Sokağımın Gamlı Savaşçısı
Kirpi gibisin çocuk
Her tarafın diken Kim elini uzatsa Delik deşik Üstelik sen de kan içindesin Tezer Özlü Tezer’im, gamlı savaşçım, Kimseler bilmez, Cesaretimi senden aldım Okuduğumda seni Nefes almakta zorlandım. Yalnızlığımın iç sesi, Sakla beni satırlarına, İntihar cümlelerinde boğ. Çocukluğum senin soğuk gecelerinde boğuldu. Ve Çocukluğumun sokağında, Büyük yalnızlıklar yatardı, Şen şakrak sesler yayılırken Küf kokusu sinmiş odalardan. Her mutsuzluğumda, Dudağının kenarında beliren, Tebessüme sığındım. Engin yüreğine al beni inadına kıralım duvarları Sen Pavese sevdalı, Bilir misin ben de sana... Sınırsızlığında sınırların, Yol boyu eşlik et bana. Öldürelim anıları. Ki soluk bir sayfaya sığındılar. Hüzünlü yazarım benim, Leyla’n olsaydım iç seslerinde, yalnızlığının. Akıtsaydın damıtarak acılarını damarlarıma. Doğururuken seni Artemis bir hazan vakti Beni de Mitra, güneşe sevdalı... Şimdi, bir mektup yaz bana, İç sesini döktüğün. Kıskansın Leyla Sınırlar var mı uzaklarda? Bilmesin... Hüzün savaşçım, Bir tek ben ağladım ardından senin İç seslerimle çığlık çığlığa... Gamlı yoldaşım, Aynı yolda çakışamayan yolculardık; Köklerimiz dayansa da iki kadim toprağa, Yaban otlarıydık aslında... |
Asılsız bir ihbar gibi sen
Uzaklaşırken
Saat üçü görüyordu
Yalnızlığım uykusuzluğa yürürken
Tam on üç kez öldüğümü
Hatırlıyorum
Seni her defasında yeniden
Yeniden bulutluyken
Saygı ile