AŞKIN TOZLU VE NAZLI YORGUNLUĞU...Bir rivayetin kancasında saklı meali sırların Katlanan zamanda kat izi hazanın İhbar ettiğimiz geceden sarkan O izdiham ki Katıksız sevgiden dem vuran hicran. Muadili yok işte özlemin Kan kana içtiğimiz bir şarkıda Tutuklu kalan makber gibi Sitemi evrenin. İçli bir vaveyla Günyüzü görmeye delalet Haznesinde kanatlanır da kanatlanır Düşler Meddücezri fevri yüreğin Göğe damga vuran göç izi geçmedi de mevsimin. Kör düğüm heceler Manivelası inzivada güneşin Hani ışığı Hani halesi sönmek bilmeyen Feri de sevdanın Elemle raks eder dost düşman. Huzura biat bir gölgede saklı kalsaydı keşke Sinesinde yaralar biriktiren ferman Yamalı aşkların da mezarında Köklenen asalet Uzvunda ruhunda dem bulur her hikâye Bir nebze de olsa mutluluk mu dileyen? Dillenen her hazin hece Kardığımız kadar maziyi Sevdayı da örter toprak iziyle Hani dünde kalmadan tek bir hatıra Mümkün olsa keşke gök kubbeye dokunmaya Hele ki Rabbine duyduğun aşk ve özlem Surelerde daha da büyür içten gelen. Her veda kutsal Her gün hayatta yeni bir kura Kurda kuşa yem olmasın yeter ki Yürekte saklı her anı Anda mevcut bir ibare olsa da zaman Göğsümüzü gere gere sevmedik mi biz elemi? Hele ki mutluluğa ramak kala Dikiş tutturamadığımız bir minvalde Kanar da kanar içre dönük yara. Yâd ettiğin kadar Yarenlik eden her hatıra Hatırımda kaldı elbet çehrende saklı nazın Yer bulsak da bulmasak da Ait olduğumuz devranın saklıdır hıçkırığı. Dünde kalan bir coşku Elbet gençliğin verdiği bir huzurdu Bilip bilmeden ayak bastığımız Aşkın tozlu ve nazlı yorgunluğu. |