Özüme döneyim
Bırakın beni özüme döneyim
Yaşanılan ne kaldıysa elde hep birden el oldu Buhranı ferahlatan yeşilimsi hülyalarda geziyorum Zihnim bir dolambaç yaşıyor herkesten uzak Mazi deyip geçiştirdiğimiz benleri yanıbaşıma getiriyorum Toprak tencerede kaynayan güveç kokusu geliyor burnuma Közdeki patlıcan restoran yemeklerine taş çıkartıyor Arkadına çay koyulmazsa yüzler birden düşüp hüzne gark olurdu Ceviz ağacı ne cömertmiş Ayrım yapmadan toplardı bizi Biz toplandıkça daha gür eserdi Bir ceviz ağacı olamadık ki şu faniyatta Bırakın beni özüme döneyim Kirmeni aşkla çeviren anam Bütün sevdalarını renk renk dokurdu savanlarına Doğruluktan şaşmayın Güneşi üstünüze doğurmayın derslerini her gün alırdık babamızdan Okullarda anlatılmaz iyi dinleyin evladım diyerek Her çocuğa bir oda hayali kuramazdık da Şehirli hep beyaz ekmek yer Tadı nasıl acep diye düşünürdük Kaşıktan bebeklerle konuşmadan uyumazdık Varsın olmasın hanlar hamamlar Tek çeşitle de doyar karnımız İnsanlığımız yitip gitmesin ötelere Mutluyduk biz Bırakın beni öyleyse Özüme döneyim ben artık Özüme döneyim |
Yer sofrasını ne çok severdim; iki, üç tabak - tarhana çorbası, bulgur pilavı, ateşte közlenmiş patlıcan aşı!
Ayrı oda mı? Ayrı yatak bir düşünülmezdi, kardeş ayağı kalkarken yüzümde gezmese olur muydu hiç!?
Var olun şair! Daldık yine sayende özümüze...
Kutluyorum
Saygı ile..