Sevilmeden sevmekten daha feci bir şey yoktur. TURGENYEV
Paylaş
KİTAP
MÜZİK
ATÖLYE
MAKAMLAR-KÜLLİYATI-10
ASIKLUZUMSUZ
5,0 / 15 kişi ·20 beğenme · 13 yorum · 766 okunma
 MAKAMLAR-KÜLLİYATI-10
-N-HARFİ İLE BAŞLAYAN MAKAMLAR
Na-mura-d, ki Nağme-i Ka-bil ile Na-z’ lansın Na-z-u Niyaz ile Na-zenin, gülsün, hazlansın Necd-i Hüseyni’yle, Nesi-m yansın, sızlansın Nev-Eda, tavrıyla da, coştur bizi, bu akşam Nev-eser, yol bulur sazla Nev-resi-de’ler de Neva, Neva-acem’im, beste arar çöllerde Neva Aşi-ra-n var yâr, şimdi tüm gönüllerde Neva-Bu-selik’le sen, coştur bizi bu akşam Neva-Gerda-niye’yle Neva Geveyşt ses verir Neva-Hüseyni coşsun, Neva-Kürdi’ de gelir Neva-Ma-ye ayakta, Neva-Nevru-z yol bulur Neva-Selmek gönülde, coştur bizi bu akşam Neva-Şehna-z’ım ve de Neva-y-ı-Uşşak çalınsın Neva-ziş, Nevmbaha-r’dan, biraz da haz alınsın Nevru-z, Nevru-z-Baya-ti çok hoş makam bilinsin Nevru-z-Bu-Selik ne hoş, coştur bizi bu akşam Nevru-z-Büzürk şekerdir Nevru-z Hica-z gülüm var Nevru-z-Hüseyni gurbet, Nevru-z Acem yolum var Nevru-z-i-Ha-ra çiçek, Nevru-z-i-Ara-b balım var Nevru-z-i-Rast ile yâr, coştur bizi bu akşam Nevru-z-i Ru-mi’yle, Nevru-z-i Sulta-ni nerde Nevru-z Irak, Nevru-z İsfahan düşmesin derde Nevru-z-Ku-e-ek, Nevru-z-Neva esiyor serde Nevru-z Reha-vi ile, coştur bizi bu akşam Neru-z-Saba, güzeldir Nevru-z-Uşşak çal diyor Nevru-z-Zirgüle’ de var, Neşa-t -a-ver kal diyor Niga-r ve Niga-r-ı ni-k’ in, tadı ise bal diyor Niga-r-ı ni-k Acem’ le, coştur bizi bu gece Niga-re-ek, Niga-Rek, Niha-vend’i di-deden Niha-vend-i Cedi-d, değil mi beni, mahveden Niha-vend Kebir başta, beni aşka sevk eden Niha-vendi Ru-mi’yle, coştur bizi bu akşam Niha-vendi Sagi-yr’i, Nikri-z’i anlatın bana Nikri-z-i-Kebir, Nikri-z-i Sagi-yr dinlet bana Nikri-z Sega-h, Nişa-bu-r şarkılar söylet bana Nişa-bu-rek ile yâr, coştur bizi bu akşam Lüzumsuz, Nühüft ile geçiyorsun kendinden Nühüft-Hica-z-i ile, aşıyorsun enginden Şu,Nühüft-i-Ka-di-m’in, sazlar ile cenginden Sazın nağmeleriyle, coştur bizi bu akşam Aşık Lüzumsuz Sadık Dağdeviren -N-HARFİ İLE BAŞLAYAN MAKAMLAR-10- NA-MURA-D,NAĞME-İ KA-BİL,NA-Z,NA-Z-U NİYAZ, NA-ZENİN,NECD-İ HÜSEYNİ,NESİ-M,NEV-EDA,NEV-ESER,NEV-RESİ-DE,NEVA,NEVA-CEM,NEVA AŞİ-RA-N,NEVA-BU-SELİK,NEVA-GERDA-NİYE,NEVA GEVEYŞT,NEVA-HÜSEYNİ,NEVA-KÜRDİ,NEVA-MA-YE,NEVA-NEVRU-Z,NEVA-SELMEK,NEVA-ŞEHNA-Z,NEVA-Y-I-UŞŞAK,NEVA-ZİŞ,NEVBAHA-R,NEVRU-Z,NEVRU-Z-BAYA-Tİ,NEVRU-Z-BU-SELİK,NEVRU-Z-BÜZÜRK, NEVRU-Z HİCA-Z,NEVRU-Z-HÜSEYNİ,NEVRU-Z ACEM,NEVRU-Z-İ-ARA-B,NEVRU-Z-İ-HA-RA,NEVRUZ-İ-RAST,NEVRU-Z-İ RU-Mİ,NEVRU-Z-İ SULTA-Nİ,NEVRU-Z IRAK,NEVRU-Z İSFAHAN, NEVRU-Z-KU-E-EK,NEVRU-Z-NEVA,NEVRU-Z REHA-Vİ,NEVRU-Z-SABA,NEVRU-Z-UŞŞAK,NEVRU-Z-ZİRGÜLE,NEŞA-T-A-VER,NİGA-R,NİGA-R-I Nİ-K,NAGA-R-I Nİ-K ACEM,NİGA-RE-EK,NİGA-REK,NİHA-VEND,NİHA-VEND-İ CEDİ-D,NİHA-VEND KEBİR,NİHA-VENDİ RU-Mİ,NİHA-VENDİ SAGİ-YR,NİKRİ-Z,NİKRİ-Z-İ-KEBİR,NİKRİ-Z-İ SAGİ-YR,NİKRİ-Z SEGA-H,NİŞA-BU-R, NİŞA-BU- REK, NÜHÜFT, NÜHÜFT-HİCA-Zİ,NÜHÜFT-İ-KA-Dİ-M |
Şiiri Değerlendirin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MAKAMLAR-KÜLLİYATI-10 şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Yorumlar
mehmet yaş
8 Temmuz 2020 Çarşamba 22:23:21
Büyük ve azimli bir çalışma ile yaratmış olduğunuz eserinizi içime sindire, sindire birkaç kes okudum ve her okuduktan sonra da bir başka sanat yönünü keşfettim. Edebiyatımızın geniş ufuklarında sayenizde ufuk çizgisi üzerinde güzel bir seyahat etmiş oldum. Gerçekten güzel bir eser sayfalara renk katmış İçtenlikle kutluyorum.
Cevap Yaz
Hocam sayenizle hem şiir okuyoruz, hem de bilgi sahibi oluyoruz. Emeklerinize sağlık. Selam ve saygılarımı sunuyorum.
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
ASIKLUZUMSUZ
Saygı değer Üstâd, Azizim; bilindiği üzere çok kadim bir kültürümüz var. Bunun Musiki yönünü araştırmacılar bin yılı aşkın olarak tesbit ve tayin ediyorlar. Konuyu tetkik ettikçe geçmişte maalesef kıymetini bilemediğimizi, ne şaheserlere sahiplik ettiğimizi ve bunlara zaman içinde yeterince sahip olamadığımızı görüyor hayıflanıyoruz. İşte musiki Makamlarımız da bu konulardan biri.Rahmetli Musiki Üstatlarımızdan Suphi Ezgi, H.Sadettin Arel ve elimdeki en hacimli son araştırma kitabı olarak bildiğim "Türk Musikisinin Nazariye ve Esasları-M.Ekrem Karadeniz" daha sonraki iki ciltlik "Türk Musikisi Tarihi - Dr. M.Nazmi Özalp" Vs. eserlerden gördüğüm, öğrendiğim kadarıyla bana da kayıt düşmek zahmetinde bulunduğunuz 590 makamın ancak 150 kadarı var kabul ediliyor; çünki diğerlerine ait herhangi bir eser mevcut değil.Bu yüzelli kadarının ise yüz kadarının gerek sözlü gerek saz eseri olarak elde notalarına ulaşılmış veya notaları yazılmış, diğer elli kadarının da makam yapıları esas alınarak Suphi Ezgi ve H.Sadettin Arel Üstatlar tarafından birer sözlü veya saz eserleri yapılmış. Bu eserler halen ve şükür elimizde mevcut. Başkaca makamlara ait hiçbir yazılı kayıt (eser olarak) maalesef bulunmuyor.Böyle olunca da adını yazdığım Ustalar ancak eserleri bulunan Makamları kabul ediyorlar.Belki haklı da olabilirler Çünki Suphi Ezgi, yüzyıllar önceden tesbitleri yapılan ve l2 ses düzeninde karar kılınmış bulunan bir musiki sistemini 24 lü eşit olmayan seslerden oluşan sistematiğe çevirmiştir ki; dünya halen musikide on ikili sistemi sürdürmekle kendini bununla büyük göstermeğe çalışmaktadır. Sizin yazmış bulunduğunuz beşyüzdoksan makam içinde hangilerinin eserleri bulunduğunu henüz incelemek imkânını bulamadım. Bunu incelediğimde, hangi makamların yazılı eserleri bulunduğunu (inşaallah) size de bildireceğim.Zira benim hayatımın tümünü tahsis ettiğim bir konuda; konuyla ilgilenen her muhterem benim öncelikli dostumdur, kaynaklara dayalı bildiklerimi onların da (gelecek yönünden) bilmeye hakları olduğunu düşünürüm.Konuyla ilgili teferruatı sığdıracak yerimiz olmadığından inşaallah gelecekte görüşmek ümüdiyle diyor, gözlerinizden öpüyorum...(Aksakal)
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Merhaba değerli ğstat
Bilindiği üzere Ülkemizde yazılı kaynaklara geçiş, matbaanın Ülkemize girmesinden sonra değer kazanmıştır.
Osmanlı topraklarına matbaanın ilk olarak gelişi 1493 ya da 1503 şeklinde tarihlendirilmektedir. Bu tarih İspanya’dan sürülüp Osmanlı’ya sığınan Yahudi David ve Samuel Nahmias kardeşlerin Sultan II. Beyazıt’tan aldıkları izinle İstanbul’da ilk matbaayı açtıkları tarihti. Nahmias kardeşler matbaalarında ilk olarak Yaakov ben Asher’e ait (ö. 1340) Yahudi hukukuyla ilgili “Arbaa Turim” (Dört Merhale-Emir) adlı eseri yayımlamışlardı. Bu tarihten 1554 yılına kadar Yahudi girişimciler İstanbul’da üç Selanik’te bir, Edirne’de de bir tane olmak üzere beş matbaa açmış, imparatorluk sınırları içerisinde iki binden fazla kitap basımını gerçekleşmişlerdi. Ermenilerin açtığı ilk matbaa ise Tokatlı Apkar Tıbir’ın 1567 yılında Venedik’ten getirdiği harflerle Surp Nigoğayos Kilisesi’nde kurduğu matbaa idi. Apkar Tıbir ilk olarak “Basit Ermeni Alfabesi” adlı kitabı yayımlamıştı. Eremya Çelebi Kömürcüyan, Merzifonlu Krikor, Boğos Arabyan, Ohannes Mühendisyan, Haçik Kevorkyan gibi isimler ileriki tarihlerde gelişecek Ermeni matbaacılığının lokomotifi oldular. Rumlar ise 1627 yılında İstanbul Patrikliğinin tüm araç ve gereçlerini Londra’dan getirttiği bir matbaa kurmuşlardı. Matbaanın sahibi Nicodemus Metaxas adlı bir rahipti ve ilk olarak Yahudilikle ilgili bir kitap yayımlanmıştı.
Türk halk edebiyatında yazılı kaynak olarak CÖNKLER kabul edilir. Bu da 16. Yüz yılda Aşık Ömer tarafından ceylan derisine yazılan halk şiiri yada tÜrküleridir.
Türk sanat Musiki eserlerinin de yazılı kaynaklara geçirilmesi büyük ihtimalle 16. yüz yıl sonu yada 17. yüz yıl başlarıdır. Ama beste ve eser verme tarihinin daha eski yıllarda olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Yazılı kaynaklara 150 dolayında bir makamın geçmesi, iki katından fazla eserin yada bestenin bulunmaması gayet normal kabul edilmelidir.
Ben musiki konusunda sizin kadar uzman biri değilim ama,bu durum 594 makam olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu konuda ancak şu denilebilir. "GÜNÜMÜZE ULAŞAN MAKAM VE BESTE SAYISI" 150 DOLAYINDADIR. eyvallah Bunu aklı başında olan herkes kabul eder.
594 MAKAMDAN 444'düne örnek beste bulunamamıştır. Buna da eyvallah..Ben 594 makamın tamamının bestesinin olduğunu bilmiyorum ve var olduğunu da iddia etmiyorum zaten.
Halk edebiyatımızın mimarı olan aşıklar 16. yüz yılda mı ortaya çıktılar. Hayır. Türk Dünyasında Türklük var olalıdan bu ayan OZAN / BAKŞI geleneği var ola gelmiştir. DEDE KORKUT bunlardan biridir. SÖZLÜ gelenekler sayesinde unutulmamış, yazı ve matbaa bulunduktan sonra yazılı kaynaklara aktarılmıştır
Ne yazık ki TSM'nin BÖYLE BİR ŞANSI OLMAMIŞTIR. Beste ve musiki akılda kalabilen bir unsur değildir. Sonuç olarak SON 2 ASIRDA yapılan besteler yazılı kaynaklara aktarılarak günümüze olaşması daha kolay olmuştur.
Benim yaptığım toplumun tamamı tarafından kabul görse de, görmese de TÜRK SANAT MUSİKİSİNDE 594 makamın olduğu iddia edildiği ve bunlarında isimlerinin şunlar olduğudur. Unutulmaması içinde 15 adet şiirle, bunları şiirleştirip, KÜLLÜYAT haline getirdiğimdir.
İnşallah söylediğim ve yazdıklarım, yanlış anlaşılmaz. Selam ve saygılarımı gönderiyorum.Allaha emanet olasın, sağlıcakla kalasın.
Bilindiği üzere Ülkemizde yazılı kaynaklara geçiş, matbaanın Ülkemize girmesinden sonra değer kazanmıştır.
Osmanlı topraklarına matbaanın ilk olarak gelişi 1493 ya da 1503 şeklinde tarihlendirilmektedir. Bu tarih İspanya’dan sürülüp Osmanlı’ya sığınan Yahudi David ve Samuel Nahmias kardeşlerin Sultan II. Beyazıt’tan aldıkları izinle İstanbul’da ilk matbaayı açtıkları tarihti. Nahmias kardeşler matbaalarında ilk olarak Yaakov ben Asher’e ait (ö. 1340) Yahudi hukukuyla ilgili “Arbaa Turim” (Dört Merhale-Emir) adlı eseri yayımlamışlardı. Bu tarihten 1554 yılına kadar Yahudi girişimciler İstanbul’da üç Selanik’te bir, Edirne’de de bir tane olmak üzere beş matbaa açmış, imparatorluk sınırları içerisinde iki binden fazla kitap basımını gerçekleşmişlerdi. Ermenilerin açtığı ilk matbaa ise Tokatlı Apkar Tıbir’ın 1567 yılında Venedik’ten getirdiği harflerle Surp Nigoğayos Kilisesi’nde kurduğu matbaa idi. Apkar Tıbir ilk olarak “Basit Ermeni Alfabesi” adlı kitabı yayımlamıştı. Eremya Çelebi Kömürcüyan, Merzifonlu Krikor, Boğos Arabyan, Ohannes Mühendisyan, Haçik Kevorkyan gibi isimler ileriki tarihlerde gelişecek Ermeni matbaacılığının lokomotifi oldular. Rumlar ise 1627 yılında İstanbul Patrikliğinin tüm araç ve gereçlerini Londra’dan getirttiği bir matbaa kurmuşlardı. Matbaanın sahibi Nicodemus Metaxas adlı bir rahipti ve ilk olarak Yahudilikle ilgili bir kitap yayımlanmıştı.
Türk halk edebiyatında yazılı kaynak olarak CÖNKLER kabul edilir. Bu da 16. Yüz yılda Aşık Ömer tarafından ceylan derisine yazılan halk şiiri yada tÜrküleridir.
Türk sanat Musiki eserlerinin de yazılı kaynaklara geçirilmesi büyük ihtimalle 16. yüz yıl sonu yada 17. yüz yıl başlarıdır. Ama beste ve eser verme tarihinin daha eski yıllarda olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Yazılı kaynaklara 150 dolayında bir makamın geçmesi, iki katından fazla eserin yada bestenin bulunmaması gayet normal kabul edilmelidir.
Ben musiki konusunda sizin kadar uzman biri değilim ama,bu durum 594 makam olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu konuda ancak şu denilebilir. "GÜNÜMÜZE ULAŞAN MAKAM VE BESTE SAYISI" 150 DOLAYINDADIR. eyvallah Bunu aklı başında olan herkes kabul eder.
594 MAKAMDAN 444'düne örnek beste bulunamamıştır. Buna da eyvallah..Ben 594 makamın tamamının bestesinin olduğunu bilmiyorum ve var olduğunu da iddia etmiyorum zaten.
Halk edebiyatımızın mimarı olan aşıklar 16. yüz yılda mı ortaya çıktılar. Hayır. Türk Dünyasında Türklük var olalıdan bu ayan OZAN / BAKŞI geleneği var ola gelmiştir. DEDE KORKUT bunlardan biridir. SÖZLÜ gelenekler sayesinde unutulmamış, yazı ve matbaa bulunduktan sonra yazılı kaynaklara aktarılmıştır
Ne yazık ki TSM'nin BÖYLE BİR ŞANSI OLMAMIŞTIR. Beste ve musiki akılda kalabilen bir unsur değildir. Sonuç olarak SON 2 ASIRDA yapılan besteler yazılı kaynaklara aktarılarak günümüze olaşması daha kolay olmuştur.
Benim yaptığım toplumun tamamı tarafından kabul görse de, görmese de TÜRK SANAT MUSİKİSİNDE 594 makamın olduğu iddia edildiği ve bunlarında isimlerinin şunlar olduğudur. Unutulmaması içinde 15 adet şiirle, bunları şiirleştirip, KÜLLÜYAT haline getirdiğimdir.
İnşallah söylediğim ve yazdıklarım, yanlış anlaşılmaz. Selam ve saygılarımı gönderiyorum.Allaha emanet olasın, sağlıcakla kalasın.
Lüzumsuz, Nühüft ile geçiyorsun kendinden
Nühüft-Hica-z-i ile, aşıyorsun enginden
Şu,Nühüft-i-Ka-di-m’in, sazlar ile cenginden
Sazın nağmeleriyle, coştur bizi bu akşam
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice şiirlere diyor, " Lüzumsuz, Nühüft ile geçiyorsun kendinden " diyen Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...
Mehmet Kılıçel
7 Temmuz 2020 Salı 12:34:03
Yüreğinize ve emeğinize sağlık
Tebrikler üstad saygılarımla
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Tebrikler üstad saygılarımla
kul cihan
7 Temmuz 2020 Salı 09:32:21
Değerli kalemi ve muhteşem ders niteliğindeki eserini kutluyorum
Güzel dizeleriniz haz verdi aydınlattı bizi Aşık Lüzumsuz üstad
Gönlünüz var olsun , Saygı ile..
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Güzel dizeleriniz haz verdi aydınlattı bizi Aşık Lüzumsuz üstad
Gönlünüz var olsun , Saygı ile..
Her biri birbirinden kıymetli muhteşem bir seri daha okuyor ve de bu birikiminizden dolayı usta kaleminizi bir kez daha canı gönülden kutluyorum üstadım.Yine ve yine harikaydı.
Selam ve saygılarımla...
Bu yoruma 1 cevap yazılmış.
Selam ve saygılarımla...
Şiir Künye
Kayıt Tarihi
: 7.7.2020 00:00:39
Puan
: 75.0 / 15 kişi
Okunma Sayısı
: 766
Yorum
: 13 yorum
Beğeni
: 20 kişi
Şiiri Beğenenler
Popüler Şiirleri
MENÜLER
YENİ ŞİİRLER
EDEBİYAT DEFTERİ
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.