Akıntıya karşı kürek çektim de,
Direncime kuvvet yazdığım oldu;
İğneyi kaybettim mecaz içinde,
Kalemimle kuyu kazdığım oldu.


Fırtınada geçtim hasret çölünü,
Sınadım gönlümün tahammülünü;
İçten soğumayan meram külünü,
Kestane gömerek bozduğum oldu.


Göle yoğurt çaldım, maya tutmadı;
Yüksek siyâsete aklım yatmadı;
Kelam rüşvetine selam yetmedi,
Aşık ayağında tozduğum oldu.


Yay burcundan oku saldım hedefe;
Gizledim incimi sırdan sedefe;
Pavyon entelini koyarken tefe,
İşret kokusundan sızdığım oldu.


Mevlâna’ya Yunus meşrep seslendim;
Karac’oğlan emsal sevdâ üstlendim;
Dadaloğlu’nca sarp dağa yaslandım,
Yersiz buyruklara kızdığım oldu.



Köroğlu’ndan ödünç aldım telini,
Nigâr sandım ata binmiş gelini;
Kartpostalda gördüm Çamlıbeli’ni,
Rüzgârından hile sezdiğim oldu.


Akrebin postunu dünyaya serdim,
Yelkovan önüne buzlu cam gerdim,
Zaman tüneline damardan girdim,
"Seyyah-ı fakir"ce gezdiğim oldu.


Meşk yaparken aklı kapıya koydum,
Yaylı tamburlardan bestemi duydum;
Çıplak heykellerin içini soydum,
Kelimeyle resim çizdiğim oldu.


Sevdim gönül gözü uyananları;
Tenzih ettim gerçek inananları,
Cennet pazarlayan bezirgânları,
İmâmesiz ipe dizdiğim oldu.


Çalma çırpma eser hırsızlarını,
Medyanın körkütük arsızlarını,
Levanten kırması soysuzlarını,
Çamura basarken ezdiğim oldu.


Kimi köşe döndü malı götürdü,
Kimi soframızı silip süpürdü;
Bakla çiçek döktü, kahve köpürdü,
Fal taşan gözlerden bezdiğim oldu.


Dünya ters döndükçe kalktım amuda,
Güvercin uçurdum kansız umuda;
Öfke tuzağında, haklı konuda,
Darıldığım kadar üzdüğüm oldu.



Alemi sağır, kör, aptal göreni,
Över pozlarında dostun yereni,
Adam ütmek için akıl vereni,
Kesenin ağzında büzdüğüm oldu.


Yol geçen hanına tezgahı kurdum,
Delinin zorunu Veli’den sordum;
Denklemin dengini mantığa vurdum,
Cevabı kendinden çözdüğüm oldu.


Dile geldim aşka ferman heceyle
Dalga geçtim uyur-gezer geceyle
Suyun öğretisi sır bilmeceyle
Anlam deryâsında yüzdüğüm oldu.


Sözden aymaz, nükte bilmez alığı,
Muz gönünden çıkma sapı-salığı,
Gül dalında zıpkın yemiş balığı,
Bülbül bakışlarla süzdüğüm oldu.


Kumara benzemez bu dil oyunu,
Tiridine sıkar limon suyunu;
Tam anlatacakken Türkmen toyunu,
Mürekkep tükendi, söz düğüm oldu.


Yad, yaban sultaya direnç uyağı,
Doğaçlama mısra düzdüğüm oldu.