SENİ ARARKEN HAYALİN UMUDU
Bir.
Sen gittin sen gittin Akşam karalarla kapımızı çaldı Boynumuz bükük öksüz kaldık Sen gittin Süzmedi bizi merhametin bakışları Biliyorum buralarda şimdi Şu kapı çalınsa Uzaklardaki bu hasretimi dindirsen Biliyorum bulutların tütsülendiği Seni aradığı şu emanet duyguların iki Aynalar ışığa borçlu varlığını Birde içimdeki yüzüme bak Ey nurdan ev yolculuk senden başlamalı Mabet kutsallığında çoğalarak Merhaba yeni yüzyıl merhaba dünya Kelimeler bulamadığım ey güzellik Çağırıyor beni sana şarkılarla Beynimde varlığına olan bu delilik Uzayan yoları ne olursa ölüme gider Ölüm bitiş değil onda ebediyyen dirilişe gider Haydi seni arayan şiirin peşine düş Açsın tomurcuklar mesihi sözlerinle Vur yüreğime gülle uyandır sehere Rahmani bir el gezinsin üstümüzde Haydi seni arayan şiirin peşine düş Peşin sıra hüzün içre umut Peşin sıra kar kelebekleri Ardın sıra suyun coştuğu bahar Erzurum deyince doğudan palandöken Yedi kat göklerden haber var sana Kar buz bağrında yüzlerce kardelen Dün düşlediğin mevsimler şimdi başucunda Gelecekler o değil den bilinmeden gelecekler Açan gülleri derecekler Alır beni turkuaz gözlerin Çeker götürür firdevs cennetlerine Gökkuşağı renklerinden süzülmüş sözlerin Uzanır ruhumuzun derinliklerine Gerilir gece süzülür suda Ayrışır karanlıktan aydınlık yıldız yıldız Dillendin ilk zaman çay saatlerinin kucağında Dağlara haber sal şehirlere züleyhasız Bir volkandır sinem görebilir misin Maşeri kalabalıklar yanar dağlarla Söyleme birde esen rüzgarın sonbaharını Gölgeler göstermez ayrıntıları İfadelendir inşa ettiğin ikindiyi çölün miracını Bakışların banet suat muallaka kelimeleriyle Gözlerin doğar güneş yerine En güzel davettir bu En güzel devlettir bu Yapraklar düşmemek için çırpınır Rüzgar hırçın bilmez kendini Kapalıysa taif stanbul’un kapıları açılır Kuşatın özgürlük savaşları çiçeklerle evreni Durmaz ileri akar yükseklerden su Dağlara dağlara gider ses geri Solukladığın steplerdeki cennet kokusu Yankılanır semaya ankaların nefesi Geceyi gündüze bağlayan çilen midir? Derilen yıldızların fecir gözlü yari Kurulan bu medeniyet gül diken ellerindir Yollar kalpler senindir ey sevgili Kanatlarındaki kurşun yükünü Ufukları delen bakışlarından Çölden bozkırlardan Afrika’nın nehirlerinden gelen besteden Sana eğilmiş gökyüzünden anlıyorum, Metal bilgisayarların Londra’nın sokaklarında Onurun eriyip giden kaldırımları Vegassın insanı tüketen neonlarından Fezaya yönelmiş yollarını Gelişini senin yüzünden anlıyorum Anadolu şimdi hallaç edilmiş bir avuç toprak mıdır Mekke Medine katılmış mayasına Bitmez bir umut yorgun gözlerinde hala Hasretin mi yollar ebedlere uzanır Düşür geceleyin ay ışığını yolumuza En taze mevsimleri getirdin hıçkırıklarınla Ürperdin ağladın ağlamayacaksın bir daha Esen ruhunda gülecek beş mevsim beş kat Gelecekler o değilden bilinmeden gelecekler Açan gülleri derecekler ümid harun |