NUTKUM TUTULDUİşportadan kelepir duygular toparladım, Tozpembe şarkılardan bir buket hazırladım, İçimde yaşattığım ömre bedel sılada, Fakirhanemin dış kapısından iç eşiğine kadar El-pençe divan durarak buyur çektim, O, pusarık gizemli hâyalini, Baş sedirimde ağırladım... İnsan olgusundan çobanlık edâsına, Gâye semâsından hayatın nidâsına, Bakışlarının boşluğuna yazamadığım Söğüt dallarınca ferah-feza Hoş-sohbet kelamlar da ettim. Kalıba dökülmemiş sahici belleğinden, Bir çakımlık kıvılcım, bir tadımlık teselli, Dost-avaz bir muhabbbetti beklediğim. Alımlı ve kurumlu havanda su döverken, Değimli konulardan uzaktın her nedense; Besbelli unutmuştun gençlik dileklerini, Karamsar bir yazgıda dirençsiz tüketmiştin, Sevdâmızın Türkçesi gönül erdemlerini! .. Rengeyiği koşulu Benelüks kızağından, Nanik yaparken düşen uzatmalı taş bebek, Çıkarlarına göre koza geren bir tırtıl, Para. güç rotasında kanat çırpan kelebek, Yapay gündem bozması zavallı dudukuşu, Hep kendini dinleyen ve dinletmek isteyen Yerden bitme değnekçi, bir otopark çavuşu, Teşbihin telmihine cuk oturan sır şebek, Darvin’den firar etmiş Pavlov zillisi denek... Benimle konuşan kim, köy kurnazı bilgili, Bir başkası olmalı, sen değilsin Sevgili (?) ! Acı gerçek, zamana yenilmişti hasretim; Bana fark atıyordu hâyalimin kurgusu. Ortalıkta bir meyit, zelil, zebun kesretim; Kıvılcım hak getire, kuru pınar bengisu... Tele - şov çalıntısı mâlum öykünmelere, Harcıalem cıscıbıl uyduruk fıkralara, Gülmekten kırıldım mı, bayıldım mı doğrusu? ! Öncelik öznedeyken eylemi seçemedim; Hâyal kırıklığımı tetikleyen faylara, Sitemim çoktu amma depremi geçemedim. Şimdi şarkılar hüzzam, sanki daha bir solgun; Kekik kokan esintiler de mecalsiz, yorgun; Aşk olsun demeye dilim varmıyor, Sitem de kâr etmez bu densizliğe, Dâvetli konuktan katmerli vurgun... Tekdüzelik sohbetin sıkıcı molasında, Körkütük tutkuları sessizce sorguladım, Her soluk verişimle daha daha çoğalan Sılaya hasretimin acımtırak tadını, Çay bardağından taşan buğuyla harmanladım (...) Genzimin gurbetinde tıkandım içemedim; İsyânımdan habersiz şen-şakrak gidiyordun, Güle güle demeliydim, onu da diyemedim; İçim burkuldu, gözlerim doldu, Ay değil, güneş değil, Ne yapsam çare değil, Nutkum tutuldu. YUSUF BİLGE |