetemediğim bir evrenden bana mı ne? Alyuvarları imgelerin Kıt kanaat sevenlerden değildir hani şiirlerim Alyuvarları saklı içindeki anlamda Bir düştüm ki yangına Sağ çıkmak ne hikmetse Korunduğumu bildiğim Hangi kolluk kuvveti ise Defalarca ölüp dirildiğim Mevsim gibi fevriyim Bir Şems olsam keşke İndinde bunca gölgenin Hala kalabildiğim kadar saf ve beceriksiz Batar da batar sivri dikenlerim Çuvaldızından da beterdir hani Kendime ettiğim sitemlerim. Gecenin ferini sevdim, nemini de Almış yürümüş namı karanlığın Lakin mesele karanlıkta yol aldığın Aydınlık kılan nefesimi ölü nefsimi Açlığa da susuzluğa da dayanıklıyım Ne ki bunca acı çıtasını yükselten? Ne ki bunca dar açı içimi genişleten? Muhatabım ay, gök ve yıldız Muhbirimse gözyaşım gönül gözüm Bir akla zararım ki yürürken yolumda Kayıt aldığına aldım mazi ne ki? Umudum elbet doğacak yarında? Varlık katsayım: ah ne de uyumsuzum Sancılı yüreğim, mabedim, alın yazım Boyum kıldan ince elbet esintisinde kaderin Kederi de iyi bilirim neşeyi de Görmediğiniz kadar mutlu olmayı becerebildiğim Hele ki kalemin d/okunuşu Fethedilmişse bir de yüreğim Sen, o ve onlar Ait olduğum bir şatafatlı saltanat ki Dünya nimetlerinden uzak bir rakımda saklı elbet İzah edemediğim milyonlarca külfet Allah bildikten sonra Eh, bir de gönül dostlarımla kurduğum muhabbet. Dem tutsam ne olacak ki hayatta? Atıfta bulunduğum onca nimet Uzak kılındığım bir rehavet ki Kaybolmuş ruhların çalarken sazı: Azınlıktır ruhum, sözcüklerim Bir aklı evvel kul ki: Bilemedim deli miyim veli mi? Sevdiğime kani sevilmekten öte Tozunu attığım bir eksen Revnak acılar, sözcükler dile pelesenk Bir de huzura erdim mi ansızın: Bilemezler acı mıdır dilim yoksa tatlı mı? Göğün harareti sinmişken göğsüme Gönlümdeki dilekler ulaştı madem katına Rabbimin Kimdir ölü kimdir diri? Sorarım hani içimdeki g/izi Tetikleyen bir kehanet mi? Devindiğim değildir payıma düşen Bilemezken nedir beni bekleyen. Umudum saklı yaram da yamalı Acıma kat çıkan bunca zalim ve münafık Bilemezler de bunca kuş hepten yaralı. Bir yangınım sönmeyen Sönmek ne ki? Ateşi daha da tetikleyen bir özlem Hem Rabbime hem kendime Yazmaktan öte yazamadıklarım Bekler beni elbet tetikte Beklemekten kasıt varlığım nasıl ki emanet Rabbime Bir seyyah yürekten taşan bunca hece Sevmenin meşrebidir yazmaya durduğum o nihai hikâye Sonlanmasın da ömür yazsın gücü yettiğince. |
Dualarımla selamlarımla her daim.