Hani akrep akrebi sokmazdı?
Ben, bir komedyen, fazla kaçmış sözleri dünya için
Ve anlaşılmamış bazıları hiç bir zaman Bir ozan düşkünü, tek tel tıngırdatmamış, her telden okuyan Ve bir geveze, bir sus pus, bir kulağı yerde öbür gözü şehla Neyi arıyorum ki bu dağınıklık ortasında... Anam, sırtında kendinden başka zerre yük bırakmamış, Kör olduğunu iddia ederken karıncaları dövüştürür babam. Boşa giden söz etmekten yorgun çene kemiğim Ve kalbim, buzdolabı poşetine konup üstü havanla ezilmiş bir kurabiyeyken Atıyor gibi yapıyor ya, yalan... Çok uğraştım göstermeyi benim gördüğüm gibi, olmadı. Ve bakmadı baktıklarım, gördükleri yansımalarıydı. Cümlemin altını eşeledi otuz dokuz tavuk Kırkıncı bostan tarlasına kaçtı, Duymadığını iddia edecekti yalancı. Aslında memlekette hiç bir şey değişmedi. Hala sesler bol borulu ölüm marşı. Kafanı kaldırdığında başına inen aynı tokmak Sessizine dublaj yapıp inananlar hep aynı. Umut fakirin ekmeği bile olsa tuzsuz Bazen ölüm geliyor bu trende yaşamak. Temizlik lazım, her yer can kırığı Süpürgem, çok kullanmaktan berbat Saçlarım dökülüyor, karışan kırıklara Toparlamak için el uzatsan, kanamak mutlak. Kendime söz, kendim için bile selam vermem artık benim gibisine Bu komedyen için hayat zaten melodram Bir tek şunu anlayamadım; Hani akrep akrebi sokmazdı? Yakında anlarım diyorum kendime, hayat öğretir Muhakkak... 28.07.2020 |