Beni Düşün -2-
Rüzgâr keskin bir kılıç ve bir ustura ağzı gibi esip
Ne zaman kanatırsa yüreğini Ve ne zaman dallarından savrularak -bir intihar anı gibi- boşluğa bırakırsa kendini yaprakların Ve ne zaman lapa lapa düşerse saçlarına kar Ve ellerin ne zaman üşür Ve ne zaman titrerse soğukta yüreğin Beni düşün… Buzul çağında ellerini hohlayarak yakan nefesin Dağların doruğunda sevda sevda yanan ateşin Yüreğinin en onmaz acısını -Ve deli bir kısrak gibi atışını- aşkla dize getiren Ve yüreğinde volkan gibi patlayarak açan Kardelen çiçeğindim ben senin… Şaşkın telaş…/ acemi aşk…/ ve dehşet bir heyecan içinde -kalplerimiz gibi birbirine çarpa çarpa- yürüdüğümüz yolları İç denizimde -sen gibi- parıldayıp duran yakamozları Leyla’nın Mecnun’u gibi hem deli…/ hem divane Sana yangın…/ sana hasret susuzluğumu Ve dipsiz bir okyanus kadar derin Masmavi iki alev topu gibi yanan Ve sana bakan gözlerimi sakın unutma… İçin acıdığında Ve bir orman gibi tutuşarak yandığında yüreğin Ve bütün ağırlığıyla -bir karabasan gibi- çöktüğünde üzerine yalnızlık Beni düşün… Seninle birlikte yanıp küle dönüşen bendim İçinde acıyla parçalanan yüreğin Her ağladığında…/ gözlerinden akan yaşın Hıçkırıkların, çığlıkların… Her gülümsediğinde -Boylu boyunca- dudaklarından yüzüne yayılan tebessümün Gülüşün Ve sokakları çın çın çınlatan Yürek dolusu kahkahandım ben senin… Beni düşün… Yaşamın karanlığına inat Yaşamaya gayret et… Gökyüzünün maviliğine Güneşin sıcaklığına uzat ellerini Ve yüreğini yıkıp geçen depremlerin enkazından Bana bir ses vermeyi sakın unutma… Şubat 2016 |