Dünyaya Geldin Mi Başlıyor SınavHayalim beşikte olgunlaşıyor Topraktan semaya nefes aldıkça Açan gülle zaman solgunlaşıyor İnsanım tanıdık bakıp daldıkça Anne sesi müzik tonda esaret Açar kapısını uykuyla gaflet Sallandıkça beşik arar zarafet Büyüdükçe hisler olur kâbusu Ağaçlar bendeniz gibi minicik Bir yanda yağıyor muson yağmuru Diğer yanımdaysa güneş biricik Bulutu deliyor sarar çamuru Elim ıslak diğer elimde kurur Dokunduğum toprak ne düşse çürür Nefes aldırmıyor acılar vurur Beni ne kavrıyor sarsılıyorum… Şaman inanışlar kime dargınlar Baktıkça üstünde tüter yangınlar Silinir bir anda dönse Kâbe’ye Seviyesi aynı fakir-zenginler Hakim samanyolu etrafında kor Neden var ki çöller neye yorsan yor Cesedim uzanmış aynada ölüm Kefenim toz olmuş mana bulmak zor Dünyaya misafir olmuşum çırak Açlığım neden bu sadece merak Bulut göğe perde yerde nurdan nur Geriye dönemem oldu ya ırak Dönerim diye iz ezberliyorum Ahla sefa-Merve seferliyorum Tek yaşadıklarım benle koşuyor Burak gibi atım eyerliyorum Tenimde her hücre başka bir boyut Görmüyorum rehber ne diyen öğüt Açmıyor ne sümbül ne de bir söğüt Ağlarsam asuman bir Nuh tufanı Hıra mağaradır kırkına hazır Tövbeyle istiğfar emrime nazır Yeşillenir birden önümde bozkır Üzülürsem dekor ot süsleniyor Dönerse sözünden var zebaniler Vandal olur mu hiç çar enayiler Dönüşü yok artık nar ebediler Alır götürür ya ardında seller Çektiğim resimler yakar yangınlar Elden düşer yakut, elmas, altınlar Uyanır uykudan ana dalgınlar Film şeridinde iz dövülürmüş diz Beşikler anneyle hep sallanıyor Ninnisi acıyla tat ballanıyor Kalu Bela bilen yok pullanıyor Kelime-i Tevhid diyense çok az Saffet Kuramaz |
Sonsuz saygılar....